Ona inanıyorum tradutor Francês
406 parallel translation
Ona inanıyorum.
Je crois en lui.
Beni bulacağını söyledi ve ona inanıyorum.
Il me retrouverait. Il me l'a dit, et je le crois.
Minerva söyledi, ona inanıyorum.
Minerva me l'a dit et je la crois.
Cochise postanın güvenle geçebileceğini söyledi. Ben ona inanıyorum.
Je crois à la promesse de Cochise.
Ona inanıyorum.
Je le crois.
Ona inanıyorum. Crotty'nin karıncaları gördüğü gün doğu yönünde kuvvetli rüzgar vardı.
Il y avait un fort vent d'est ce jour-là.
Tanrı beni kurtardı çünkü ona inanıyorum.
Dieu m'a épargné parce que j'ai eu foi en Lui.
Ben de ona inanıyorum.
Et moi, je crois en Iui.
Henüz değil ama sanırım ona inanıyorum Harry.
Pas vraiment. Mais je crois en lui, Harry,
- Ona inanıyorum.
- Je Ie crois.
Ona inanıyorum ve bekliyorum.
J'ai confiance en lui, et j'attends.
- Ben ona inanıyorum. - Ben de. - Çocuk olmayın!
S'il voulait trahir, aurait-il dit qu'il y allait?
- Pekala yaptı ama. - Ben ona inanıyorum.
- Pourtant c'est elle qui l'a tué.
ve ona inanıyorum.
Et je le crois.
Kapasitesinde hangi yetenekleri varsa ona inanıyorum, belki organizasyonumuza katılması... renklerimiz altında yarışması için ona bir fırsat verebiliriz.
Qui sait? S'il a le talent, il pourrait même courir sous nos couleurs.
Ona inanıyorum.
Je la crois.
Ron ne istediğini biliyor, ona inanıyorum.
Je sais ce que Ron veut faire, je crois en lui.
Evrenin en güçlü patlayıcısını yarattığını söyleyip böbürleniyor, ve ben ona inanıyorum.
Il se vante d'avoir fabriqué l'explosif le plus puissant de l'univers et je le crois.
Evet, ona inanıyorum.
Je le crois.
Ona inanıyorum.
Et je Ia crois.
- Evet, ben de ona inanıyorum.
- Je le crois aussi.
Ama ben Ona inanıyorum.
Et pourtant je crois en Lui.
Ardından ona inanıyorum, ve harika bir sevişme yaşıyoruz.
Je le croyais, et on a fait merveilleusement l'amour.
- Ona inanıyorum.
Je la crois.
Ona inanıyorum. Bu bir adamın hayatını savunmak için yeterli olmayabilir.
On vous a fait venir pour vous récompenser, pas pour nous disputer.
Ona inanıyorum. Bu bir adamın hayatını savunmak için yeterli olmayabilir.
Ce n'est pas suffisant pour défendre la vie d'un homme.
Ona inanıyorum ve içeri alıyorum.
Il dit que sa voiture est tombée en panne... et qu'il aimerait utiliser le téléphone.
Ben ona inanıyorum.
Je la crois.
- Ona inanıyorum, Louis.
- Je le crois, Louis.
Ona inanıyorum, ama seni de seviyorum.
Et je t'aime bien.
- Tabii, tabii. - Ona inanıyorum.
Pas possible!
Ona inanıyorum Sonny.
Et je ne sais pas où est Jack. Je la crois, Sonny.
Evet, ona inanıyorum.
Oui, je la crois.
- Hayır ama ona inanıyorum. Bu yeteneğini nasıl keşfettiniz?
Comment a-t-on découvert le talent de Monsieur Hanussen?
- O söyledi ve ben ona inanıyorum.
Elle l'a dit, je la crois.
Ona inanıyorum, tamam mı?
Je le crois, d'accord?
- Anlıyorum. Sanırım, öğretmeni gördün, inanılmaz yakışıklı ve ona liseli âşık kızı oynayacaksın.
Vous avez dû repérer le professeur qui doit être très séduisant...
Çünkü ona tüm kalbimle inanıyorum.
- Car je crois en lui de tout mon cœur.
Son doğum gününde ona bir sigara kutusu hediye ettiğine inanıyorum.
Tu lui as offert un étui à cigarettes pour son anniversaire.
Ona öyle deme. Ben şuna inanıyorum...
Je t'en prie, ce n'est qu'une pauvre enfant.
Çünkü, Ona ve Onun emirlerine inanıyorum.
Je crois en Lui et en Ses commandements.
Ona inanıyorum.
- Je le crois.
Ben ona inanıyorum.
Je le crois.
İster inanın, ister inanmayın elbiseyi ona göstermenin hâlâ uğursuzluk getireceğine inanıyorum.
Ça porte malheur de montrer la robe au mari. Il n'y a pas de surprise qui tienne.
Evet. Ben de sizin gibi medyumum ve inanıyorum ki ona ulaşabilirim.
Comme vous, je suis médium et je sens que je peux l'atteindre.
Efendimizin ona ev hapsi cezası verdiğine inanıyorum.
Je pense que cette lettre spéciale lui demandait de rester chez lui.
Tatlım, sen neye inanıyorsan ben de ona inanıyorum.
Mon petit, je crois que vous le croyez.
Parayı geri koyacağını söylemişti. Ona inanıyorum.
Main Gauche était caissier et sa femme aimait le luxe.
Ona güveniyordum, geçmişinde ne olduysa onun hatası olmadığına inanıyorum.
J'ai confiance en elle, il faut me croire. Quelque soit son passé... Je suis sûr que ce n'est pas de sa faute.
Nefretinden bahsetmen beni ürkütüyor. Bunun ona ulaştığına inanıyorum.
Cette haine m'effraie, je crois qu'elle la sent.
Ona niye inanıyorum ki?
Pas de problème. Pourquoi suis-je étonnée?