Nemo tradutor Francês
402 parallel translation
Nemo, benim eve gidip bir şeyler içmeye, ne dersin?
"Némo, que dirais-tu de marcher jusqu'à chez moi pour prendre un verre?"
Nemo!
Nemo!
- Bana, Kaptan Nemo, diyebilirsiniz.
- Vous pouvez m'appeler Capitaine Némo.
Kaptan Nemo ve ben, yalnız değildik.
Le Capitaine et moi n'étions pas seuls.
Sanki Kaptan Nemo'nun alması için doldurulmuş bir sualtı kileri.
Un garde-manger sous-marin plein à craquer, tout était à la portée du Capitaine Némo.
Nemo'nun sırlarını öğrenebilmek için, sabırla beklemek istiyorsunuz.
Vous voulez attendre, dans l'espoir de découvrir les secrets de Némo.
Nemo delinin teki.
Némo est fêlé.
Ned'in, Nemo'ya zarar vermesine izin veremeyiz.
Il ne faut pas le laisser contrarier Némo.
Kaptan Nemo'nun, insanoğlunun her zaman aradığı şeyi bulduğu belliydi ; ... evrenin gerçek aktif enerjisi.
Il était évident que le Capitaine Némo avait découvert ce que l'humanité avait toujours recherché, la vraie force dynamique de l'Univers.
Farklı görünmesine karşın Kaptan Nemo, elinde geleceğinin anahtarını tutmaktaydı.
Avec son indifférence apparente, le Capitaine Némo détenait la clé de l'avenir du monde.
Deniz altında 10,000 fersah yol aldıktan sonra bile hala Kaptan Nemo'nun sırrını çözememiştim.
Après avoir voyagé 10000 lieues sous les mers, je n'avais pas encore élucidé le mystère du Capitaine Némo.
Nemo'ya, cinayet bile bir şey ifade etmiyor.
Le meurtre ne compte pas pour lui.
Nemo onun aklını çeldi.
Némo l'a convaincu.
Profesörün günlüğünü okurken, Nemo'nun planlarını öğrendim.
En lisant le journal du professeur, j'ai découvert le plan de Némo.
- Evet, Nemo'nun üssü oradaymış.
- Oui, c'est la base de Némo.
- Burası Nemo'nun kamarası.
- C'est la cabine de Némo.
Numune toplamak için yanıp tutuştuğunu biliyorum, ama Nemo'dan iyilik yapmasını istemiyor.
Il meurt d'envie de ramasser des échantillons, mais ne veut pas demander de faveur à Némo.
Ben kolay olacağını sanmam, yoksa Nemo karaya çıkmamıza izin vermezdi.
Je ne crois pas, sinon Némo ne nous aurait pas laissé descendre.
Sonra da donanmadaki tüm gemilerle Nemo'nun peşine düşeceğim.
Et toutes les cannonières de la Marine traqueront Némo.
Nemo'ya benzemeye başladın.
Tu ressembles à Némo.
Altın kalpli Nemo.
Il a bon coeur, ce Némo.
Ne de olsa, Nemo ilk kez minnet gösteriyor.
Après tout, c'est la première fois que Némo a témoigné de la gratitude.
- Kaptan Nemo'nun gemisi.
- Celui du capitaine Nemo.
Şu Nemo...
Ce Nemo, avec son...
Ben Kaptan Nemo.
Je suis le capitaine Nemo.
Nemo mu?
Nemo?
Kaptan Nemo, ben New York Herald muhabiriyim.
Capitaine, j'appartiens au New York Herald.
Kaptan Nemo, bu adadan kurtulacak olursak hayat hikayenizi yazmak isterim.
Capitaine Nemo, si nous quittons cette île, j'aimerais écrire votre biographie.
Kaptan Nemo emin olsa da ben çok şüpheliydim.
Malgré la confiance du capitaine Nemo, je restais extrêmement sceptique.
Nemo bize kauçuk ağaçlarının yerini gösterdi... kadınlar bağlantılara sıvamak için ağaçlardan özsuyu topladı.
Nemo nous indiqua des arbres à caoutchouc et les femmes en recueillirent la sève pour sceller les tuyaux.
Nemo'nun dediklerine uygun olarak büyük bir ahşap yama... yapmak için var gücümüzle çalıştık.
Nous construisîmes difficilement une grosse pièce en bois selon les indications de Nemo.
Sonra Nemo bize denizaltısından sualtı teçhizatı verdi.
Puis, Nemo nous donna des équipements sous-marins qu'il avait à son bord.
Sonra Nemo bize kendi buluşu olan inanılmaz elektrikli silahı gösterdi. Bunu derinlerdeki tehlikelere karşı kullanacaktık.
Nemo nous montra l'incroyable pistolet électrique qu'il avait inventé pour se protéger des dangers sous-marins.
Nemo bize antik bir kentin ve unutulmuş bir medeniyetin kalıntılarını gösterdi.
Nemo nous montra les restes d'une ville antique et d'une civilisation oubliée.
Neb, Nemo'ya sinyal ver, yoksa hiçbirimiz buradan gitmeyeceğiz.
Neb, appelez Nemo, ou personne ne quittera cette île.
Kadınları gemiye bindirip Nemo'yu almak için dönmeliyiz.
Il faut faire monter les femmes et aller rechercher Nemo.
Medeniyete döndüğümüzde hepimiz barış ve refah içinde bir dünya için... çalışmaya söz verdik. Kaptan Nemo da bunu isterdi.
Quand nous retournâmes à la civilisation, nous nous engageâmes tous à oeuvrer pour un monde d'abondance et de paix, selon les souhaits du capitaine Nemo.
Extra Ecclesiam, nemo salvatur.
Extra Ecclesiam, nemo salvatur.
Ulu Kaptan Nemo!
Damné Capitaine Némo!
Hiç daha önce Kaptan Nemo oldun mu Dev bir ahtapot sana saldırırken denizaltında mahsur kaldın mı?
As-tu déjà été Capitaine Nemo emprisonné dans son sous-marin Tandis que le calmar géant t'attaques
Küçük bir çocukken o kitabı okuyunca Kaptan Nemo'yla tanışmak istemiştim.
Quand je l'ai lu dans mon enfance je voulais rencontrer le capitaine Nemo.
Kral'ın danışmanı Nemo her yerde onu arıyor.
Le conseiller du roi, Nemos, le traque.
- Nemo - Hmm.
Nemo, Kali...
Nemo'yla başlayacağım.
Je commencerai par Nemo.
- Nemo mu?
Où est-il?
Nemo'nun kaptanı ben olduğum sürece, ne dersem olacak.
Je suis capitaine de Chez Némo, c'est moi qui décide.
Bir şey daha söyliyeyim. Nemo Pizzeria, "WooIhoff Chinese Takeout" u paramparça etmeliydi.
Et je vais vous dire, la pizzéria Chez Némo aurait dû anéantir le resto chinois Woolhoff.
Tek düşündüğün şey bu Kaptanlık, Kaptan Nemo.
Tu ne penses qu'à ça, Capitaine Némo.
- Hı hı. - O eski bir sapık.
Ce vieux pervers de Nemo traîne au peep-show de Deacon St.
Motor! Sen benim oğlumu öldürdün Nemo.
Tu as tué mon fils, Nemo!
Başka gün savaşırız, Kaptan Poon.
Encore une journée de tirée, capitaine Nemo...