Nasıisınız tradutor Francês
175 parallel translation
- NasıIsınız Bayan Glossop?
- Comment allez-vous, Mme Glossop?
- NasıIsınız?
- Et vous?
- NasıIsınız efendim?
- Comment allez-vous, monsieur?
NasıIsınız?
Oh, comment allez-vous?
NasıIsınız Profesör Brown?
Comment allez-vous, Pr Brown?
NasıIsınız profesör, eğer mahzuru yoksa bir şey sormak istiyorum?
Comment allez-vous, professeur, si je puis me permettre?
- NasıIsınız?
- Enchanté.
NasıIsınız?
- Comment allez-vous? - Bonjour.
- NasıIsınız?
- Moi de même.
Matmazel nasıIsınız?
Mademoiselle. Comment allez-vous?
NasıIsınız?
Comment allez-vous?
- NasıIsınız, Bay Chandler? - İyiyim.
- Ça va, M. Chandler?
NasıIsınız Bay Kane?
enchantée, M. Kane.
NasıIsınız, Majesteleri?
Comment allez-vous, Votre Altesse?
NasıIsınız.
Enchanté.
NasıIsınız Bay Hagedorn?
Comment allez-vous, M. Hagedorn?
NasıIsınız?
Comment ça va?
NasıIsınız? Saçlarınızı kendiniz mi kesiyorsunuz, Bay Jessup?
- Vous vous êtes coupé en vous rasant?
- NasıIsınız?
Bonsoir.
NasıIsınız? İyi misiniz?
Comment vous sentez-vous?
NasıIsınız?
Ça va, vous?
- Bugün nasıIsınız bakalım?
- Comment on se sent aujourd'hui,
Selam, nasıIsınız?
Ca va?
Jessica ve Maya, bugün nasıIsınız?
Jessica, Mia, comment ça va?
NasıIsınız?
Bonjour.
Henry, nasıIsınız? İyi bayramlar.
Comment ça va, Henry?
Bugün nasıIsınız Doktor Powell?
Comment allez-vous, Pr Powell?
Doktor, nasıIsınız?
Qu'est-ce que vous faites là?
Teşekkürler. Ben Tom Ripley. - NasıIsınız?
Tom Ripley.
NasıIsınız?
Enchantée. Asseyez-vous.
NasıIsınız arkadaşlar?
Comment vont mes potes?
- NasıIsınız bu arada?
Comment ça va?
NasıIsınız?
- Comment allez-vous?
- NasıIsınız?
- Comment allez-vous?
Nasıl bir iş çıkardınız?
La mission a réussi?
En geç bir saat sonra söyleyeceğim size ; nerede pusu kuracağınızı,... tam sırasını kollayıp nasıl davranacığınızı. Bu akşam bitmeli bu iş.
D'ici une heure au plus, je vous ferai savoir où vous poster, et le meilleur moment pour l'embuscade, l'instant propice, car ce doit être fait ce soir, et à distance du palais.
Başınıza nasıl bir iş aldığınızın farkında mısınız?
Vous savez où vous mettez vos pieds?
- Yakında asıl işinize başlayacaksınız. O iş nasıl tamamlanacak?
Quand dois-tu commencer à y travailler?
Nasılsınız hocam? NasıI olsun, bu iş bana zor geliyor artık.
- Monsieur le directeur, j'ai voulu dire à la mère de ce petit etje lui ai dit :
Söyle bakalım, senin gibi tatlı bir kız nasıl olur da hayatını böyle bir iş yaparak kazanır?
Comment une gentille fille comme toi se retrouve-t-elle dans un milieu pareil?
"Uzaklardaki bir olayın nasıl gerçekleştiğini açıklayamadınız?",... veya "Işık demetlerinin doğasını açıklayamadınız?" gibi soruları her zaman "Ben hipotez üretmem." diyerek yanıtlamıştır.
"Vous n ´ avez pas expliqué pourquoi la pesanteur agit," "Vous n ´ avez pas expliqué comment l'action à distance pourrait avoir lieu," ou en effet "vous n ´ avez pas expliqué pourquoi les raies de la lumière se comportent de la manière qu'ils sont,"
Bu iş nasıl biterse bitsin bütün yaptıklarınız için size teşekkür etmek istiyorum ve benimle dönmek konusunda fikrinizi değiştirirseniz...
Quoi qu'il arrive, je vous remercie de ce que vous avez fait - - et si vous changiez d'avis...
Düşündüğümden de fazla ödeme yapacağınız bu iş nasıl bir şey olabilir ki?
Pourquoi vous voulez "m'embaucher" comme vous dites?
- NasıIsınız?
- Enchantée.
Isıt onu! Yüzbaşım, bir çatışmadayken benzinimiz biterse kızın nasıl olduğunu bana anlatırsınız.
Si ça chauffe et qu'on se retrouve en panne de gasoil, vous me direz si elle valait le coup.
Adam "İş tecrüben var mı?" Dediği zaman... nasıl yıkıldığınızı hatırlıyor musunuz?
Rappelez-vous comme vous étiez démoli quand on vous demandait... "Quel genre d'expérience avez-vous?"
Oğullarımızın başka kültürlerini öğrendiklerinde ve diğerlerinin ekonomilerini, iş davranışlarını, pazarlıklarını nasıl yürüttüklerini anladıklarında elde edecekleri avantajları göz önünde bulundurun.
Imaginez l'avantage qu'aura votre fils quand il aura étudié les autres cultures, comment ils dirigent leur économie, font des affaires et négocient.
Bunu açıklayamam, işte bu yüzden bu gece burada olmanızı istiyorum,... Samuel'in nasıl tanrısal bir iş yaptığını görmeniz için.
Je ne peux pas l'expliquer, aussi je vous prie d'être présents ce soir, afin de voir par vous-mêmes que Samuel exécute l'oeuvre de Dieu.
- NasıIsınız Müfettiş?
L'inspecteur Cobb.
- NasıIsınız?
- Ça va?
Başınıza bir iş gelmeden nasıl büyü yaptığınızı anlamıyorum.
Vous n'êtes pas capables de jeter un sort potable.