Ona baktım tradutor Francês
635 parallel translation
Ona baktım ve ne olduğunu anlamaya çalıştım.
Je la regarde et me demande ce qu'elle fait.
Ona baktım, ama hiçbir şey söylemedi.
Je l'ai regardé, mais il n'a rien dit.
Çardağın merdivenlerine çıkıp ona baktım.
Je sortis et je regardai cet homme.
Ona baktım ama hastaneye götürmüşler.
J'y suis passé, mais ils l'ont emmené à l'hôpital.
Yemekte, Dolokov kadeh kaldırınca, ona baktım, bana gülümsüyordu, karımın suçlu olduğuna inandım.
Quand Dolokhov a levé son verre, il me souriait ironiquement. L'infidélité d'Hélène me donnait-elle le droit de tuer?
Ben sadece çok uzun bir süre ona baktım.
Il se trouve que je l'ai observé très longtemps.
Otelden ayrıldığımızda, paltosunu çıkarıp omuzlarıma koydu sonra ona baktım.
Une fois dehors, il ôta son pardessus et me le posa sur les épaules. Alors, je le regardai...
Bir sigara yakmak için kibriti çaktı ona baktım ve neden durduğunu anladım.
Il se contenta d'allumer une cigarette. Je le dévisageai, et je sus pourquoi.
Bir korna sesi duyduğumdan ona baktım.
J'ai regardé lorsque j'ai entendu le klaxon.
Yanına oturdum ve 1 saat ona baktım.
Je suis resté à l'observer pendant une heure.
Ve ben artık 17 yaşındaki ben değildim, Ona baktım.
Et moi... je n'avais plus 17 ans.
Ona baktım, kendimi feda ettim...
Je l'ai soigné, je me suis sacrifiée pour lui.
Sonra ona baktım ve o da "Bendekinin hepsi bu" dedi.
Je l'ai regardé et il a dit : "C'est tout ce que j'ai."
Evet öyle, ona baktım.
Bien sûr que je me suis occupée de lui.
Ona baktım.
Je la regardai.
Ona baktım, bana dedi ki :
Je le regarde, et il me dit...
Ama sargılarını açtığımızda, yüzüne baktım ve... Aptal olduğumu düşüneceksiniz, ama sanki ona aşık oldum.
Mais quand nous avons enlevé ses bandelettes et que j'ai vu son visage... vous me trouverez idiot, mais je suis tombé amoureux d'elle.
İşte görüyorsun Vitus ona nasıl şefkatli ve iyi baktım.
Vous voyez, Vitus, je me suis occupé d'elle tendrement et bien.
Ona baktınız mı?
Vous l'avez donc observé?
Ancak ona ne olduğunu öğrendiğimde... ve bir kez daha ızdırap çeken yüzüne baktığımda... kararımı verebilirdim.
Il fallait que je sache ce qui lui était arrivé, que je revoie son visage torturé pour pouvoir me décider.
Ama, ona baktığınızı söylediniz sandım.
J'avais trois ans à sa mort. Mais vous l'avez regardée!
Son gününe kadar ona ben baktım.
J'en ai pris soin jusqu'au bout.
- İyi, Albayım. Git ona baktır.
- Bien, monsieur.
Bende ona ters ters baktım ve bağırdım.
Son obstination m'a exaspérée! J'ai eu peur de perdre, alors j'en ai rajouté.
- Ona baktınız mı?
- Ça vous va?
Ona hiç baktınız mı?
L'avez-vous seulement regardé?
Hayatı boyunca ben baktım ona.
Je m'en occuperai. Je m'en suis occupé depuis qu'il est né.
Ben zaten ona baktım.
C'est fait.
Cesedini kayığa geri getirdiklerinde... annem geldi ve ona baktı... sonra bana baktı ve ne dedi biliyor musun?
Quand ils ont ramené son corps sur la péniche, maman est venue et l'a regardé, puis elle m'a regardé, et elle a dit, en me fixant dans les yeux :
Ona her baktığımda keşke benim de onun gibi tatlı bir kızım olsaydı diyorum.
Chaque fois que je la vois, j'ai envie d'une petite fille comme elle.
Korkarım ona çok iyi baktığım söylenemez.
Je n'ai guère pourvu à notre couple.
Ben ona, senin bana baktığın gibi baktıracağım.
Je l'amènerai à me regarder comme tu le fais.
Camlar sıkıştığında, ona baktın mı? Hayır, sen New York'taydın.
Quand ses fenêtres sont coincées, vous êtes à New York.
Ona göre sol tarafı mıydı... yoksa siz ona baktığınızda sol tarafı mı?
Était-ce son œil gauche en vous faisant face... ou en regardant comme vous le faisiez?
Ben de ona baktım.
Je l'ai regardé.
Benim ona baktığımı tahmin edemeyebilirsiniz, ama o benim annem.
On ne le dirait pas à la voir, mais c'est ma mère.
Saat hoşuna gitti sandım ; ona nasıl baktığını gördüm.
J'ai pensé que la pendule te ferait plaisir.
- Yemek yedirdim, baktım ona. - Evet.
- Je l'ai nourri, m'en suis occupée.
Çünkü ona dikkatli baktım.
Parce que je la regardais.
Ona her baktığım zaman onun istediği anlamda hayatımı tekrardan...
Chaque fois que je la regarde, je dévoue à nouveau ma vie à la mémoire de cet homme
- Hiç ona alıcı gözle baktın mı?
- Mais vous l'avez pas regardé?
Onu ben yetiştirdim, gözüm gibi baktım ona, kıymetlimdir o benim.
Je l'ai élevée, elle est gentille et elle m'est chère.
Ona ne kadar iyi baktığımı sana söylememe gerek yok sanırım.
Inutile de vous dire que j'en prendrai grand soin.
Ağlamaya başladı ve baktım mendili yok, mendilimi uzattım ona.
Elle continuait à pleurer, je lui ai tendu mon mouchoir.
Ona, "Seni seviyorum." dedim ve yüzüne baktım.
Et je lui ai dit, "Je t'aime."
Ona iyice baktım.
Je l'ai très bien vue.
O herifin ne kadar iyi olduğu bilmem! Ama ona soğuk çeliğimin tadına baktıracağım Dinle!
Peu importe qui il est, il lui faudra vaincre mon épée.
Bu canavar bir ayna, bizler ona baktığımızda, kendi saklı yüzlerimizi görüyoruz.
Le monstre est le miroir dans lequel nous contemplons nos visages secrets.
Ona iyice baktınız mı?
Vous l'avez vu?
Ona iyice baktın mı?
L'avez-vous bien vu?
Ona baktım.
Alors je l'observe.
baktım 85
ona bir baksana 17
ona benziyor 29
ona baksana 29
ona bakma 38
ona bir şey olmaz 33
ona bir bak 81
ona bak 134
ona bir şans ver 27
ona bayılıyorum 21
ona bir baksana 17
ona benziyor 29
ona baksana 29
ona bakma 38
ona bir şey olmaz 33
ona bir bak 81
ona bak 134
ona bir şans ver 27
ona bayılıyorum 21