Okula tradutor Francês
11,535 parallel translation
Okula geri dönme ne olacak?
Et pour le retour à la NYADA?
Okula girmek için bu kadar zorlamama gerek yok.
Je ne dois pas forcer les choses pour l'école.
NYADA'nın muhteşem bir yer olduğuna eminim ve belki biraz önyargılıyımdır çünkü o beni reddetti ama Carmen Tibideaux gibi olmak istedin ve okula koştun ülkenin en üst düzey performansını sergiledin onlar da gerçekten yetenekli bir aktrisi reddettiklerini anladılar.
Je suis sûr que la NYADA est un super endroit, et peut-être que c'est parce que j'ai des a priori car elle m'a personnellement rejeté, mais à moins que tu veuilles être Carmen Tibideaux et diriger une école qui revendique être la meilleure institution pour l'art quand ils ont des antécédents connus pour rejeter les jeunes acteurs vraiment talentueux... tu n'as pas besoin d'aller à l'université.
Ama okula gidip bu süreçte ilham verebiliriz.
Mais on peut aussi aller à l'école et être inspiré dans le processus.
Tarihte öğretilen ne varsa bu okula girmek de o kadar kolay.
Si l'histoire nous a appris quelque chose, c'est qu'il est très facile de rentrer par effraction dans cette école.
Ayrıca çocuklarımızın da her okula girebilmeye hak kazanmaları garanti.
Et nos enfants seront pratiquement garantis d'être pris dans chaque école maternelle.
Yarın okula geri dönmeni istiyorum.
Demain, retourne à l'école.
Okula gider, bir işe girersin, bir aile kurarsın.
On va à l'école, on travaille, on fonde une famille.
Okula dönmeye hazır olduğumu söyle.
Dis-lui que je suis prêt pour l'école... Prêt à y retourner.
- Duşumu evde alıp, okula dönebileceğim anlamına mı geliyor bu?
Ça veut dire que je pourrais aller me doucher à la maison et revenir en cours?
Bak, yarın... okula geri dönüyorum. Ve hayatımın kalanını sanki Phillip Stroh'un önemi yokmuş gibi yaşayacağım.
Écoute, demain, je reviendrai en cours, et je vais vivre le reste de ma vie comme si Phillip Stroh n'avait aucune importance, et c'est ma propre flèche qui pointera vers la fin.
- Evet, aynı okula gitmiştik.
Oui, on est allé à l'université ensemble.
Gelecekte yeğenlerinin özel okula gitmesini istemiyor musun?
Tu veux que tes futurs neveux aillent en école privée?
- Ne zamandan beri okula gitmiyorsun?
Depuis quand tu ne vas pas à l'école?
Okula giderek zaman kaybetmek istemiyorum.
Je vais pas à l'école pour ça, ça ne sert à rien.
Gerçekten hiçbir şey olmamış gibi okula gitmeme müsade mi ediyorsun?
Tu voulais être tout le monde sauf Alice. - Alice était si... - Énervante.
Benim okula gidiyor.
Il va dans mon école.
Bir sürü okula başvurdum.
J'ai postulé dans pas mal d'écoles.
Okula John bıraktı onu ve tahminimce 3 saat geç gelmeye mahkum.
Comme John doit l'amener, elle aura trois heures de retard.
Kızıl saçlı Rodney Dangerfield misali okula dönüyorsun ya seninle gurur duyuyorum, Lil Kim.
Je suis fier de toi, ma chérie. Reprendre des études. Comme Rodney Dangerfield, en rousse.
Öğretmenlik kolay değil, biliyorum. Özellikle de okula gelmek istemeyen çocuklara bir şeyler öğretmeye çalışırken.
Je sais que c'est dur d'être prof, surtout quand on est devant des élèves qui viennent à reculons.
O okula yerleşebilsin diye formunu göndermem gerekiyordu.
Je devais envoyer son formulaire d'inscription.
İşe girersen veya okula gidersen, kalabilirsin de...
Mais... tu peux aussi rester si tu as un job ou vas à l'école.
Ezra Talmadge'a nasıl girdiğimi öğrenmeden başka bir okula başvurmalıyım.
