Naga tradutor Francês
1,239 parallel translation
"Na-Naga- -"
"Na-Naga..."
İlk olarak, Mr. Samir Naga...
D'abord, M. Samir Naga... Naga...
Naga... Artık burada çalışması ola-Naga yok.
Naga-je-ne-sais-quoi, il est viré de toutes façons.
Sığınağa git TV yi aç... Ve işaretimi bekle.
Regagnez le bunker, allumez la télé et attendez mon signal.
Harika. Kajiki, hadi tapınağa gidelim.
Bien ; allons dans le temple
Sonra onu sığınağa götürdüm.
Je l'ai amenée à la SPA.
Bir çeşit sığınağa indirdiler. Burada Hitler'in son günlerini yaşıyor gibiyim.
On m'a collé dans un bunker, style "derniers jours d'Hitler".
Çalıda uzanırken kanıyordum, onu tapınağa yürürken... ve Hera ve Zeus'a adakta bulunurken gördüm.
J'étais en sang et je l'ai vu aller au temple prier Héra et Zeus.
- Yarın tapınağa gideceğiz.
Je les emmènerai à la synagogue, demain.
- Tapınağa gitmeyeceğim.
- Je ne vais pas à la synagogue!
- Tapınağa gitmiyor musun? - Hayır.
Tu ne vas pas à la synagogue?
Umutsuzca huzura, dinlenmeye, bir sığınağa ihtiyacım vardı.
J'avais désespérément besoin de paix et de repos. D'un sanctuaire.
Yarın barınağa gidip bir şeyler bulabilir miyim bir bakarım.
J'irai voir à ma planque ce que je peux gratter
Joe, özel olarak hazırlanmış çelik takviyeli betonarme bir sığınağa nakledildi.
Il a été transféré dans un bunker en béton renforcé d'acier.
Bu Büyük Taş karmaşasından sonra tapınağa dönebilmek için Mulanı bir madalyayla geri getirmeliyim.
J'ai cassé un dragon! A moins de rapporter une médaille, je suis grillé au temple.
Şuna bakın, şu tapınağa.
Regardez-moi ça, ce temple.
Genelde oğlanlar tapınağa gitmez...
En général, les mecs ne vont pas au Temple.
Herkes sığınağa!
Tout le monde aux abris!
Haydi sığınağa inelim.
Descendez aux abris, allez.
Kusura bakmayın ama köpeği sığınağa sokamazsınız.
Désolé camarade pas de chien dans les abris.
Sığınağa gitmeniz gerekmez mi?
Vous ne devriez pas être dans un refuge?
Sığınağa baktınız mı?
Vous êtes allées voir à la SPA?
Tapınağa girdiğin zaman, hatıraların Mnemosyne'in oldu, benim oldu.
Quand tu es entrée, Mnémosyne et moi avons absorbé ta mémoire.
Apollo'ya ibadet edenler, bu tapınağa gelin... geçmişteki kötülükler için safsızlaştırılmak için.
Fidèles d'Apollon, vous êtes venus au temple en ce jour d'ablutions pour vous purifier de vos fautes passées.
- Tapınağa geri götürmeliyiz.
Qu'on la rende au temple.
Şey, bu harika, ama izim daha büyük bir sorunumuz var. Joxer tapınağa seni kurtarmaya gitti, Meg.
Sauf que Joxer est allé au temple pour te sauver, Meg.
Şimdi, Leah'ı tapınağa geri götürmemiz gerekiyor... ve Balius'un gerçekte ne olduğunu göstermemiz. Haydi.
Maintenant, il faut ramener Lea et montrer à tous qui est Balius.
Tapınağa girmeye çalışırken rahibeyi yakaladık.
On a capturé la prêtresse.
Vaha'daki sığınağa.
Le bunker de l'oasis.
Benim istediğim şey sığınağa giderken seni de yanımda götürmek.
Ce que j'aimerais, c'est t'emmener avec moi dans l'abri.
Şey, ıı... görünen o ki, herşeyimiz var.. ama, biliyor musun... çok da farklı değil.. .. sığınağa kıyasla yani.
Il semble qu'on ait tout, mais... ce n'est guère différent de l'abri.
Yemek ve bir barınağa ihtiyacı var.
Il lui faut à manger, et une maison.
- Sığınağa gidelim mi?
- Il faut aller dans un refuge?
Ben tapınağa gideceğim.
Je vais au temple.
Nandini, tapınağa gidiyorum.
Nandini, je vais au temple.
Gösteriden sonra küçük bir tapınağa gidip... evlenelim.
Ensuite, nous irons au temple à côté... et nous nous marierons.
Batman'i gizli bir sığınağa yönlendireceğim, sonra : Sonra onu özel hazırlanmış Pirana Tankıma düşüreceğim.
J'attirerai Batman dans un repère secret et... je le plongerai dans un bassin plein de piranhas.
Bir kedi almayı düşünüyorum almaya barınağa gidecektim ama...
J'envisageais de prendre un chat. Je pensais aller au refuge.
Onu en yakın yardımcısıyla sığınağa kaçırdı.
Et son lieutenant l'a caché.
Siz barınağa hayvan mı getirecektiniz? Hayır.
Vous avez un chien à mettre en pension?
Yerinizde olsaydım, Eli'ı büyük tapınağa götürürdüm ve Krishna'nın yardımını isterdim.
A votre place, j'emmènerais Eli au temple - pour faire appel à Krishna.
Öyleyse büyük tapınağa.
Alors, va pour le temple.
- Hala tapınağa ulaşmak için zamanımız olabilir.
On arrivera peut-être au temple à temps.
Gabrielle, Amarice ile birlikte tapınağa gitmenizi istiyorum.
Vous deux, allez au temple.
"Ve Davut, Golyat'ı öldürdükten sonra... "... insanlar tapınağa doluştular... "... soğuk bir meltemin esmediği yere.
" Après que David a tué Goliath, le peuple se rassembla dans le temple où une brise soufflait.
- O teyzemle tapınağa gitti.
- elle est allée au temple avec la tante
Eski elçilik binası 5. yüzyıldan kalma bir saraydı. Yenisini şehir dışındaki bir sığınağa taşıyoruz. Oldukça isabet aldı.
L'ambassade était un palais du 5e siècle.
Barınağa gelince...
Maintenant, le logement.
Göstericiler yakındaki bir mahalledeki sığınağa ancak varabildiler.
Les manifestants eurent à peine la force de se mettre à l'abri un peu plus loin.
Üzgünüm efendim, fakat tapınağa gelmeyeceğim.
J'ai un ancien compte à régler avec "Lui".
Sığınağa inmek lazım.
Faut descendre dans l'abri