English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ O ] / Onder

Onder tradutor Francês

258 parallel translation
Aramizdan yeni bir onder sectik :
Nous trouvames un nouveau chef :
Bana gelince, buyuyup adam oldum... zamani geldiginde de, onder secildim... Buyuk lKuzey lKabilesinin Sefi.
Quant a moi, j'ai grandi... et, avec le temps, je suis devenu le guide, le Chef de la Grande Tribu du Nord.
Öyleyse hangi köpek önder olsun?
Lequel sera notre meneur?
Önder o olsun.
II a beaucoup d'expérience.
Komünist önder olarak tutuklanan bizim masum kurban, hapiste çürümektedir.
Détenu en tant que meneur communiste, notre innocente victime languit en prison.
İskender'in düşleyemeyeceği kadar büyük bir orduya önder olacaktım.
Je pensais que j'allais mener une armée plus grande que celle d'Alexandre le Grand.
Bana kalırsa, çok büyük bir önder "Dünya alçakgönüllülere miras kalacak" demiştir.
Je crois qu'un grand chef a dit : "Les humbles hériteront de la terre."
O gece, tüm hayvanlar, Bay Jermans yattığında yaşadığı yıllar göz önünde tutulursa hayvanların en akıllısı olarak takdir edilen... İhtiyar Önder'in... büyük ahırda düzenleyeceği gizli toplantıya katılmaya karar vermişlerdi.
Cette nuit-là, les animaux avaient convenu à l'unanimité... de tenir une réunion secrète dans la grange, dès que M. Jones aurait regagné ses pénates, conduite par Sage l'Ancien, un verrat primé qui, compte tenu de son âge avancé, jouissait d'un prestige mérité.
İhtiyar Önder artık rahatsızdı ve çok geç olmadan... hayvan yoldaşlarına anlatması gereken şeyler olduğunu bildirmişti.
Sage l'Ancien avait prévenu les animaux... qu'il désirait leur laisser un message avant qu'il ne soit trop tard.
Nihayetinde herkes İhtiyar Önder'i dinlemek için yerleşebilmişti.
Enfin, chacun fut installé pour écouter Sage l'Ancien.
Hemen ertesi sabah - muhtemelen İhtiyar Önder'in öngördüğünden de erken -... hayvanlar yaşadıkları şartları dayanılmaz buldular.
Au petit matin, devançant même les prédictions de Sage l'Ancien, Les animaux estimèrent que leur situation était parfaitement intolérable.
Görünüşe göre tavuklar İhtiyar Önder'in... "Yumurtalar asla alınmamalı" dediğini anımsıyorlardı.
Les poules se souvenaient bien des paroles de Sage l'Ancien... leur affirmant que les œufs étaient leur propriété exclusive.
Her sınıfta bir önder olması gerekir.
Une classe a besoin d'un chef...
O önder sen olabilirsin Miller.
Tu pourrais être ce chef.
Haydi, önder sensin.
Allez, c'est toi le leader.
Çünkü benim halkım İsrail'i güdecek olan önder senden çıkacaktır. "
"C'est de toi, que viendra le pasteur " d'un grand peuple, celui d'Israël. "
Önder olmadan, Julius olmadan ittifak olmaz.
Sans chef, sans Jules, il ne peut y avoir d'alliance.
Bizim dostumuzdu. Gerçek bir önder.
C'était notre ami et un pionnier.
Bir tek halk! Bir tek Almanya! Bir tek önder!
Un peuple, une Allemagne, un Fuhrer!
Yüce önder falan mı?
Superman?
Yo, ben senin yüce önder olduğunu sanıyordum.
Pardon, c'est vous, Superman!
Bir işadamı gibi konuşuyorsun. Sorumlu bir önder gibi.
On jurerait un homme d'affaires, un cadre!
Şimdi de size soruyorum, ulu önder Adolf Hitler. Saf Ari ırktan geldiğinizi ve kalıtsal bir hastalık taşımadığınızı teyit ediyor musunuz? - Ediyorum.
Je vous le demande, mon chef Adolf Hitler, attestez-vous être de pure descendance aryenne
Tek millet, tek parti tek önder, tek Almanya!
Un peuple, un parti, un chef, une Allemagne.
