English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ N ] / Nezaket

Nezaket tradutor Francês

1,198 parallel translation
Bir mors kadar entelektüel, bir lazımlık kadar toplumsal nezaket sahibi bir efendinin hizmetkarı ve soylu bir nesebi olan bir adam için, hayat mı şimdi bu?
Quelle vie pour un aristocrate de servir un maître qui a l'intellect d'un phoque et la grâce d'un pot de chambre.
Genel nezaket cevap vermeyi gerektirir.
Normalement, on fait de même.
Ama önemli başka şeyler de var, nezaket ve minnet duymak gibi.
Mais enfin, la politesse et la gratitude, ça existe!
- Nezaket mi?
- "Par gentillesse"?
Nezaket? Onu çaldın! Çaldı!
"Par gentillesse!" Il l'a volée!
Nezaket gösteriyorsun.
Vous voulez seulement me menager.
Buna nezaket de dahil.
Je ne vois pas le rapport, docteur.
Daha da kötüsü, Şef Mühendis Logan yukarı geliyor, ve bu, bir nezaket ziyareti de değil.
Vous auriez vraiment pu le réparer? Oui.
Cazibe ve nezaket dolusun.
Vous êtes tout miel, soudain.
Biraz nezaket.
Et en douceur.
Nezaket gösteriyorsun, ben senden nefret ediyorum.
Tu peux le dire, je te déteste.
Akademide aldığım tüm nezaket eğitimini kullandım, şimdi gitsen iyi olur.
L'Académie m'a appris à rester courtois, mais tu dois t'en aller.
! Haber departmanınıza öğrettiğiniz profesyonel nezaket bu mu?
C'est tout ce que vous leur apprenez en matière de politesse?
Bir daha nezaket kuralları dersi vereceğin zaman haber ver. Ben de gelirim.
La prochaine fois que tu feras un cours de savoir-vivre, je m'inscrirai.
Nezaket ve iyi niyet gösterip umudumuzun beslenip gelişmesi için, bizlere biraz vaktinizi ayırırsanız bir kralın hafızasında yer eder, minnetimizi kazanırsınız.
Et si vous consentiez par noblesse et bonne grâce à demeurer un temps avec nous pour nourrir nos espoirs votre séjour aurait la récompense qui sied à la reconnaissance d'un roi
Âlicenaplık, hazırcevaplık nezaket, soğukkanlılık saksofon ve delice pervasızlık.
La générosité, l'esprit, la courtoisie, le sang-froid, le saxophone, l'audace.
Acaba nezaket gösterip gözlerini Kral George'un hizmetindeyken kaybeden bu zavallı, kör adama ülkenin hangi yerinde olduğunu söyleyebilir misin?
Peux-tu dire à un pauvre aveugle qui a perdu la vue au service du roi George, Dieu le bénisse, dans quelle partie du pays il se trouve maintenant?
Nezaket gösteriyorsun, Hastings.
- C'est gentil.
Peki nezaket ve ahlak kriterlerine ne oldu?
Et la simple politesse et la gentillesse?
Ama bu süre içinde nezaket, onur ve saygınlık gördüm.
Je ne vois ici que pudeur, honneur et dignité.
Belki azıcık profesyonel nezaket.
Mais à un peu de solidarité professionnelle.
Nezaket icabı, sana ailesinde bir iş verdi.
En toute générosité, il t'a offert du travail.
Bu nezaket.
- Non, de Ia politesse.
Nezaket ve dayanıklılık, bir kondüktörün en büyük faziletleridir.
Politesse et fermeté sont les vertus du contrôleur.
Nezaket göstermenize gerek yok Bay Garfield.
Pas de mondanités.
Bayanlar ve baylar, biraz nezaket gösterelim.
Un peu de courtoisie, Mesdames et Messieurs.
Önce, nezaket kurallarına uyacağız.
Je vais t'apprendre la politesse.
Şansölye Gorkon'a diplomatik nezaket kuralları dâhilinde davranacaksın, kaptan.
Témoignez au Chancelier Gorkon tous les égards diplomatiques.
Farkına vardım ki, bu ziyaret bazılarımız için zor geçecek, ama referanslarını inceledim ve bir sorun görünmüyor, bu yüzden ona nezaket göstermeliyiz.
Je suis conscient que cette visite va être difficile pour certains, mais j'ai examiné son identité et tout semble en ordre. Nous devons lui montrer un peu de courtoisie.
Sana nezaket ve saygı ve bir hayli de sabır gösterdim.
Et j'ai fait preuve de courtoisie, de respect et de patience!
O kadar uzun zamandır insan içine çıkmıyordum ki,... sosyal nezaket kurallarını tamamen unutmuşum.
J'ai été un peu hors circuit, Et j'en ai oublié les convenances.
Sosyal nezaket kuralları gereği,... beni tuhaf bulsan da söylemezdin, değil mi?
- Non. Malgré le respect des convenances, même si vous me trouviez étrange, vous ne me le diriez pas, n'est-ce pas?
Kendine gel Shannon, o hanımlar nezaket ve zarafet timsalidir.
Surveillez-vous. Ces dames sont des modèles de bienséance.
İstediğim şey, beyaz ibne üniforman ve Harvard'lı konuşmanla karşıma geçtiğinde bana biraz nezaket göstermen.
Mais je veux que vous, les débiles fraîchement moulus de Harvard... fassiez preuve de politesse, bordel.
Ne bu, nezaket kursu mu?
C'est un cours de courtoisie, ici?
Ne nezaket.
Quelle classe.
içtenlik cazibe... nezaket...
De l'intimité. De la séduction. De la douceur.
Nezaket umurumda değil.
Je me fous de l'élégance.
Bu. Bu duruma düşmemiz, ilerleme kaydettik ama bazı şeyleri de yitirdik. Nezaket kuralları gibi.
Oui, nous avons fait tout ce chemin, tout ce progrès, et nous avons perdu les petites choses délicates.
Evet, bu bir nezaket kuralıdır.
Oui, pure courtoisie.
Nezaket göstermiş.
C'est par gentillesse.
Nezaket bile, sen onun yanına geldiğin zaman ukalâlığa dönüşür.
Courtoisie elle-même se travestirait en Dédain en votre présence.
Nezaket bir dönekmiş meğer.
Elle serait donc une comédienne.
Lordum, bana gösterdiğiniz nezaket için size teşekkür ederim.
Monseigneur, je vous remercie de vos nombreuses courtoisies.
Aynı zamanda, nezaket de bunu gerektirir.
Ce serait la moindre des courtoisies.
Bütün bu nezaket.
Toute cette attention.
Bana biraz nezaket gösterirsen çok memnun olurum. Ama bana dokunursan buna pişman olursun.
Soyez courtois et je serai très agréable, mais si vous posez vos mains sur moi, vous le regretterez.
Romulan Binbaşı Tokath, nezaket gösterdiğini düşünüyordu.
Le Cmdt romulien Tokath pensait être bon.
Hayır, "yüzyüze" kısmını "göz göze" olarak değiştir ve "cesareti" de "nezaket" olarak değiştir.'
Non, "les yeux dans les yeux".
Zeka ve nezaket abidesidir.
Brafo!
Diplomatik bir nezaket ziyareti ne bekleniyor, ne de gerekli.
Les Bynars semblent parfaits pour ça.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]