English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ N ] / Neveu

Neveu tradutor Francês

3,127 parallel translation
yeğeninin Asperger'ı var!
Rentre-toi ça dans le crâne. Ton neveu est Asperger!
O senin yeğeninin davranış uzmanı.
C'est l'aide comportementaliste de ton neveu.
Korktuğu şey : Tacını yeğeninin giyecek olmasıdır.
Ce qu'il redoute, c'est que son neveu porte sa couronne.
Yeğenim, Gian Galeazzo, onu kendi mirası olarak düşünürdü.
Mon neveu, Gian Galeazzo, pense qu'elle fait partie de son héritage.
Haklı mıyım, yeğen?
Pas vrai, neveu?
Lakin kuzenin Milan Dükü'nü yeğenine adalet göstermesini söyleyebilirsin, bakalım bize karşı mı hareket edecek.
Mais vous pourriez informer votre cousin, le duc de Milan, que nous pourrions bien prendre cause en faveur de son neveu, si le duc choisit d'agir contre notre souhait.
- Olamaz.
Son neveu a été tué.
Yeğenimi kaybettim.
J'ai perdu mon neveu.
Onun yeğenine bak.
Voyez son neveu.
Yeğenim Davie'nin altın bir parası vardı.
Mon neveu Davie a cette pièce en or.
Evet, ayrıca Stanton'ın yeğeni.
Ouais, et c'est aussi le neveu de Stanton.
5 yıl önce kuzenine herpes bulaştırması için kendi kardeşini ayarlayan Schooly'i kim yakaladı?
Y a cinq ans, qui a aidé ton neveu quand il a refilé l'herpès à sa soeur?
Yeğenim çok tatlı çocuk.
Il est mignon. Mon neveu.
Yeğenim Kanada'dan ecstasy kaçakçılığı yaparken yakalandı. Onun da valizi böyleydi.
Mon neveu a été arrêté avec de l'ecstasy dans une valise comme ça.
- Evet, hazır ve nazırım.
- Un peu, mon neveu.
Bu eleman Moonves'in yegeni falan mi?
C'est le neveu de Moonves ou quoi?
Biliyorsun senin kuzenin akılsız bir meleze dönüştü.
Tu sais que ton neveu est devenu un serviteur hybride fou.
Terrence, bu da yeğenim Navid.
Terrence, c'est mon neveu Navid.
Yeğenimi.
Mon neveu
Bay Eggert'ın yeğeni.
( soupir ) le neveu de Mr Eggert
Yeğenim Fordham'a gitmek için daha yeni burs kazanmıştı.
A quel point? Mon neveu vient tout juste d'obtenir une bourse pour Fordham.
Yeğenimi görmem gerek.
- Je veux voir mon neveu.
Silahını unutan polisin yeğenin olduğundan olmasın o.
Et ça n'a rien à voir avec le fait qu'il est votre neveu?
Yeğenim nerede, dedektifler?
Où est mon neveu, détective?
Yeğeninize bunu yaptırmak için herhangi belirli bir nedeniniz var mı?
Y a t'il une raison particulière d'impliquer votre neveu dans tout ça?
Yeğenimin böyle delice şeyler söylemediğinden eminim.
Maintenant, je suis sur que mon neveu n'a pas dit une seule de ces choses farfelues.
Oğlum yeğenim istedi diyorum ya.
Je te l'ai déjà dit, c'est pour mon neveu.
Bilmem mi canım?
Oui, c'est ç, ton neveu!
Komutanım, yeğenim için imzalar mısınız?
Commandant, pourrais-je avoir votre autographe pour mon neveu?
Olmaz mı canına yandığım.
Un peu, mon neveu.
Peki ya yeğenin?
Pourquoi pas votre neveu?
Bahse girerim, bütün yolu koşarak geldim. - Vay, uzun bir yol.
Un peu, mon neveu.
Jen'in yeğeni Logan için.
C'est pour le neveu de Jen, Logan.
Sayın yargıç, gidip yeğenimi görebilir miyim?
Votre Honneur, puis-je aller voir mon neveu?
- Tabii ki ister.
- Un peu, mon neveu.
Grace dedi ki sütçülerinin yeğeninin Asbury'de bir barda çalan bir grubu varmış.
Grace m'a dit que le neveu de son laitier a un groupe qui joue dans un bar à Asbury.
Yeğeniniz Hillary için buradayız.
Nous venons de la part de votre neveu, Hillary.
Yeğeniniz Bay Van Wetter'la ilgili konuşmamız gerekiyor.
Nous voudrions vous parler de votre neveu, M. Van Wetter.
Ama eğer o gece yeğeninizleydiyseniz bunu itiraf etmeniz Hillary için hayati bir önem taşıyor.
Et si vous étiez avec votre neveu ce soir là, il est vital pour Hillary que vous l'admettiez.
Yeğenini tekr ar görmek istiyorsan paketi al ve bur aya getir, tamam mı?
Si tu veux revoir ton neveu, prends le paquet et rapporte-le-moi, d'accord?
Teorik olarak, çocuk benim yeğenim.
En théorie, le garçon est mon neveu.
Biri nasıl senin yeğenin olabilir ki?
Comment peux-tu avoir un neveu?
Benim yeğenim kaşıkları her zaman büküyor ve kız kardeşim de bu yüzden bütün kaşıkları sakladı.
Mon petit neveu plie toujours des cuillères. Ma sœur a décidé que pour le punir, elle les cacherait.
Yani öyle demek istemedim. Allah korusun demeliyim.
D'accord, mais si ton neveu était aveugle, et peut-être bien qu'il l'est d'ailleurs, j'appellerais mes assurances,
Eğer yeğenim kör olsaydı kız kardeşim kaşıkları saklamak zorunda kalmazdı.
- si j'étais sa mère. - Si mon neveu était aveugle, ma sœur n'aurait pas besoin de cacher les cuillères.
KŞM'in yeğeni o.
Et c'est le gars qui est le neveu de KSM.
Yeğeninle ilgili haberlerim var.
J'ai eu des nouvelles de votre neveu.
- Evet, yeğeniyim.
- Oui, son neveu.
Bu yeğenim Haime.
Mon neveu.
Hey mi?
ton propre neveu!
- Yeğenim.
- Mon neveu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]