Nee tradutor Francês
3,792 parallel translation
Nee? Ameliyathanede mi?
Des contractions?
Kutlamaların başlangıcı, genç Lucille Bluth'un bu Meksika bayramına sert eleştirisiyle oldu...
La fete est nee en reaction plutot brutale de la jeune Lucille Bluth a la fete mexicaine... - Ce n'est toujours pas fait?
Nee?
Quoi?
- Nee... ben mi?
- Comm... Moi?
Satürn, sen doğduğun zaman olduğu yörüngesine dönüyor ve bi'şey, bi'şey işte, sonra hayatın gelecek yedi sene boyunca keyifsiz bir hal alıyor.
Saturn revient en orbite là où elle était quand tu es née, et blah, blah, blah Ta vie fait un retour en arrière pour les sept prochaines années.
Serbest grafik tasarımcı.
Née le 17 Janvier 1982.
Doğuştan idiyopatik neonatal kardiyomiyopatisi var.
Née avec une cardiomyopathie idiopathique.
Bunun için doğmuşum.
Ce pour quoi je suis née.
Annesinin kızlık soyadı Andleman.
Sa mère est née Andleman.
Helen, 1962 doğumlu.
Helen, née en 1962.
Gean Canach Toprak Ana Nemaine'in gözyaşlarından oluşturulmuş korkunç bir yaratıkmış.
Le Gean Canach est une effroyable créature, née des larmes de Nermaine, Mère de la Terre.
Büyünün doğduğu yerden.
Un lieu où la magie elle-même est née.
1943 doğumlu olduğunu ve Bay Costa'nın karısı olduğunu söyledi.
Parce qu'elle dit qu'elle est née en 43 et qu'elle est la femme de M. Costa.
1943 doğumlu musunuz?
Vous êtes née en 43?
Daha doğmamıştın.
T'étais pas née.
Sence ben o kadar saf mıyım?
Je ne suis pas née de la dernière pluie.
Kurucumuz Norman Osborn tarafindan olusturulan Oscorp Kulesi 108 katli bir bulus merkezidir.
Née de l'esprit de notre fondateur, Norman Osborn, la Tour Oscorp abrite 108 étages d'innovation.
Nisan'da doğmuş bir kızı alacaklar.
Il leur faut une fille née en avril.
Küçük bir kız, 6 yaşında. 8 Nisan'da doğmuş.
Une petite fille de six ans, née le 8 avril.
Ayrılıkla başlayan bir ilişki, ayrılıkla bitmeye mahkumdur. - Kim dedi onu?
"Une relation née d'une rupture est maudite."
Luisiana'da doğmuş.
Elle est née en Louisiane.
Delicesine dördüncüyü istiyormuş ama annem beni doğurmuş.
Il en voulait désespérément une 4e. Et je suis née.
Trende doğdun?
Tu es née dans le train?
You were not even born.
Tu n'étais même pas née.
Buraya gelmeden önce de benim bir hayatım vardı Andy. - Sana bunu söyledim.
- Je suis pas née d'hier, tu le sais.
Gece doğmuş olabilirim ama dün gece doğmadım herhâlde.
Je suis née la nuit mais pas de la dernière pluie.
Bu, doğduğumda ailemin yaşadığı evin anahtarı.
C'est la clé de la maison où on habitait quand je suis née.
Yaşam vadilerde yaratılmıştır.
La vie est née dans les vallées.
Orta Avustralya'nın uzak çiftliklerinde büyümüş projektörleri fuel-oil ile çalışan en yakın sinema salonuna gitmek için 200 km yol gitmek zorunda kalan bir oyuncu gibi değildi.
Ce n'est pas une actrice née en Australie dans une ferme isolée, à 100 km d'un cinéma où le projecteur marchait au mazout!
Burası, Static'in hayalini kurduğumuz yer.
- C'est ici qu'est née l'idée du Static.
Koreliyim ama, Japonya doğumluyum.
J'ai du sang coréen, mais je suis née au Japon.
O, 7 aylık doğdu.
Elle est née à 7 mois.
- Burada doğdum.
Je suis née ici.
İki ay erken doğmuş.
" Née à 7 mois.
Doğduğun zaman seni Tanrı'ya vermeliydim, ama...
J'aurai dû te donner à Dieu quand tu es née, mais...
Çünkü ben doğduğumdan beri koku alamıyorum.
ÇA n'a pas d'importance pour moi, je suis née sans odorat.
Tarlalar için doğup büyümüş.
Née et élevée dans le champ.
Ivanwood beri.
Depuis Ivanwood, depuis que tu es née.
- Faith ters doğmuştu.
- Faith est née par le siège.
Ailenin gelişinden hemen sonra. Sen doğmadan önce.
Juste après que tes parents soient arrivés, avant que tu sois née.
Soylu bir kızdı. Orjinali Kent'ten olan.
C'était une fille bien née, originaire du Kent.
- Çok güzel. Aylar öncesinde Lindsay artık tahammül edemediği ailesinin bir ferdi olmadığını öğrenince kendini kaybetmişti.
Quelques mois auparavant, Lindsay avait perdu ses repères après avoir appris qu'elle n'était pas née dans la famille qu'elle détestait.
Burada doğduğunu biliyorum.
Tu es née ici. Je sais.
Bu kadın, Daenerys Targaryen Fırtınadadoğan, Ateş Geçirmez Westeros'un Yedi Krallık'ının kraliçesi Ejderhaların Annesi.
Voici Daenerys Targaryen, La Typhon-née, L'Imbrulée la Reine des 7 royaumes de Westeros, la mère des dragons.
Sanki bunun için doğmuşçasına götümü yalıyordu.
Elle a léché mon cul comme si elle était née pour le faire.
O evde doğmuştum.
Je suis née dans cette maison.
Yanlış nesilde doğmuşum.
Je suis née dans la mauvaise génération.
" Eğer sende ondaki yetenek olsaydı, onun yerinde sen olurdun.
" si tu étais née avec son talent, cela aurait pu être toi.
Burada, Los Angeles'ta doğdum.
Je suis née ici à Los Angeles.
Bu dünyaya bir yaprakla uçup geldim.
Je suis née à cause d'une feuille dans le vent.
Doktor'u kurtarmak için doğdum, şimdi Doktor güvende.
'Je suis née pour sauver le Docteur, mais le Docteur est sauvé maintenant.