Namın tradutor Francês
826 parallel translation
- Kanun namına kapıyı açın!
- Au nom de la loi, ouvrez!
- Kırın, kırın şunu! - Kanun namına kapıyı açın!
Enfoncez-la!
Kanuna namına kapıyı açın!
Au nom de la loi, ouvrez!
Herkes namınızı biliyor zaten...
Votre réputation est bien connue,
Sayduyu adına itiraz ediyorum. İnsanlık namına kimse saçma hurafeler ve önyargılar ile yargılanamaz. Tanığı çıkarın.
Je proteste au nom du bon sens... contre Ies préjugés et Ies superstitions idiotes.
Annenin namına bir leke gelirse Lucy'i o anda bırakacağını biliyordum.
Tu renonces à Lucy, car il en va de la réputation de ta mère
Başkalarını üstün görüp onlara güvenmen kendi namına güzel.
C'est très bien de regarder le ciel et de croire en Dieu...
- Namını duymuştum.
- J'ai entendu parler de toi.
Tucker'ın namına Ficco ile bir araya gelmekten korkar.
Il aurait peur de voir Ficco.
- Namın yayılmış.
T'as bonne réputation.
Namını biliyorsun.
- Tu le connais.
Bu yük namına layık her isyancıdan 50,000 altın florin getirir. - 50,000 florin mi?
N'importe quel rebelle nous en donnera 50.000 florins d'or.
Kanun namına açın.
Ouvrez au nom de la loi!
Hiçbir zaman bitmeyecek. Nereye gidersen git namın peşinden gelecek.
Votre réputation vous suivra où que vous alliez.
Bir namınız olduğuna eminim Bayan Moorehead.
Je suis sûre que si.
Yoksa birisi namını kaybedecek.
Ou perdre sa réputation.
Namını biliyorsun değil mi, Asa.
Vous connaissez la réputation de cet homme, Asa.
Zengin ve güçlüsün. Namın kusursuz.
Tu es riche, puissant, ta réputation est sans tache.
Onların namına senden rica ediyorum.
- Je vous le demande, en leur nom. Partez, s'il vous plais.
Duyulmamış şey. Avın namına gölge düşürecektim. Ne demek istiyorsunuz Usta.
Qu'est-ce que ça veut dire?
Kanun namına, açın!
Dans le nom de la la loi, ouvre.
Talos insanlık namına faydalı hiçbir şey ihtiva etmiyor.
Talos n'a absolument rien à apporter à l'humanité.
- Tetsu, Kurata'nın namına mı geldin?
Dis-moi, c'est Kurata qui t'envoie?
Namını haketmiyorsun.
Tu ne mérites pas ton surnom.
Baylar, Bu akşam burada adını duymuş olduğunuz Le Chiffre'in namına,... bu eşsiz sanat hazinelerini satmak için bulunuyorum.
Messieurs, ce soir, je représente Le Chiffre, dont vous aurez entendu parler, pour mettre aux enchères cette collection unique.
Tanıkların söylediklerine göre, ben Yargıç Cutchell kanun namına açıklıyorum ki... Hart Parkins provoke edilmemiş bir saldırısı sonucunda öldürülmüştür.
Après audition des témoins, nous, juge Kutscher, déclarons au nom de la loi, que Hart Perkins est mort au cours d'une agression dans laquelle Frank Talby a agi en légitime défense.
İtfaiye ekibinin namı, öyle mi... Sana o namın nereden geldiğini anlatayım.
Je vais te dire de quoi elle dépend, notre réputation.
İşin bitti. Namını yitirdin.
Tu ne vas pas seulement κtre rιtrogradι.
Namın tüm başkente yayıldı.
Ton courage est célébré dans toute la capitale.
Her yerde namını duydum.
Tout le monde en parle dans le fief.
İlginç. Namınızı duydum, keşke arenada en az 50 tane sizin gibisinden olsa.
J'aimerais en avoir 50 comme vous pour les combats.
Köprü için kereste taşınamıyor artık.
On n'a plus de bois pour le pont.
Eğer ki Dreyfus masum değilse namıma lanet olsun.
Que mon nom périsse si Dreyfus n'est pas innocent!
Namımızı, 33 yıldır saygın bir şekilde koruduk. Ve bunu, bir gecede hibe etmeyi istemiyoruz.
Nous jouissons d'une bonne réputation depuis 33 ans, et ne souhaitons pas la perdre.
Namınıza olan hürmetim, oteliniz kadar büyüktür.
J'ai aussi bonne réputation que vous.
Karşınızda Jericho, namıdiğer Trompet, namıdiğer Uyku Perisi namıdiğer Tatlı Düşler, çünkü kabuslara deva bulur.
Ici, Jéricho, dit La Trompette. Dit Marchand-de-Sable. Dit Bon-Sommeil car il guérit des mauvais rêves.
Öyle görünüyor ki epey nam salmışsın.
Tu t'es fait une réputation, on dirait.
Tarih seni hatırlayacak ama Tanrı'nın Cezası namıyla.
L'Histoire se souviendra de toi, mais comme le fléau de Dieu.
Yargıç ve jüri satın alınamıyor.
Je n'ai pas pu acheter le juge et le jury.
Sen de sarhoşları haklayarak nam salmadın mı zaten?
Pourtant ça te connaît, non...? Les petits verres.
Nam-ı diğer kendi kendine küçülen adamın kardeşinden öğrendiğimize göre vefatına evlerinde bulunan ehli bir kedi sebep olmuş.
L'annonce de la mort de l'Homme qui rétrécit a été faite par son frére. Carey est mort aprés s'être fait attaquer par un chat, l'ancien animal domestique des Carey.
Bu adamın namı kim olduğunu göstermez mi.
Eh bien, dans ce cas, la réputation est l'homme.
Kanun namına açın! - Geçidi seyre...
- Je regardais et...
Tony bize lazım. Onun namı, bütün Batı Yakası'nı aşıyor.
Il a une réputation plus grande que tout le West Side.
Adamın adı Garland Lynch. Nam-ı diğer Red Lynch.
C'est un nommé Red Lynch.
Güllük gülistanlık dağların batısında ilk öğretmen. Daha önemlisi o son haftalarda bu bölgede yasa ve düzenin büyük bir koruyucusu olarak nam salmaya başladı.
Le premier à l'ouest des buttes de roses, mais surtout, un homme qui a été reconnu dans tout le pays comme un défenseur de la loi et de l'ordre!
Çocuklar satın alınamıyor.
Les enfants ne se paient pas.
Namımızın sürmesi çekilişi adam gibi yapmamıza bağlı.
De la façon dont nous allons régler cette histoire de tombola!
Yardım ettiği kişilerden bir daha haber alınamıyor... ve Belzig bu kişilerin banka hesaplarını kendi üzerine geçiriyor.
Ensuite, on n'entend plus jamais parler d'eux : Belzig s'approprie leurs comptes bancaires.
Bence şu an asıl çelişkiyi Avrupalı proletaryalar ya da kapitalistler arasında değil daha ziyade savaşın meydana geldiği bölgelerde aramak gerekir.
mais dans une zone où la guerre inSarne et matérialise Et montre Se qui est une Sontradiction essentielle, par exemple, le Viet Nam. Cette disSussion est seulement basée sur le fait si Sette
Sizler yenilmez ikili diye, nam saldınız
On vous dit imbus de vous-mêmes.