English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ N ] / Noblesse

Noblesse tradutor Francês

562 parallel translation
Böyle ne bir rütbe ne de bir ünvan var.
Voilà un titre de noblesse inconnu.
Kahramanlıkları, asil davranışları hatırlayabilirsin. Onlar hakkında konuş.
Si tu te rappelles d'un geste héroïque, d'une touche de noblesse... parle-leur-en.
En çirkinler dış tarafta yürüyecek böylece soylu beylerin gözlerine ziyafet çekeceğiz.
Place les plus amochés sur les côtés du cortège. La noblesse doit pouvoir en profiter pleinement.
Biz soylular, son adamımıza kadar, asil komutanımız Prens Charles'la birlikte tekrar savaşmaya hazırız.
La noblesse appuiera le prince Charles jusqu'au dernier homme!
Görkemli, büyüleyici.
Quelle noblesse! Quel charme!
Asalet frengi gibidir, asla tamamen kurtulamazsın.
La noblesse, c'est comme la petite vérole, il vous en reste toujours quelque chose!
Köklü Breton soyluluğu desene!
Vieille noblesse bretonne, quoi!
İtiraf edeyim, asil bir kişiye çıkmanıza şaşırdım.
La noblesse de votre conduite m'a surprise.
Ne asilim, ne de kahraman.
Ni noblesse, ni héroïsme en moi!
- Kimden?
- A Ia noblesse.
Ama soyluların gücünü unutuyorsun.
Tu oublies Ia noblesse.
Isabella için çok büyük bir sevgi gösterdi... Thrushcross Grange'a mütevazi bir... ağırbaşlılıkla başkanlık etti.
Elle témoignait de l'affection à Isabella, et régnait sur Thrushcross Grange avec noblesse.
İbrahim, İshak ve Yakub, yüksek insan ahlakının... ve asaletinin muteber kişilikleri olmuşlardır.
.. de la moralité la plus élevée et de la noblesse humaine. Mais nous savons maintenant que les Hébreux de la bible ne pouvaient pas ressembler à cela.
Neden bir Romanya asilzadesine birilerinin açık... çek verebileceğini düşünüyorsun Allahaşkına?
Pourquoi diable les gens font-ils crédit à la noblesse roumaine?
Benden bahsedebilirsin.
- Vous augmentez vos tarifs. - Noblesse oblige, on a du succès.
Hayatta asil ya da güzel olan çok az şey vardır.
La noblesse et la beauté sont si rares.
YUMUŞAK KALPLER
Noblesse Oblige Sous-titrage TITRA-FILM Paris
Bahsettiğiniz geçmiş hakkında hiçbir şey bilmiyorum ancak ben de kocamın ailesinin tutumlarından zamana ayak uyduramadıklarını ve kendi asaletlerini çokça düşünüp gereklerini pek az yerine getirdikleri hissine sıkça kapılmışımdır.
Cette histoire m'était inconnue mais, à mon avis, la famille de mon mari a toujours été rétrograde. Elle exalte les droits de la noblesse... point ses devoirs.
Yumuşak kalpler, taçlardan fazladır... Ve saf inanç da Norman kanından "
Noble cœur vaut mieux que titre de noblesse et sincérité, que sang bleu.
Hadi, hadi. Denizlerde bir İngiliz asilzade çiçeği ile altı ay.
Allons, six mois en mer auprès de la fleur de notre noblesse...
Melanie ile bir gün evlenebileceği düşüncesiyle büyümüştü... ve kast sistemi yüzünden... bu kızın O'na verilebileceği konusunda kaygılıydı...
Il lui semblait naturel de l'épouser... et il désirait donner à cette jeune fille sans caste... son nom et sa noblesse.
Asalet adamı, hitabet ve tatminsizlik.
Un homme de noblesse, d'éloquence et insatisfait.
Senin canını acıttığı kadar benim de canım acıdı, fakat asalet bunu gerektirir.
Ce n'est pas de gaieté de cœur, mais noblesse oblige.
Kadınım, aşağı inin
Je ne change jamais, sauf dans mes sentiments. Quelle noblesse, Gwendoline!
Beni etkilemek için böyle asalet taslamana gerek yoktu.
Je ne voudrais pas que cette noblesse déteigne sur moi.
nihayetinde bunun da bir asaleti olmalı.
