Mş tradutor Francês
12,051 parallel translation
Galaktik Yetki temsilcisi, mültecilerin kaçtığı bölgeye insani yardım göndermeyi teklif ettiklerini ancak şimdiye kadar şu madde sebebiyle uzak durduklarını, "iki bağımsız bölge arasındaki bölgesel anlaşmazlık" ve ordunun doğrudan olaya müdahale etme olasılığının olmadığını söyledi.
Les représentants des autorités galactiques disent qu'ils offriront de l'aide humanitaires aux réfugiés fuyant la zone mais, jusqu'à présent, ils ont parlé de cette impasse comme "un conflit local entre deux territoires indépendants" et ont écarté la possibilité d'une intervention militaire directe.
Ms. Maplethorpe da kim?
Qui est Ms Maplethorpe?
Yıldızımsı, Kozmik çörek, Sonsuz Moebius...
quasar, le Möbius infini, trempage du beignet cosmique.
Bağımsız bölge, satın alabileceğiniz bir hükümet yok ve ağaçlık alan sayesinde yakına mekik indiremezsiniz.
Territoire indépendant, pas de gouvernement que vous puissiez acheter, et une zone si densément boisée que vous ne pourriez pas poser une navette à des kilomètres à la ronde.
Sizler benim arkadaşlarımsınız.
Vous êtes mes amis.
Ş u halıdaki bulimia kusmuğunu temizleyen obez insanımsı yaratık Bayan Bean.
Cet obèse déchet humain lavant le vomi d'une boulimique est Mme Bean.
Ve bunun beni ezik yaptığını biliyorum ama sen sen benim en iyi arkadaşımsın.
Je sais que ça fait de moi un loser, mais... t'es ma meilleure amie.
Eşit Haklar Tasarısı için yürüyüşe katıldım kampüsün ortasında sutyenimi yaktım.
J'ai défilé pour l'égalité des droits. j'ai brûlé mon soutien-gorge au milieu du campus, et quitté l'école pour finir stagiaire chez Gloria Steinem à Ms.
Sonra Gloria Steinem'in yanında, Ms dergisinde staj yapmak için okulu bıraktım.
Magazine.
Ben burdayım, çünkü, sen benim kızımsın.
Je suis ici parce que tu es ma fille.
Bayan Bean, Kappa Evinde öldü. İkinizi de bu işin içine..... sürüklemiş olur. Evet, her şey ortaya çıktı.
Ms Bean est morte à la maison des Kappa ce qui vous entraînerait toutes les deux dans toute cette histoire.
O noktada olaydan bağımsız bir cinayet oldu.
À ce moment là, c'est devenu un meurtre, en dépit des circonstances.
- Bana lazımsın. - Bir saniye, numarayı vereyim.
Attends, je te passe le numéro.
Taktikte bana lazımsın, tamam mı?
Tu dois t'occuper de la tactique.
"Biliyorum ki, benim güvenimi kazanman uzun bi'zaman alacak, " fakat şunu bilmeni isterim, seni seviyorum, ve sen benim kızımsın ve her zaman kızım olarak kalacaksın. "
Je sais que ça prendra du temps avant que je te refasse confiance, mais sache simplement que je t'aime, que tu es ma fille et que tu resteras toujours ma fille. "
Sen benim karımsın.
Tu es ma femme.
Bağımsızlık talep eden sendin.
Vous voulez votre indépendance.
Siz benim danışmanımsınız.
Vous êtes mon mentor.
- Çok acımasız bir hanımsın.
Tu es une méchante dame.
Kahramanımsın.
Tu es mon héros!
Sana, kraliçeler kraldan bağımsız değildir, dediğimde seni kontrol etmeye çalışmıyordum.
Quand je te disais que les reines n'avaient pas la même liberté que les rois, je n'essayais pas de te contrôler.
Ama annem hep bağımsız bir insandı.
Mais elle était si indépendante.
" Rehberim Akiak'la Nordvagen yolunda donmuş tundrayı geçmekteyken bana aradığım Wesen'ı anlattı ve insanımsı bir yaratık olduğunu söyledi. Onun halkı Amarok ismini vermiş.
" Tandis que je traversais la tundra gelée avec mon guide Akiak en route pour Nordvagen, il me parla du Wesen que je recherchais, le décrivant comme une créature humanoïde que son peuple nommait Amarok, couvert de fourrure
Yılanımsıydı.
Comme un serpent.
Lütfen yapmayın! Sizler benim en iyi dostlarımsınız.
Non, vous êtes mes meilleurs amis.
ben de öyleydim. Yani çok bağımsızdım.
Je connais ça aussi, le gout de l'indépendance.
