English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ N ] / Naman

Naman tradutor Francês

60 parallel translation
Kendini sınaman gerek. Hadi.
Vous deviez vous tester.
Efendimiz, sana vicdanını sınaman için zaman vermiş.
Le Seigneur vous donne le temps d'examiner votre conscience.
Hey, dinle. O kız sadece senin kendini sınaman için bir yöntemdi.
C'était pour que tu prennes conscience de toi-même.
Belki de becerilerini sınamanın vakti gelmiştir.
Il est temps pour toi de mettre ton adresse à l'épreuve.
Sizden daha önce "Tanrı'nın Kuzuları" oluşumunun icraatlerini kınamanızı rica etmiştim.
Al, combien de fois vous ai-je demandé de dénoncer... les pratiques des fanatiques des "Agneaux de Dieu"?
Naman efsanesi.
C'est la légende de Naman.
Kehanete göre Naman bir alev yağmuru sırasında gökten düşmüş.
Selon la prophétie, Naman tombera du ciel dans une pluie de feu.
Naman'da 10 adamın gücü olacakmış ve gözleriyle yangın çıkarabilecekmiş.
Il aura la force de dix hommes... et ses yeux pourront lancer des flammes.
Kyla'nın dedesi Naman'ın hikayesini incelemiş.
Le grand-père de Kyla a étudié la légende de Naman.
O kişi de bu bahsettiğimiz Naman oluyor, değil mi?
Il s'agissait de ce Naman dont vous avez déjà parlé?
Atalarımız, Naman'ın geldiği yıldızın orada olduğunu söylerler.
Nos ancêtres disent qu'il y avait une étoile à cet endroit... et que Naman vient de là.
Bir gün Naman'ın bütün dünyayı koruyacağını söylüyor.
Ils promettent qu'un jour viendra où Naman protégera le monde entier.
Bu Sageeth. Naman'ın kardeşi gibidir.
C'est Sageeth, comme un frère pour Naman.
Efsaneye göre bir gün Naman'a karşı ayaklanacak ve birlikte iyiyle kötünün dengesini kuracaklar.
Selon la légende, il se retournera contre lui... et ils seront l'équilibre entre le bien et le mal.
- Sen gerçekten Naman'sın.
- Tu es vraiment Naman.
Yıldızlardan gelen misafir özel yeşil taşlar getirmiş. İnsanlar üzerinde garip etkileri varmış.
On dit que Naman a apporté des pierres vertes très spéciales... qui avaient des effets étranges sur notre peuple.
Naman efsanesi de mi hikaye?
Et l'histoire de Naman, c'est qu'une légende?
Senin seçilmiş kişin olamadığım için üzgünüm Naman.
Je ne suis pas la femme qui t'est destinée, Naman.
Tanrı seni beni sınaman için yolladı.
Dieu t'a envoyé pour me tester.
Şimdi çıkıp onlara, toplantıyı bu yüzden bıraktığını anlatman gerekiyor. Sonra da, Bauer'ın yaptığı şeyi açıkça kınaman gerekiyor.
Tu vas devoir aller leur dire que c'est pourquoi tu as mis fin à ce débat et dénoncer ce que Bauer a fait.
Otobüsün dış yüzeyinin dayanıklılığını sınamanı istiyorum.
Vous allez faire la démonstration de l'invincibilité de la coque.
- Mazerete gerek yok, Naman.
- Ne t'excuse pas, Naman.
Ben Naman değilim.
Je ne suis pas Naman.
Sageeth üzerinde bir ışık parlatacak böylece Naman en büyük düşmanını tanımlayıp yok edebilecek.
Elle éclaire Sageeth pour que Naman identifie et détruise son plus grand ennemi.
Ve Willowbrook senin Naman olduğunu sandığı için mi geldi?
Willowbrook pense que tu es Naman?
Onu tutarak, korumaları için gereken gücü buluyorlar onu gerçek Naman'a götürene kadar.
Et ont reçu le pouvoir de la protéger jusqu'à ce qu'ils puissent la donner au vrai Naman.
Naman ve Sageeth'in efsanesine göre kayıp eser onu taşıyan kişiye olağanüstü yetenekler bağışlıyormuş.
Selon la légende de Naman et Sageeth, cet objet disparu confère des pouvoirs extraordinaires à son possesseur.
Seninle aynı şeyi Naman.
La même chose que toi, Naman.
Senin görevin hançeri gerçek Naman için korumaktır.
Ton devoir est de protéger la lame pour Naman.
Naman benim.
Je suis Naman.
Profesör Willowbrook benim Naman olduğumu düşünüyor.
Le professeur Willowbrook pense que je suis Naman.
Hizmetindeyim Naman.
Je suis à ton service, Naman.
Yani, Jeremiah'ın gerçekten Naman olabileceğini hiç düşündünüz mü?
Avez-vous pensé que Jeremiah puisse être Naman?
- Ben gerçek Naman'ım.
- Je suis le vrai Naman.
- Ben Naman olduğumu asla iddia etmedim.
- Je n'ai jamais prétendu l'être.
Bu Naman yıldızlardan geliyormuş 10 adam gücünde ve gözlerinden ateş atabiliyormuş değil mi?
Ce Naman est censé venir des étoiles, avoir la force de dix hommes et lancer du feu de ses yeux.
Belki güveninizi sınamanın vakti gelmiştir.
Revoyez votre position.
Çünkü senin kınaman olmadan yeterince uğraşacağım şey var.
J'ai assez à faire. Pas besoin de ton exultation.
Hizbullah'ı ve Irak'taki asileri kınamanızı.
Vous dénoncez le Hezbollah et les insurgés en Irak.
Ondan sakladığınız şeyi düşünürsek, aşkını bunun için sınamanızı önermezdim.
Vu ce que vous lui cachez, je vous recommande de ne pas tester son amour.
Halkın kurtarıcısı Naman'ın karanlık getiren Sageeth ile olan mücadelesini anlatıyor.
Elles parlent de Naman, le sauveur du peuple en guerre contre Sageeth, celui qui apporte l'obscurité.
Başlarda... Naman ve Sageeth'in ayrı sembolleri vardı.
Au commencement, Naman et Sageeth avaient leur propre symbole.
Tüm bu olanları Naman - Sageeth mitolojisine mi bağlıyorsun?
Tu crois à cette mythologie Naman-Sageeth?
Neil, adayları sınaman yasadışı biliyorsun değil mi?
Neil, vous savez que le bizutage est illégal?
Katılmadığımız yasaları kınamanın yolları ve yöntemleri var.
Nous avons les moyens et les méthodes pour critiquer ce que nous désapprouvons.
Kendini kınamanın zamanı değil.
C'est pas l'heure des remords.
Sağ ol.
Merci naman
Sana inanasım gelmiyor.
Je te crois pas naman!
Ayrıca bu sabah Amir Johnson kınamanın geri çekilmemesi durumu için bu mektubu verdi.
D'ailleurs, ce matin, le Chef Johnson m'a donné cette lettre dans l'éventualité où sa réprimande ne pourrait être évitée. [Raclement de gorge]
Ben...
Je suis Naman, un marchand d'antiquités.
Naman bu.
Voici Naman.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]