Nos tradutor Francês
95,723 parallel translation
Ajan May, simülasyonumuzun kenarlarına ulaşmaya devam ediyor.
L'agent May continue de trouver les limites de nos simulations.
Calgary'deki dostlarımız 63-DP94A varlığını alabilirse bu harika olur.
Si nos amis de Calgary pouvait se charger de l'atout 63-D94A, ce serait mieux.
Haftalar boyunca yanı başımızda bir android sahtesi ile yaşadık.
Pendant des semaines, on a vécu avec un androïde imposteur à nos côtés.
Hastanelerimize güç vermek için kullanmayalım mı yani?
Ça veut dire qu'on ne devrait pas l'utiliser pour alimenter nos hôpitaux?
Önemli olan arkadaşlarımızı geri almak. Bu yüzden hazırlıklı olalım.
Ce qui compte c'est de récupérer nos hommes, alors on se prépare.
- Yaralarımızı sarıp, başka bir gün savaşmak için yaşayacağız.
- On va soigner nos blessés, et vivre pour se battre un autre jour.
- Simmons ve ben de ofisime gidip aramanın nasıl yapılacağını tartışabiliriz.
Peut-être que Simmons et moi devrions aller dans mon bureau pour discuter de la logistique de nos recherches.
- Bedenlerimizin bir önemi yok.
Que nos corps n'ont pas d'importance.
En iyi ajanlarımızdan ikisi ve arkadaşlarımız Daisy Johnson ve Jemma Simmons kaçırıldılar.
Deux de nos meilleurs agents et amis, Daisy Johnson et Jemma Simmons, ont été kidnappées.
Yani, önce eğitimli askerî personel ile ve sonra arkadaşlarımızın kopyası olan aşırı güçlü androidlerle dövüşüp yolu açmamız üsten kaçmak için bir şekilde, uçurmayı bilmediğimiz Zephyr'e ulaşmamız ve zihinlerimizi alternatif bir gerçekliğe bağlamaya çalışmamız gerekiyor.
Donc on se fraye un chemin à travers le personnel militaire entraîné, puis les super-puissants androïdes remplaçants nos amis, nous rendre au Zéphyr, qu'on ne peut pas faire décoller, s'enfuir de la base et tenter de brancher nos esprits dans une réalité alternative.
Arkadaşlarımızla bağlantıya geçip, bedenlerinin dünyanın neresinde tutulduğunu öğreneceğiz.
Nous relier à nos amis et trouver où
Ve unutmayın, yaşam değerlerimiz bozulsa bile sakın bizi -
Et pour rappel, même si nos signes vitaux s'aggravaient, ne...
Arkadaşlarımızı geri getireceğine söz ver sadece, tamam mı?
Promets-moi juste que vous allez ramener nos amis?
Taktiklerimizi bilen birinden yardım alan bir kadın.
Une fille avec de l'aide, qui connaissait nos tactiques.
Arkadaşlarımızı bulup bedenlerinin nerede tutulduğunu öğrenmemiz gerek.
On doit trouver nos amis et découvrir où leurs corps sont retenus.
Bütün birimlerin bununla ilgilenmesini istiyorum.
Je veux tous nos agents sur cette affaire.
S.H.I.E.L.D. ajanlarıyız. Bedenlerimiz esir tutuluyor. Ve burası bizi yatıştırmak için inşa edilen sanal bir hapishane.
Nous sommes agents du SHIELD, nos corps sont détenus en captivité, et tout ceci est une prison virtuelle, construite pour qu'on reste endormis.
Kan dolaşımımıza karışıp beyinlerimize sahte anılar yerleştiriyor.
Ils s'infiltrent dans notre sang. Et implante de faux souvenirs dans nos cerveaux.
Aida'nın arkadaşlarımızı nerede tuttuğunu söyle.
Dis-moi où Aida retient nos amis.
Onlar arkadaşımız olması gereken insanlar.
Ces gens sont nos amis.
- Ajanlarımızdan biri Hydra'nın yeni silahı ile ilgili bilgi toplarken yakalandı.
Un de nos agents s'est fait attrapé en essayant de retirer des informations d'une nouvelle arme d'Hydra.
Jeffrey Mace özgürlüğümüzden nefret ediyordu. ve ülkeyi mahvetme- -...
Jeffrey Mace détestait nos libertés et voulait transformait notre pays
Kaynaklara göre bir nainsan Madam Hydra'nın hayatına kastetmiş.