Bana lazımsın.
J'ai besoin de toi.
ABD Başkanı Andrew Jackson müdahale etmekte tereddütlüydü. Ve Teksas'ın bağımsız bir ulus olduğunu ilân etmekten başka şansı yoktu.
Le président américain Andrew Jackson hésite à intervenir, et le Texas n'a pas d'autre choix que de se déclarer nation indépendante.
General Sam Houston'un Teksas Cumhuriyeti Ordusu ve Steve Austin'in Korucu Birliği Santa Anna'nın zorbalığıyla bağımsızlık arasında duran tek şeydi.
En sous-nombre, l'Armée de la République du Texas du général Sam Houston et les volontaires menés par Steve Austin sont la dernière barrière entre la tyrannie de Santa Anna et l'indépendance.
Hayır. Bağımsızlığımız için George Washington ve atalarımızın kendileri için savaştığı gibi, hız ve hareketlilikle savaşmalıyız.
Gagnons notre indépendance comme Washington et nos Pères Fondateurs se sont battus pour la leur...
Meksika nın bağımsızlık savaşı,
La guerre d'Indépendance du Mexique,
Bağımsızlık ruhu bu mu
Un esprit indépendant?
Sara Strand gerçekte Darla Hendricks Bağımsızlar Birliği'nin bir üyesi. Güney Carolina'daki bir ayrımcı grup.
Sara Strand est en réalité Darla Hendricks, une membre de l'état libre un groupe séparatiste issu de Caroline du Sud.
200 dolarlık muhbir ücretini de unutamayız. - Doğru. - MS-13 gene grubunun yanında yavaş yavaş sayarız.
On ne peut pas oublier les 200 $ qui reviennent aux informateurs qu'on compterait doucement en face de la ligue des jeunes du MS-13.
Ülkedeki en büyük pompalama istasyonu orada. Kanalı kapatacak 2 mil uzunlukta bir set var. Ayrıca büyük ilaç ve yiyecek mağazaları bağımsız bir hidroelektrik santrali ve bir sürü gemi var.
C'est la plus grande station de pompage de la planète, avec un mur de 2 miles qui peut sceller la rivière, en plus d'énormes réserves de nourriture, médicaments, une grille hydroélectrique indépendante, beaucoup de bateaux.
Meksikalı Bağımsızlık Günü gibi bir şey değil.
Ce n'est pas comme le jour d'indépendance mexicain.
Kendi hanesi 17 geçen yıl kadim dostumuz Ms. McLeod tarafından kapatıldı.
Sa caserne, la 17, a été fermée l'année dernière par notre vieille amie, Mlle McLeod.
Bağımsız ve net.
Ils n'y sont pour rien.
Bağımsızlık savaşındaki askerlerin boy ortalaması 1.70 m.'ymiş.
Des chercheurs ont découvert que la taille moyenne d'un soldat Américain pendant la guerre d'indépendance était d'1m70
Bu suçlamaları aydınlatmak üzere, Adalet Bakanlığı tarafından Şef Connors ile işbirliği yaparak, benim gözetimimde Washington polisine karşı bağımsız, federal soruşturma açılmıştır.
A la lumière de ces accusations, le département de la justice, sous ma supervision et avec l'entière coopération du chef de la Police Municipale Lawrence Connors va ouvrir une enquête fédérale indépendante Au sein des forces de la Police de Washington.
Belki biraz bakımsız ama ırkçı olmaya gerek yok.
Hé, whoa, c'est peut-être emmerdant mais pas besoin d'être raciste.
Evde kardeşine sımsıkı sarılıp akşam yemeği istediğiniz pizzayı seçmeye ne dersin?
Que dirais-tu de rentrer à la maison pour faire un gros câlin à ta sœur? On vous laisse choisir la pizza pour le dîner.
Sen benim en iyi arkadaşımsın ve senin için ateşe yür...
Tu es mon meilleur ami, et je traverserais du feu...
- Evet bu kadarını anımsıyorum.
Je me souviens de ça. D'accord.
- Tam bağımsızlık talep ediyoruz!
Nous exigeons l'indépendance!
Hayır, sen benim biricik aşkımsın.
Non, c'est toi mon lapin en sucre.
Hayır, sen benim biricik aşkımsın. Evet.
Non, c'est toi mon lapin en sucre.
Ayrıca arkadaşımsın.
Et aussi, tu es mon ami.
Sly, bize lazımsın.
Sly, on a besoin de toi.
Sen benim en iyi arkadaşımsın.
Vous êtes mon meilleur ami.
Bağımsızlaşan zihnim ve vizyonum.
Mon esprit et mes projets ne sont plus entravés.