English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ N ] / Nötre

Nötre tradutor Francês

204,759 parallel translation
Yani katile giden ipucumuz... bir çift popo, meme ve göz.
Donc notre piste pour le tueur est une paire de fesses-seins-yeux.
Ödeneğimizin yarısı onu hapis dışında tutmak için gidiyor.
La moitié de notre facturation consiste à lui éviter la prison.
Eğer katil Chet ise, bu bizim Bianca'yı yakalamak... için şansımız da olabilir.
Si Chet est le tueur, ça pourrait être notre chance de faire tomber Bianca, aussi.
Ve, Charlotte, yardımın için çok teşekkürler ama şimdi müvekkillerinden biri ana şüphelimiz olduğuna göre gitmen senin için en iyisi.
Et, Charlotte, merci beaucoup pour votre aide. Mais, un de vos clients est notre principal suspect, vous devez partir.
Amenadiel sana cennete gitme planımızı anlattı değil mi?
Amenadiel t'a parlé de notre voyage retour au Paradis?
Ama L.A'de ki büyük sefahatimizin iyiliğine.
Mais pour le bien de notre débauche ici à L.A.
Amenadiel, sana cennete yapacağımız seyahatten bahsetti, değil mi?
Amenadiel t'a parlé de notre retour au Paradis.
Yanan kılıcın son parçası bunca zamandır, burnumuzun dibindeymiş yani senin burnunun.
La dernière pièce de l'épée de Feu accrochée sous notre nez... Eh bien... ton nez, tout ce temps.
Belki katilimizin tüy fobisi vardır.
Peut-être que notre tueur est juste chaetophobe.
- Bu gece yarısı ve 5 : 00 arasında... olay mahalinin yakınına park eden tek arabaydı. Söylüyorum sana. Zaman kaybı.
Je vous le dis, on perd notre temps.
Hâlâ vakit kaybı olduğunu mu düşünüyorsun?
Vous pensez toujours qu'on perd notre temps?
Lyon bizim soyadımız.
Lyon est notre nom de famille.
Sanırım sonunda gizemli katilimizi bulduk.
Je crois que nous avons trouvé notre mystérieux tueur.
Sen bizim avukatımızdın!
Vous étiez notre avocat!
Yaptığım her şeyi, bizim için, ailemez için yaptığımı biliyorsun.
Tu sais que tout ce que j'ai fait, je l'ai fait pour nous, pour notre famille.
Sonunda, artık intikamımızı alabiliriz.
Finalement, nous pouvons prendre notre revanche.
Evimizi geri alabiliriz.
Nous pouvons retrouver notre maison.
Agnes ile beraber yeni evimizde vakit geçirmek,
Moi et Agnès traînant dans notre nouveau lieu,
Bunu nasıl yaptığını ya da ülkenin geleceği üzerinde ne kadar söz sahibi olduğunu bilmek istemiyorum,
Je ne veux pas savoir comment tu l'as fait Ou ce qu'il dit sur le sort de notre pays Que vous avez pu,
Hangisinin failimiz olduğunu söyleyecek bir yol yok.
Eh bien, il n'y a aucun moyen de dire lequel est notre perp.
Özellikle de bu iş kolunda ihanet süratli ve kati bir ceza gerektirir.
D'autant plus que dans notre ligne de travail, La trahison exige une rétribution rapide et décisive.
Dünyamız oldukça küçük.
Notre monde est très petit.
Aslında, ikimizin fikriydi.
En fait, c'était la nôtre.
Kaçağımız hakkında ne bulduk?
Que savons-nous de notre coureur?
Ve bizim altın paraşütümüz olacak.
Et nous aurons notre parachute doré.
Polis ve FBI ajanları şu an oraya doğru geliyorlar.
Metro PD et les agents du FBI sont sur notre chemin à vous maintenant.
Bebeği Dr. Riggs'in ameliyat edeceğini sanıyordum.
Je pensais que le Dr Riggs opérait notre bébé.
İlk kez ailecek yolculuğa çıkıyoruz.
C'est notre premier voyage en famille.
Sen o anı bekleyeceksin.
C'est notre fenêtre.
Fakat sen benim kardeşimsin ve sana söylemek istedim. Çünkü bunun aramıza girmesini istemiyorum.
Mais tu es ma soeur, et je voulais te le dire, parce que je ne veux pas que ça altère notre relation.
Haklısın. Benim yolum bu evlilikte ve senin yanında.
Tu as raison, ma route est avec toi, dans notre mariage.
Yarısı hastamızın içinde.
Ouais, et notre patient en a la moitié.
Kafatasımız beynimiz için tampon görevi görür.
Notre crâne protège notre cerveau.
Kaburgalarımız kalbimizin koruyucusudur.
Notre cage thoracique garde notre coeur.
- Bizim evimize mi?
- A notre maison?
Çok seksi bir iç çamaşırı giyiyorum. Dün geceden beri bu geceyi düşünüyorum.
Je porte des sous-vêtements très sexy et je pense à notre soirée de ce soir depuis la nuit dernière.
Adamımız hala kaçak. O yüzden bütün çıkışları kontrol altında tutacağız. Bir yandan da aramaya devam edeceğiz.
Notre homme est toujours introuvable, donc on maintient la sécurité aux issues et les fouilles.
Bebeğimiz yukarıda gözlem altında.
Notre bébé est à l'étage en observation. S'il vous plaît!
Fakat ben doktorum ve böyle bir durumda en iyi şansımızın bu battaniye olduğunu biliyorum.
Mais je suis un docteur et je sais que dans ce cas... Cette couverture est notre meilleure chance, d'accord?
Tam alacakken bir adam aniden çıktı ve bize "Hey, Doublemint sakızınız var mı?" dedi.
On allait faire notre choix et un type est sorti de nulle part. Il nous a dit : "Les mecs, vous avez un chewing-gum Doublemint?"
Bir keresinde bankaya gidip hesap bakiyemize baktık ve üç dolar olduğunu gördük.
On a été à la banque une fois pour voir notre compte, et il y avait trois dollars dessus.
İnsanların aldığı maaşlar baştan yapılandırılmalı.
Il faut restructurer notre façon de payer les gens.
ilk yapacağımız iş bu olur.
ça serait notre première mesure.
- Mesela bizim torbacı, bir feminist.
- Par exemple, notre dealer est féministe.
Otumuzu verir misin? "
Tu peux nous donner notre beuh? "
Maçın yarısı boyunca otumuzu rehin tuttu.
Il a tenu notre beuh en otage pendant la moitié du match.
Lütfen otumuzu ver de siktir olup gidelim. " dedik.
Donne-nous notre beuh. Laisse-nous partir. "
Arkadaşımız Mookie, striptiz bara gitmek ister miyiz diye sordu.
Notre pote Mookie nous a demandé si on voulait aller à un strip-club.
İşte paramızı bunlara...
On a dépensé notre argent pour ça...
Babasız büyüdük.
On a grandi sans notre père.
Babamız, hapishanenin onu engellemesine izin vermedi.
Notre père n'a pas laissé la prison l'arrêter.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]