Omlet tradutor Francês
736 parallel translation
İki sahanda yumurta, iki çılbır yumurta... iki omlet ve iki rafadan yumurta.
Et deux oeufs sur le plat, deux oeufs pochés deux brouillés...
Omlet isteyen var mı? Kes şunu yaramaz.
Quelqu'un veut une omelette?
Sonra da size mantarlı omlet öndersem?
Et ensuite, une omelette aux champignons?
- Omlet.
- Une omelette.
- Omlet mi?
- Une omelette?
Bu canavar babamın zamanından kalma bir efsane mi... yoksa omlet çırpan bir ev kadınının... dile dolamaları mı olduğunu varsaymalıyım?
Est-ce le monstre légendaire de l'époque de mon père... ou suis-je censé en avoir concocté un... comme une maîtresse de maison concocte une omelette?
- Anne, omlet nasıl heceleniyor? - O-M-M-L-E-T.
Mère, comment écrit-on "omelette"?
Omlet...
Une omelette...
Ah, ben yalnızca bi... biraz omlet a... alayım. Oui, mademoiselle.
Je prendrai juste des œufs brouillés.
Omlet ve biraz da et.
Omelette et un peu de mortadelle.
- İyi birşey mi? - Omlet.
- Tu m'as fait quoi?
işte omlet.
Omelette.
Yumurtayı kırmadan omlet yapamazsın.
On n'a rien sans sacrifices.
Omlet ve yanında sosis mi? Salam ve haşlanmış yumurta mı?
Des œufs au bacon?
İyi bir omlet yapıyorsan, tavuğun seni sevip sevmemesinin ne önemi var ki?
Si on a une bonne omelette, quelle importance si la poule vous aime ou pas?
Bir şeyler yer misiniz, bir omlet.
Vous avez faim?
- Siz omlet mi demiştiniz? - Evet.
Vous aviez parlé de manger?
Charlie, seni omlet gibi yaparım omleti yalnız Pete yapabilir.
Charlie, je vais te faire une omelette comme seul Peter sait les faire.
Sana da omlet yapacağım.
Je vais aussi vous faire une omelette.
İki omlet geliyor.
Deux omelettes toutes chaudes!
Sana bir omlet geliyor.
Une omelette t'attend.
- Omlet mi?
- L'omelette?
Yumurtayı kırmadan, omlet yapılamaz.
Pas d'omelette sans casser des œufs.
Fırında, sıcak suda kaynatarak veya omlet şeklinde olabilir.
Ou encore au four, bouillis, en sauce, ou pochés.
Eski kocam omlet severdi.
Tu sais, mon mari aimait les omelettes.
Omlet mi yapacaksın?
Une omelette?
Yarım saat içinde Jerry ikimize omlet yapıyor olabilir.
Bientôt Jerri nous fera à manger.
Albert bugüne kadar benim için bir yemek pişirmeye tenezzül etmedi..... Yapsa bir aşk şarkısı yazacaktım ona... Ama onu bir omlet pişirirken bile görmedim.
Si Albert avait daigné un jour faire la cuisine pour moi, j'aurais considéré ça comme un madrigal.
... ya da şu an Amerika'da... sevgililerinin kucağında olanlar... Yarın omlet mi, sahanda yumurta mı var... - İleri Savunma Hattı'na hoşgeldiniz.
Elle nous dira si demain on aura des oeufs brouillés ou des oeufs sur le plat.
Bir omlet yapmanı istedim ama sen bırakıp yaktın.
Je voulais une omelette, pas une galette!
Kendime bir omlet yapacağım.
Je vais me faire une omelette.
- Omlet yap o zaman.
- Faites une omelette.
Bir omlet için mi?
Pour une omelette?
Septime, yumurta kırmadan omlet yapılmayacağını biliyor.
On ne fait pas d'omelettes sans casser d'oeufs,.. .. Septime le sait.
200 milyonluk bir omlet, Septime için bile büyük bir ziyafettir.
Une omelette de 200 millions, meme a la Septime,..
Omlet yapacağım.
Je prépare une omelette.
- Başka tatlarda ekleyebilirim... kuzu barbekü, peynirli omlet, soğanlı biftek vs...
Oui, mais je peux faire plusieurs parfums. Soupe au poisson, omelette au fromage, canard à l'orange, praliné.
Ben haşlanmış yumurta istedim ama onlar omlet getirdi.
J'ai commandé des oeufs à la coque, et ils les ont brouillés.
Evet. Size iyi bir omlet yapabilirim.
- Je fais de bonnes omelettes.
30 yumurtadan bir omlet, 2 dilimlenmiş salam, 4 kilo peynir en az 40 tane ekmek, ve 30 şişe bira. Bira önemli.
30 œufs, 2 jambons tranchés, 4 livres de fromage 40 miches de pain au bas mot, et 30 bouteilles de bière.
Aşağıya inip sana omlet yapabilirim.
Je peux descendre te faire une omelette.
Bak, benimle eve gelirsen, sana seve seve omlet yaparım.
Si tu viens, je te ferai une omelette.
Sade omlet istiyorum, patates yerine domates kızarmış ekmek ve bir fincan kahve.
Une omelette nature, sans pommes de terre, des tomates... un café et deux toasts.
Sade omlet istiyorum, patates koymayın.
Je veux une omelette sans pommes de terre.
Sade omlet ve tost ekmeğine tavuklu sandviç istiyorum.
Je voudrais une omelette, nature, et un sandwich au poulet, entre deux toasts.
Ama harika omlet yaparım.
Mais l'omelette est ma spécialité.
İyi omlet yapmanın sırrını söyleyeyim. Hiç yumurta olmayacak. Sadece süt.
Le secret d'une bonne omelette, c'est le lait, pas les œufs.
Hafifçe dokunun... omlet olur değil mi?
Au moindre choc, c'est l'omelette!
Kral için hazır bir omlet, efendim.
Une omelette pour un roi, monsieur.
Küvetin içinde bir tabak omlet olduğunu biliyor musun?
Hé, il y a des œufs brouillés dans la baignoire.
- Omlet nasıl heceleniyor?
- "Omelette" prend 2 "m"?