Je dois trouver une autre fac où postuler avant qu'Ezra ne découvre comment je suis entrée à Talmadge.
Şapele yeni çatı, kardeş okula oyun alanı yapmakla bir de annenin wafflelarını özlemekle geçti.
J'ai mis un nouveau toit sur une chapelle, construit une cour de récré pour l'école sponsorisée, et rêvé des gaufres de ta mère.
- Riq ile birazcık okula gitmem gerekti.
Tu sais j'ai dû entraîné Riq un petit peu.
Çocuðum, okula gidecek kadar þanslýsýn.
T'as eu la chance d'être éduqué.
Günde 1.65 dolara Bolivyalı bir çocuğu okula gönderin tadında.
1 $ 65 par jour offre l'école à un enfant bolivien.
Arabayla evine gitmem, çocukları alıp okula götürmem gerekti.
J'ai dû prendre les gosses à sa place. Les accompagner à l'école.
O gün okula gitti, bir daha da dönmedi.
Il est parti à l'école ce jour-là et n'est jamais rentré.
Oğlum okula diye çıktı sonra onu bir daha görmedim.
Mon garçon est parti à l'école, et je ne l'ai jamais revu.
Çocukları okula bırakmam gerekiyordu.
Je devais emmener mes enfants à l'école.
Okula tamamen kaydoldum.
Je suis sur toutes les listes et immatriculé.
Üç ay önce altı okula başvurdum. Brown'a giremedim.
Ok, Trois mois auparavant, J'ai demandé 6 universités.
Üniversite okula gitmiyorken çok daha güzel.
La fac c'est tellement mieux sans les cours.
Elektriğin okula ulaşması ne kadar sürer?
Combien de temps avant que le courant arrive à l'école?
Benim gittiğim okula gidebilir veya öğrenimin bittikten sonra bizim kliniğimize katılabilirdin.
Tu aurais pu aller à ma Alma Mater ou à ma faculté de médecine ou intégrer notre cabinet après ton internat.
Okula gidip geliyorum, Middleton'da hukuk okuyorum.
J'étudie le droit, à la faculté de Middleton.
Videonun bütün okula yayılması pek uzun sürmedi.
Rapidement, la vidéo s'est répandue partout.
Nerede yaşadığını, nerede çalıştığını biliyoruz. Ailesini, çocuklarının hangi okula gittiğini biliyoruz.
On sait où il travaille, où il habite, où ses enfants vont à l'école, qui est sa famille.
Bunun yerine babam okula gitti ve öğretmeninle okulunu temsil etmeyi hak etmediğin için takımda oynamaman için konuştu.
A la place, il est venu au club, il a dit à l'entraîneur que tu arrêtais parce que tu ne méritais plus de représenter le club.
Kızın benim oğlumla aynı okula gidiyor.
Je crois que votre fille va à l'école avec mon garçon.
Her gün seni okula götürüp getirecektim. Bilim projelerine yardım edecektim. Volkan meselâ, kim volkan sevmez ki, değil mi?
Je t'aurais déposée tous les matins et récupérée, aidée pour tes projets en science... un volcan parce que qui n'aime pas les volcans?
Bu suç ikisi de 15 yaşında olan, Leicestershire'da aynı okula giden ve tecavüze uğrayıp öldürülen iki kız hakkında.
"Il s'agit de deux filles de la même école à Leicestershire. Elles avaient toutes les deux 15 ans." "Ont toutes les deux été agressées sexuellement et assassinées."
Kızları okula götürürken görmüştüm, döndüğümdeyse yoktu.
Quand j'ai emmené les filles. Il n'était plus là à mon retour.
Okula geri dönmek nasıl?
C'était comment l'école?
Okula onlar bırakacaklar.
Ils vont les emmener à l'école.
Çocukları okula götürmek zorundayım.
Je dois passer prendre les enfants à l'école.
O zaman neden çocuklarını özel okula gönderiyor?
Ses enfants sont dans le privé.
Alan da çocuklarını özel okula gönderiyor.
Alan a ses enfants dans le privé.
- Peki, hangi okula gittin?
- Où as-tu étudié?