Par ces temps, la noblesse doit être unie.
Markiz de Maynes mecliste değil... çünkü majesteleri kraliçenin emriyle Saint-Germain-en-Laye'deki genç doğum yapan bayanlar için düzenlenen... bir doğumevini denetlemek için görevlendirildi.
Le marquis est absent, ayant reçu l'ordre de Sa Majesté d'aller inspecter l'orphelinat de la noblesse à Saint-Germain-en-Laye.
Evet Brutus, soylu bir insansın sen. Ama görüyorum ki sendeki değerli öz işlenip başka yöne çevrilebilir.
Tu es plein de noblesse mais tes dispositions peuvent s'infléchir.
Bütün seçkinler oradaydı.
Noblesse oblige, en quelque sorte.
Sadece varolduğu için varolmayı sürdüren bir asalet yok olmak üzere.
La noblesse qui continue simplement parce qu'elle continue d'exister est en voie de disparition.
ölüm ve yaşam için çabalamanın 376 amacı budur.
C'est le but que je vise - La mort et la noblesse.
Unvanının ve mallarının lağvedilmesini talep ediyoruz. Üniversitenin yeniden açılmasını! Bakanların yeniden görevlerinin başına dönmelerini.
Nous exigeons que lui soit retiré son titre de noblesse, sa propriété, que l'Université soit rouverte, les ministres rétablis à leur fonction, que le Roi la chasse, qu'elle quitte la Bavière immédiatement.
Millet'le beraber, acı çekmenin asaletini övüyorsun.
Tu saignes avec Millet sur la noblesse du labeur.
Merhametli, acıma duygusuna ya da asil bir ruha sahip olduğum için değil.
Pas grâce à la charité ni à la noblesse de l'âme.
Mösyö, büyük soyluluk örneği gösteriyorsunuz.
Vous faites preuve d'une grande noblesse.
Ve aniden çok şefkatli olur, ve ona deli olduğunu... onun ikiyüzlülüğünün beni hasta ettiğini haykırırım.
Puis, soudain, il deviendra tendre et je crierai : "Mais tu es fou! " Ta fausse noblesse me dégoûte. "
Ve kendi asaletime...
Et à ma propre noblesse. A moi-même.
İnsan cennetten kovulduğundan beri hiçbir hayvan bu kadar düşmedi.
C'est le seul animal qui ait gardé sa noblesse depuis les premiers jours du monde.
Ona bakıyor olman soylu bir davranış.
Quel noblesse de prendre soin de lui.
Kraliyet ailesi, soylular, seçkinler ve...
Leurs altesses, la noblesse, l'aristocratie, et...
Ayrıca benim ailem gibi soylu bir aileden evlendiği için ondan nefret ederdi.
Et il le haïssait parce qu'il s'était allié à la noblesse en m'épousant.
Hitler soyluluktan hem korkar hem nefret ederdi.
Hitler était fasciné par la noblesse, tout en la haïssant.
Kocan senin bu soylu davranışını... takdir edecek.
Maintenant, votre mari appréciera... la noblesse de votre geste.
Ama sen asil bir hükümdar olarak tanınmak istiyorsun.
Mais tu veux qu'on sache ta noblesse.
Bu kadar iyiliğin karşısında, ben doğal olarak kötü yönü seçtim.
Je devais forcément mal tourner, devant tant de noblesse.
yeter ki kalbinin kibarlığına yalvarmak minnettarlığı vaat ederek.
Il suffit de faire appel à la noblesse de son coeur avec une promesse de reconnaissance.
Sıradışı bir şekilde insanlığın iyiliği, gücü, asilliğiyle ilgili başladın.
Radicale était votre idée de la bonté de l'homme... de sa force et de sa noblesse.
Yönetim sınıfı, "Çalışın ya da açlıktan kıvranın." demedi.
La noblesse ne disait pas : "travail ou famine".
İşte Rotschild Ailesi ile ilgili filmden bir sahne gösteriyoruz.
qui se sont mélangés à la noblesse aryenne depuis des générations, et font partie de la "haute société" européenne, demeurent des corps étrangers.
Asalet gereği, kuşkusuz.
"Noblesse oblige"...
Bir hain olduğunu kabul ettiğini söylemeye gerek yok.
Lady Anne Askew, une femme de la noblesse accusée de trahison... fut questionnée sous la torture.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]