English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ N ] / Narayama

Narayama tradutor Francês

68 parallel translation
Sizlere Narayama Türküsünü sunuyoruz. Obasute efsanesine dayanan, yaşlı insanların ölüme terk edilmelerini anlatan bir hikâye.
Le spectacle que nous vous présentons... est la légende d'OBASUTE, la vieille abandonnée à la montagne...
# Narayama Festivali üç kez geldikten sonra # Kestane tohumları çiçek açtı
Quand la fête de Narayama vient par trois fois... des germes des marrons tombés... fleurissent les fleurs.
O zaman beni Narayama'ya götürmek zorundasın.
Messire Narayama m'attend sur sa montagne.
# Narayama'ya gitmesi bekleniyor # Köyde uzun zamandır süregelen bir gelenekti bu
aller à Narayama, c'est la coutume... de ce village,
# Narayama Festivali şarkısında # Geçen yıl vefat eden birini yâd ediyorlar
La Fête de Narayama... comme le dit la ballade... rappelle le passage du temps
Tatsuhei güçlü ol yoksa beni Narayama'ya götüremezsin.
Tatsuhei! Si t'es si craintif, tu ne pourras m'emmener à Narayama. Tu vas avoir une épouse.
Yine de Narayama tırmanması çok zor bir dağdır.
N'empêche que le pèlerinage de Narayama est rudement difficile.
Narayama yolculuğumu yapacak yaşa gelmek üzereyim ama genç bir kadın kadar yemek yiyormuşum gibi görünüyorum.
À l'âge d'aller à Narayama, j'ai encore toutes mes dents capables de croquer n'importe quoi!
Tatsuhei, dişsiz ihtiyar bir kadın olarak Narayama'ya gitmek istiyorum.
Je veux avoir perdu mes dents comme il convient à mon âge, quand je prendrai le chemin de Narayama.
# Narayama Festivali üç kez geldikten sonra # Kestane tohumları çiçek açtı
Quand la fête de Narayama vient par trois fois... des germes de marrons tombés... fleurissent des fleurs.
Narayama yolculuğun için çok ucuz bir uğurlama töreni hazırlamışlar.
"Alors qu'il est temps pour Matayan d'aller à la montagne, rien n'est prêt."
Narayama'ya gitmek gibi bir niyetin yok, değil mi? Oğlun ve karın bile sana yemek vermiyor. Bu yüzden pilav kokusunu alıp evimin içine daldın.
Comme tu refuses d'y aller... ton fils et ta bru refusent de te nourrir et tu en es réduit à venir humer le parfum du riz chez les voisins.
Bu geceki festival için pilavı bol pişirdim.
J'en ai fait cuire un grand chaudron pour la fête de Narayama de ce soir.
# Bedeni Narayama'da
sans éprouver le moindre regret.
Yeni yıl gelir gelmez Narayama'ya yolculuğa çıkıyorum.
Une fois le nouvel an arrivé, j'irai aussitôt à la montagne...
Erkenden gidersem Narayama Tanrısı beni kutsayacak.
Si on y va tôt, on est félicité par Messire Narayama. Allons!
# Böyle utanç içinde Narayama yolculuğuna çıkamaz
La honte est trop grande pour aller voir le dieu de la montagne.
Narayama'ya gitme yaşım yaklaştıkça dişlerim eksiliyor.
Pour moi, c'est l'année d'aller à la montagne... c'est que j'ai les dents abîmées.
Narayama'yı bugün çok net görebiliriz.
Narayama semble vraiment être à portée de main.
Böyle acı çekmek yerine Narayama'ya gitmelisin.
Plutôt que d'endurer tout ça, tu ferais mieux d'aller à Narayama!
Narayama'ya gitmek istemiyorum.
Je ne veux pas aller à la montagne.
Narayama'ya varmak için yedi vadiden geçmen gerekiyormuş.
Pour aller à Narayama, il faut franchir sept vallées, paraît-il.
Tıpkı tuzhanedeki Otori gibi. Eminim kar, ben Narayama'ya ulaşana dek beni bekleyecektir.
Comme Otori de la Maison du Sel, la neige attendra ma venue là-haut pour commencer à tomber.