Nos sources disent qu'une Inhumaine a essayé de tuer Madame Hydra
Körkütük arayarak adamlarımızı tehlikeye sokarız.
Y aller à l'aveugle mettra nos agents en danger.
Saha ajanlarımızdan biri aradı.
Un de nos agents sur le terrain vient d'appeler.
Müttefiklerimize silah doğrultmak için iyi bir zaman değil.
C'est pas le moment de viser nos propres alliés.
Radarlarımız bunu yapısının farklı olduğunu gösteriyor.
Nos scan aériens montrent une structure bien plus complexe.
Eğer oraya ulaşabilirsek bütün sorunlarımız hallolacak.
Si on peut s'y rendre, tous nos problèmes disparaissent.
Unutma, yaşam değerlerimiz bozulsa bile sakın bizi -
Et souviens-toi, même si nos signes vitaux s'affolent, ne...
Arkadaşlarımızı geri getireceğine söz ver sadece, tamam mı?
Promets-moi que vous ramènerez nos amis, d'accord?
- Ona göre yapmamız gereken tek şey çıkış noktasından geçmek ve zihnimiz Framework'dan ayrılacak.
Selon lui, on doit seulement... traverser le point de sortie, et nos esprits se déconnecteront du Cadre.
Hayır, hayır ama ben insanları öldürdüm.
- embrouille nos esprits. - Non, non, mais je... je...
Toprağını satmak babamın yapacağı işlerden değildir.
Vendre nos terres n'est pas le genre de papa.
Önce ne ile karşı karşıya olduğumuzu öğrenmemiz lazım.
Avant cela, nous devons savoir qui sont nos ennemis.
Bizim otlaktaki bir çukurda çürüyüp gittiğinden haberi bile olmayacak.
Il ne saura jamais que vous êtes enterré quelque part dans nos champs.
Sana bazı şeyler gösterecek.
Il va te montrer certaines de nos techniques.
Bizim aletlerimizle ne yapacak?
Que fait-il? Pourquoi prend-t-il nos outils?
Bizi ilgilendirmez.
Ce ne sont pas nos affaires.
Istanbul sadece anılarda kaldı.
Istanbul n'est restée que dans nos souvenirs.
Ağız birliği etmek için söylüyonım, çelişkiye düşmeyin diye.
Je dis cela pour hannoniser nos propos pour que vous ne vous contredisiez pas.
En basit cevabı şimdiye dek bildiğimiz kadarıyla binlerce klinik deneye dayanarak...
Et la réponse est simple. D'après nos milliers d'essais cliniques, il réagira bien.
Bak. Yani ben... Biliyorum, ikimiz de bazı şeyler söyledik.
Nos paroles ont dépassé nos pensées.
- Ýsmimizi yazdýrdýn mý?
T'as mit nos nom?
Dualarımıza cevap verdi.
Il a exaucé nos prières.
Günahlarımızı itiraf edersek... bizi affedecektir.
"Si nous reconnaissons nos péchés, -" lui, fidèle et juste, nous pardonne. "
Bu da demektir ki gecenin sonunda geriye kalanlar, elimizdeki tekliflerdir.
Que les types qui se laissent s'enivrer ne sont pas sérieux, autrement dit quitte les enchères que nous avons dans nos mains à la fin de la nuit.
Flambemiz * geldiğinde nasıl hissedeceğin hakkında pek de iyi bir işaret vermiyor bu durum.
J'imagine mal comment tu te sentiras - quand nos flambés arriveront. - Ce n'est pas ça.
Şu an doğru zaman, çünkü eğer yakın zamanda birisi Louis hakkında bir şey yapmazsa firma kendi yardımcıları tarafından dava edilecek.
C'est le moment, car si personne ne fait rien concernant Louis, ce cabinet finira poursuivit par nos propres collaborateurs.
Ortak olan bir özelliğimiz varsa asla bir müşterinin bize zorbalık etmesine izin vermeyeceğimizdir.
Mais ce que nous avons en commun C'est que nous ne nous laisserons jamais intimider par aucun de nos clients.
En yetenekli. Yine de yalnızca biriniz aramıza katılmaya lâyık olduğunu kanıtlayacak.
Néanmoins, seul l'un d'entre vous sera jugé digne d'intégrer nos rangs.
Gelenler bizden değil.
Ce ne sont pas nos gars.