Note tradutor Francês
9,185 parallel translation
Bir dahaki sefere, mummy memo.
La prochaine fois, une note sur les momies.
Hoşnutsuzluğumu işin içine katmadan ambulans şoförünün Bayan Shepherd'a dokunmaktan çekinmediğini not ediyorum. Hatta onu sandalyeye yerleştirirken kolunu etrafına doluyor.
Je note que, dénué du dégoût que je ressens, l'ambulancier n'hésite pas à toucher Miss Shepherd et l'entoure même du bras pour l'aider à s'asseoir.
Dr. Fell elinde, o İtalyan olmayan elinde Dante Alighieri'nin kendisinden gelmiş bir notu tutuyor olsa ne olduğunu anlar mı peki?
Le Dr Fell a eu entre les mains, entre ses mains de non-Italien, une note de Dante Alighieri lui-même. Le reconnaîtrait-il?
- Evet, buraya yazıyorum.
Je me le note.
Tutanağa not :
Note protocolaire :
Bu herife 5 yıldız vermemeliydim.
Je n'aurais pas du donner à ce mec une note de 5 étoiles. Il ne le mérite pas et après il s'en est servi contre moi!
Nasıl yani?
Comme... tu veux dire, comme une note de film ou quoi?
Yıldızlı derecelendirme falan mı?
Ouais, c'est une note sur 5 étoiles.
Yine 2 yıldız alma riskini göze alamayız.
Nous ne pouvons risquer de perdre nos note de deux étoiles. C'est pas idiot.
Eğer bana puan veriyor olsaydın, kaç verirdin?
Si vous deviez me noter, quelle note mettriez vous?
5 üzerinden değerlendiriyor olsaydın, bana kaç verirdin?
C'est simple, ça va de un à cinq. Si c'était une notation allant de un à cinq, et c'est le cas, quelle note me donneriez vous?
- Evet, ama onları herkesin görebileceği bir sitede oylamıyorum!
Oui, mais je ne les note pas en ligne pour que tout le monde le voit.
- Tüm seks kasetlerinde yıldız puanlaması yok mu?
Toutes tes sextapes n'ont elles pas une note? Ouais, mais c'est different,
Ama şu oylama konusunda seni oylayan kişinin kalitesini bilemiyorsun değil mi?
♪ Hangin'out the Passenger side... ♪ Mais le truc avec une note c'est que tu ne sais pas la qualité de la personne qui donne la note, nan?
Bana bir internet sitesinde iyi puan vermeni istiyorum.
Ne-ne fais pas ça. J'ai juste besoin que tu me donne une bonne note sur un site Internet.
Budhan, deftere 19 elbise diye not et.
Budhan... il y a 19 pièces de vêtement, note-le.
Evet, alıyoruz çünkü geçer not alabilelim diye kıçımı yırtıyorum!
Ouais, nous obtenons une note passable parce que je me casse le cul à être sur qu'on en ait une, ok?
Yine de hayret verici temizlikte bir barınız var. Bu yüzden Paddy'nin Barına en yüksek puanı veriyorum.
Cependant, vous avez un bar incroyablement propre et par conséquent je donne au Paddy's Pub la note maximale possible.
En yüksek puanı aldık millet! Çöp konteynırı yüzünden alamayacağımızı düşünmüştüm ama bize en yüksek puanı verdi?
Les gars, nous avons eu la note maximale!
- Neyin en yüksek puanını...?
Je ne pensais pas eu nous allions le faire à cause de la benne, mais, elles nous a mis la meilleure note! La meilleure note de...?
Oda Dokuz'dan Billy Pettigrew. Hesabıma yaz tatlım.
Billy Pettigrew, chambre 9, sur ma note, chérie.
Chester bir not yazmış ve bunu Marjorie'nin yaptığını söylemiş.
Dans une note, Chester a expliqué que Marjorie était coupable.
Arkasında bir mektup bırakırdı.
Elle nous aurait définitivement laissé une note.
- Şu hesap işini halledelim.
Je règle la note.
Mülakat sonrası yazdığım teşekkür notu.
Aw, c'est la note de remerciement que je t'ai écrite après l'entretien.
Bu ek bölüme yönlendiriyor. O da bu dipnotun dibine yönlendiriyor.
Il vous envoie sur cette annexe, qui vous redirige vers celle-ci qui dit, dans une sous note
Not, sinema bileti ve 4 tane de diş var.
Juste une note et un ticket de cinéma et quatre dents.
Ufacık, işe yaramaz bir not. İnsan dişi. Bu da neyin nesi?
Une simple et inutile note, cela ressemble à une dent humaine, et, qu'est-ce que c'est?
44 haftalık yoğun eğitimde durmadan not mu alacağım?
44 semaines de cours intensifs et de prise de note?
Not al.
Prends-en note.
Şuraya yazıyorum ki bizi test edecekler.
Note bien ce que je te dis : ils vont nous tester.
Hayır. Bu bir bildiriydi.
Non, c'était une note.
Bayan Duncan'ın beni çağırdığına dair bir not uydurdu ve o sırada gardiyanların bizi tutuklamaya geldiklerinden de haberdârdı!
Elle a écrit une note de la part de Mme Duncan qui me convoquait, tout en sachant que les gardiens arrivaient pour l'arrêter!
- Farkındayım.
- J'avais noté.
- Not ettin bunu.
T'as noté ce que j'ai dit.
Denekler küfürler etti, titredi, kekeledi, dudaklarını ısırdı, tırnaklarını köküne kadar yedi.. bunlar karakteristik tepkilerdi, istisna değil. Bu davranışlara rağmen, çoğunluk boyun eğdi.
On a noté que les sujets juraient, tremblaient, bégayaient, mordaient leur lèvre, plantaient leurs ongles dans la chair, ces réponses étaient la norme, pas l'exception, et pourtant, malgré ce comportement, la majorité s'est exécutée.
O değerlendirme sitesinde biz de var mıyız?
On-on est noté là-dessus?
- Saçmalık. 1 yıldız almamın tek sebebi siz iki salağın kalitemi düşürmesiydi, tamam mı?
Non, c'est des conneries. Non, non, non, la seule raison pour laquelle j'ai été noté une étoile c'est parce que j'ai été torpillé par vous deux débiles, c'est d'accord? Je...
Puanını değiştirmeyeceğim.
Écoute. Je ne vais pas changer ta note, ok?
- Hayır!
Puis-je être noté?
Zaten hep geçer not alıyoruz.
Nous obtenons toujours une note passable.
Yani buraya puan vermenize gerek yok.
Mais ce n'est pas sur ça qu'on est noté.
Hesabımı kapatacağım.
Je vais régler la note.
Pastörize. Anladım.
- UHT, c'est noté.
Bunu bir kenara not edeceğim.
Je note.
Kağıdın üzerine numaramı yazdım.
- J'ai noté mon numéro sur l'emballage.
Kredisi var.
Mais c'est noté.
Not ettim.
C'est noté.
Gerçeğini yapamayacağıma göre hapis sevgilisi değil de normal olsak gerçekte yapacağım şarkıları yazdım.
Je n'ai pas pu te faire de compil, donc... Je t'ai noté les chansons que j'aurais mises si on était des gens normaux et pas des petites amies bizarres de prison.
- Sana söylemek için olumlu olanları yazdım.
- Je t'ai noté les meilleurs. - D'accord.
Bu ruh hastası... Ben her ne yaparsam onları not alıyor.
Cette tarée a noté tous mes faits et gestes.