Suçundan dolayı hırsızı cezalandırın!
Excuses à Messire Narayama!
Narayama hükmünü uygulayın!
Au voleur!
Narayama hükmünü uygulayın!
Amende honorable à Messire Narayama!
- Hükmü yerine getirin!
Amende honorable à Messire Narayama!
Narayama hükmünü uygulayın!
Amende honorable...!
Amaya'nın babası Narayama hükmüne göre cezalandırıldığından kışı geçirmek için aile artık köklerle beslenmek zorunda kalacak.
Quand leur père a fait amende honorable à la montagne, il a dit qu'il avait passé l'hiver en mangeant des racines.
Anne Narayama'ya belki gelecek yıl gitmek istersin.
Bonne maman... l'année prochaine... tu vas à la montagne?
Eski köyümden büyükannem de Narayama'ya gitti.
Ma grand-mère du village d'en face y est allée, à la montagne.
Ama gelecek yıl beni Narayama'ya götüreceksin.
Tu vas m'emmener à la montagne l'an prochain.
Narayama'ya daha önce giden insanları bu gece çağır.
Va prévenir les Anciens du pèlerinage que je veux les recevoir ce soir.
Narayama'ya gittiğimde kar yağacağının bir işareti bu.
C'est sûr qu'il neigera quand je m'en irai à la montagne.
Sen gelmesen bile, yarın tek başıma Narayama'ya gideceğim.
Si tu n'y vas pas, j'irai demain toute seule à la montagne.
Narayama'ya yolculuk yapmak güçtür.
Le pèlerinage à la montagne est pénible.
Narayama yolculuğu kaidelerine sıkı sıkıya bağlı kalmalısın.
Nous comptons que vous respecterez sans faute... les règles du pèlerinage de la montagne.
Birinci kaide : Narayama'ya bir kez girince bir daha konuşmamalısın.
Quand vous serez dans la montagne, ne pas prononcer un seul mot.
Narayama dönüş yolculuğunda asla geriye bakmamalısın.
L'une est : Quand vous quitterez la montagne, en aucun cas, ne vous retourner en arrière.
Narayama'ya nasıl gideceğini söyleyeyim :
Quant au chemin qu'il vous faudra suivre :
Zirveye vardığın vakit vadinin karşısında Narayama'yı göreceksin.
Quand on arrive au sommet, de l'autre côté de la vallée, c'est Messire Narayama.
Yedi Sapak Vadisi'nin geçince Narayama'ya çıkan yola gireceksin.
Quand on a franchi les Sept Vallées, c'est le chemin de Narayama.
Narayama'ya giden belirli bir yol yoktur.
À Narayama, quoiqu il y ait un chemin, il n'y a pas de chemin.
Meşe ağaçları arasından tepeye tırmanmaya devam et. Narayama tanrısı seni orada bekliyor olacak.
On monte au milieu des chênes plus haut, toujours plus haut, et là, le dieu vous attend.
Dinle, Narayama'ya kadar yolu katetmek istemiyorsan Yedi Sapak Vadisi'nden tek başına geri dönebilirsin.
Dis donc, si ça te déplaît, pas besoin d'aller jusqu'à la montagne. Même que tu rentres à partir des Sept Vallées, ça fait rien.
# Altı duyu organımız Narayama'ya yapılacak bir yolculuğa
Six racines, six racines, ô six racines!
Şu şarkı sana çok uyuyor! Narayama'ya gitmeyi reddetmekle dağ tanrıları ve oğlunla olan bağları tehlikeye atıyorsun.
Rompre tout lien quand on est vivant... c'est rompre aussi avec le dieu de la montagne et avec ton fils!
Yaşlı adamı ve nineyi Narayama'ya götür yeter!
La mamé et le pépé, y n'ont qu'à partir à la montagne!
Yarın gece Narayama'ya gidiyorum!
Dès demain soir, je m'en vais à la montagne.
Yeni yıl gelir gelmez Narayama'ya yolculuğa çıkıyorum.
Une fois le nouvel an arrivé, j'irai aussitôt à la montagne.
NARAYAMA TÜRKÜSÜ
LA BALLADE DE NARAYAMA d'après l'œuvre de : FUKAZAWA Shichiro

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]