English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ N ] / Nique

Nique tradutor Francês

2,065 parallel translation
Bu, pikniğimizi tamamen mahvetti.
Ça aurait complètement foutu notre pique-nique en l'air.
Pis herif.
Nique ta mère.
Yat onunla!
Nique-la!
Birisi ilk defa beni pikniğe davet ediyor. Şık.
- Je pense que c'est la première fois qu'un gars m'invite à un pique-nique.
İnsanın ağzına sıçıyor.
Ça nique les gens.
Joey, içeri git ve şu dişi kediyi çıtçıtla!
Joey, vas dedans et nique cette chatte!
Al iğneyi ve dik onu!
Prends la quille et nique-la avec!
Defterini dür şunun.
Nique cet enculé.
Üzgünüm, Annette fakat küçük mutlu aile birliğini sağlamak için düşündüğün bu harika piknik gezisi yüzünden kıçım donuyor ve burası tıpkı bok gibi kokuyor.
Je suis sory, Annette, mais votre petite tentative de à jouer des vacances en famille heureuse par avoir une belle pique-nique ici est tombé un peu à plat dû au fait que je gèle mon cul off et il sent la merde ici.
Evet o ağacın altında, o piknik masasının üstünde.
Oui, sous cet arbre, sur la table de pique-nique.
Onu o piknik masasına yatırmışlardı.
Ils la maintenaient sur cette... cette table de pique-nique là-bas.
Evet çok önce. Piknik masasının üzerinde saç ve bol miktarda kan bulduk.
Oui, pour l'instant, on a trouvé des cheveux sur la table de pique-nique et beaucoup de sang.
Burası piknik değilmiş ama kesinlikle Disney için çalışmaktan iyidir.
C'est pas un pique-nique ici, mais c'est mieux que de bosser chez Disney.
Yiyecek paketleyiciye ihtiyacın olmaz sanırsın ama bir gün Baş Cerrah kocasıyla somon kebap yemeğe gelir ve Cumartesi partisi olur Pazar pikniği.
Un appareil à emballer sous-vide, ça paraît superflu, mais un jour, la chef de Chirurgie vient bruncher et le tour est joué. Le dîner du samedi se transforme en pique-nique du dimanche. Pourquoi pas?
Pekala. "Asgard'da Piknik" Asgard'a gitmedik mi daha?
Bien, le pique-nique à Asgard. On a déjà fait Asgard?
Piknikteymişiz gibi.
C'est comme un pique-nique.
Sistemle dalga geçiyor.
- Elle nique le système.
Kılıçlı bir adam, ejderhayı sikip sonra da denizciye dönüşüyordu.
Celle avec le chevalier qui nique le dragon et se transforme en Marine.
Bence hava desteği çağıralım. Kobralar filan, ne sikim gerekiyorsa.
On appelle le support aérien, et on les nique.
Jeffrey Dahmer'in pikniğine benziyor.
Un pique-nique style Jeffrey Dahmer.
Siktiğimin polisi!
Nique la police.
Çünkü Jumper gezisi ve yıldızların altında piknik falan...
Car une balade en Jumper et le pique-nique sous les étoiles...
Piknik için her şey hazır mı?
Tout est prêt pour le pique-nique?
Emlly Dickinson, Walt Whitman'ı alt eder!
- Emily Dickinson nique Walt Whitman!
Bunu parkta yapabilirdik, çimenlerde gerçek bir piknik gibi olurdu.
Tu sais, on aurait pu faire ça au parc comme un pique-nique à l'extérieur sur l'herbe.
Mükemmel gün tanımı çocuklarla parkta piknik yapmak.
Et son idée d'un journée parfaite est un pique-nique au parc avec les enfants.
İdeal günün çocuklarla parkta piknik yapmak mı?
Ta journée idéale est un pique-nique au parc avec les enfants? Tu mesures 2m?
-... çıkar şunları da yatalım, tamam mı?
- ces bas pour qu'on nique, OK?
Kalk üstünden!
Nique-le!
1998'da, 4 Temmuz pikniğinde çuval yarışını kazanmışım.
En 1998, j'ai gagné la course en sac au pique-nique du 4 juillet.
- Piknikte değiliz.
- Ce n'est pas un pique-nique.
Beni göçerttin.
Tu m'as niqué.
- Tavanı vuracaksın dostum!
- Tu as niqué le plafond!
Uzun süredir piknik yapmıyorduk ve ben de düşündüm ki...
Comme on n'a pas pique-niqué depuis longtemps, j'ai pensé...
Eğlenmek için.
C'est un pique-nique pour s'amuser.
Bittik mi?
Je suis niqué.
Yüzünü çivilemişler!
Ils ont niqué son visage!
Seni sekiz kere dövmüştüm.
Je t'ai niqué huit fois.
- İyi işti. İyi işti.
- Le poignet un peu niqué.
- Ne yapmalıyım?
On les nique.
Kıyafetlerimi mahvetmişsin! Hem de geriye kalan tek kıyafetimi!
T'as niqué les seules fringues que j'ai!
Bir yıldır aynı çocukla çıkıyor ama çocuk, kızı bir türlü beceremedi.
Ça fait un an qu'elle sort avec un gars et ils ont toujours pas niqué.
Sen daha şimdi beni sonsuza kadar tutuklattın.
Tu m'as niqué à vie!
Öldür onu, Alex.
Nique-le, Alex.
Bir tanesini siktim.
J'en ai niqué un.
Orada bir tane kaçıp giden Sparky vardı. Çünkü, bütün köpekleri düzüp geçmişti.
Celui où Sparky s'enfuit parce qu'il a niqué tous les autres chiens?
İşte bu!
Niqué!
Onu iyi hakladım, değil mi?
Je l'ai bien niqué, pas vrai?
İnterkostal arteri yırtmışız.
On a niqué une artère intercostale.
Arteri kesti mi?
Il a niqué l'artère?
Kocamı becerdin demek!
T'as niqué mon mec.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]