Odam tradutor Francês
4,231 parallel translation
Çok odamız var, orası sorun değil fakat evlenmemiş bir çiftin evimde beraber kalmasına müsaade edemem.
Je peux vous prêter le pavillon, mais vous n'êtes pas mariés! Je ne peux approuver une conduite aussi licencieuse.
Benim odam.
Ma chambre.
Sizin göreviniz dilencileri kapıdan uzak tutmak... odamın içine sokmak değil. Lütfen, efendim.
Vous êtes supposés interdire l'accès aux mendiants pas de les introduire en ma présence.
Dürüst olmak gerekirse, odamız olsaydı, bence Bayan Japp bu şekilde bir uyuma düzenine can atardı.
30 ans. En fait, Mrs Japp aimerait ce type d'arrangement, si on avait la place.
Kusura bakmayın. Odamı bulamıyorum da.
Pardonnez-moi, mais je ne retrouve pas ma chambre.
Odamı yeniden düzenlerlerken karyolamı oraya taşımıştım...
Ils refaisaient ma chambre.
- Odamın anahtarına ihtiyacı olacak. Ve seni aradığım zaman anahtarı kullanmanı tavsiye ederim.
Elle aura besoin d'une clef pour ma chambre, et je te conseille de t'en servir quand je t'appelle.
Yatak odam.
Ma chambre.
Benim odam hiç de fena değilmiş o zaman, değil mi?
Ah, ce genre de pièces rend la mienne plutôt bien, non?
Korkarım, size verebileceğim yan yana iki odam kaldı.
Je suis vraiment navrée, il ne me reste que deux chambres communicantes.
Haftada bir kez bana ulaşmak isteyenlere çalışma odamı açarım..
Une fois par semaine, j'ouvre mon étude à qui veut me rencontrer.
Holün sonunda, yatak odamın yanında.
Dans ma chambre. Au bout du couloir.
- Odamıza ne yaptın?
- Ne dis rien.
Odam hemen şurada.
Mon bureau est là-bas.
Odamın penceresini açtılar.
Ils ont ouvert la fenêtre de ma chambre.
Odam burası mı?
Est-ce la chambre?
Eğer sakıncası yoksa akşam yemeğini odamızda yemek istiyoruz.
- On dînera dans notre chambre, si cela ne vous dérange pas.
Bizim odamızda kalıyor zaten. Merak etme hallederiz.
Il ronfle dans notre chambre, alors ouais, on peut sûrement faire ça, je pense.
- Odamı boşaltın, hemen.
Sortez d'ici, maintenant.
Aşağıda gözden uzak bir odam var.
Je ai une place vers le bas, hors de la vue.
Odamın üzerinde.
Au-dessus de ma chambre.
Oda arkadaşımla odamızı gece kulübü gibi dekore ediyoruz. Disko topudur falan.
Ma coloc et moi, on décore notre chambre pour que ça ressemble à une boite, boule disco, la totale.
Oda arkadaşım odamızda ot içiyor.
Ma coloc fume dans notre chambre.
Meclisteki odamın kapısında yazan ismimle aynı.
Pareil que le nom au dessus de la porte de mon bureau au Capitole.
Fazladan odamız var.
Nous avons une chambre vide.
Benim odam hangisi?
Quelle chambre j'ai?
Bizim odamız hangisi?
Paul : Alors laquelle est votre chambre?
Odamız kalmadı.
Nous n'avons plus de chambre.
Burası benim odam çık dışarı!
Tu fais quoi dans ma chambre?
Yeterince odamız var.
II y a de la place -
Odamı görmek ister misiniz?
Les gars, vous voulez voir ma chambre?
Bir tek çıkışı tek, suit odamız.
Il n'y a qu'une sortie commune. C'est la suite.
Birisi oteldeki odamın kapısının altından bu adreste oturan kişinin oğlumun katili hakkında bilgi sahibi olduğuna dair not attı.
Quelqu'un a glissé un papier sous la porte de ma chambre d'hôtel, disant qu'une personne à cette adresse a des informations sur celui qui a tué mon fils.
Kusura bakma odam çok dağınık.
Désolée ma chambre est en bazar.
Ameliyathane odamızı kaybetmemize iki dakika kaldı.
Hé, on perd notre place au bloc dans deux minutes.
- Odamız için televizyon mu?
- Une télé pour notre chambre?
Odam üstte!
C'est ma chambre, là.
Şimdi bu çantalar oturma odamın ortasına yığılmış boşaltılmayı bekliyorlar.
Et ses sacs restent trainer dans mon salon, empilés, à attendre d'être défaits.
- Odamı temizledin mi yoksa?
- Mes affaires sont encore là?
3. yatak odamız.
C'est notre troisième chambre.
Bizim sorgulama odamız da aslında oldukça güzeldir enine boyuna düşünülürse.
Nos salles d'interrogatoire sont très agréables, tout bien considéré.
Buhar odamı geri almam ne kadara patlar?
Combien pour ravoir mon sauna?
Burası ne? Benim odam mı?
C'est quoi, ça?
Burası da benim odam.
Et ça, c'est ma chambre.
Senden Lisa için kısmet bulmanı istedim eski yöntemlerle yemek odamızda...
Je veux que l'on trouve un prétendant pour Lisa à l'ancienne... dans notre salle à manger.
Benim hiç kendi odam olmamıştı.
Je n'ai jamais eu de chambre à moi.
Odamı özledim.
Ma chambre me manque.
Burası benim de odam.
C'est aussi ma chambre maintenant.
- Odamı aynı mı tuttunuz?
Vous avez gardé ma chambre?
Sana odamı göstereyim.
Je vais te monter ma chambre.
Gizli odamıza hoş geldin.
Bienvenu à notre placard secret.