Bu herifin neden önder olduğunu anlamış oldum.
- J'ai bien vu pourquoi il était le leader.
Önder yasakladı, maalesef.
Le surveillant l'a interdit, sans blague.
Önder çalışmaya gelin dedi.
Le directeur dit que tu dois venir répéter.
Toprak toprağa, küller küllere, tozlar tozlara yeniden dirildiğimizde ve sonsuz yaşamda Yüce İsa'yı bize önder yap.
Et de poussière, tu retourneras à la poussière... dans la certitude de la résurrection et de la vie éternelle... à travers notre Seigneur, Jésus Christ.
Sizin gibi bir önder işte.
Un vrai chef comme vous.
Mehmet Önder
MacGyver Episode 1x01 "Pilote"
Tünele ekip önder. - Bir şey bulabilirler.
Envoyez des CRS dans le tunnel, vous verrez bien.
Barnes öfkemizin simgesiydi ve intikam almamıza önder oldu.
Barnes était aussi enragé que nous, il était notre capitaine Ahab.
- Önder buyrun, McDuff.
- "Conduis-moi, McDuff!" - Entendu...
İspanyam... Yaratmak için bir eser Dörtnala koşar rüzgar gibi Cesur Önder'ine doğru!
Mon Espagne, qui vole comme le vent pour faire un monument à son Caudillo.
İspanyam Yaratmak için bir eser Dörtnala koşar rüzgar gibi Cesur Önder'ine doğru!
Mon Espagne, qui vole comme le vent pour faire un monument à son Caudillo.
İspanyam Yaratmak için bir eser Dörtnala koşar rüzgar gibi Cesur Önder'ine doğru!
Mon Espagne qui vole comme le vent pour faire un monument à son Caudillo.
Ülkemizin Hamlet'leri olduk, önder babalarımızın katilleri... tahtı ele geçirmişler.
Nous sommes des Hamlet dans ce pays, enfants d'un père-guide assassiné, dont les assassins trônent encore.
Önder buyur, aşkım.
Après toi, mon amour.
Sonunda bir önder!
C'est ça.
Ben önder değilim.
Je ne suis pas un chef.
Kabileler arasından bir dini önder çıkıp da... tehlikeli bulunan düşünceleri yaymaya başladı mı, hükümetpolitikası... orduyu derhal devreye sokmaktı.
Quand un chef religieux surgissait d'une tribu... prêchant des doctrines apparemment dangereuses... l'Etat chargeait automatiquement l'armée... de s'en occuper aussitôt.
- Ziyanı yok. Dostlarım, bu ülkede eksik olan şey bir önder. Liberallere karşı durabilecek biri.
Ce pays a besoin de quelqu'un qui tienne tête aux libéraux.
Önder belleyecekleri biri lazım onlara, kendi başlarına bir şey yapamıyorlar.
La plupart des gens ont besoin d'un guide.
Önder savaş kuşu üzerimize ateş açtı. Kalkanlarımız dayanıyor.
L'oiseau de proie de tête a fait feu sur nous.
Önder gemileri hedef alın.
Visez les vaisseaux de tête.
Beklediğimiz önder
Notre guide courageux, pur et inspiré :
Önder gibi davran.
Sois un chef.
Mehmet Önder Beyler, bu gezegenler Yüzbaşı Carter'ın ekibi tarafından P3575 ve P3A-577 olarak işaretlendi. Bir sonraki göreviniz için olası bölgeler.
Messieurs, ces planètes désignées P3-575 et P3A-577... on été soumises par l'équipe du Capitaine Carter... comme destinations possibles pour votre prochaine mission.
Matematikçi, kült önder.
Mathématicien, chef religieux.
Bir ara bizim bir tekne işi yaptığımız bir eşşek Önder vardı. Onunla buluşacaktık bir gün. Çağırdı beni, gittim abiciğim.
Bon, il y avait un mec qui s'appelait Önder la mule, qui bossait avec nous, pour un y acht. ll m'a appelé, on s'est donné rendez-vous.J'y suis allé j'ai attendu, attendu, j'ai telephoné chez lui, personne n'arrive.
stargate sg-1 çeviri tim - mik Çeviren : mkdmuh Düzenleyen : Mehmet Önder
Sous-titres Visiontext :

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]