Opie tradutor Francês
250 parallel translation
Harvey, onu evine, karısının yanına götür. Orada Opie Keetch'i al, çabuk.
Harvey, ramène-le chez sa femme, Dis à Opie Keetch de t'y rejoindre.
Bekle bir dakika Opie.
Opie, attends,
Ver onu bana Opie.
Donne-moi ça, Opie,
Dur Opie.
Opie, attends,
Teşekkürler Jess. Tamam Opie, kaz bakalım.
Merci, Jess, Opie, tu peux y aller,
Bitti herhalde Opie?
Tu as bientôt fini, Opie?
Eve Opie'den çok para getirmenin zamanı geldi.
Il est temps que tu gagnes plus qu'Opie.
Peg, Opie eve Bea teyzenin turtalarına geliyordu.
Opie est accueilli le soir par les tartes de Tante Bee.
Galiba Opie.
Je crois que c'était Opie.
Opie, Ron Howard'dı seni küçük sersem.
Opie était Ron Howard, crétin.
Şunu imzalasana Opie.
Un autographe, Opie.
Opie sinirleniyor mu?
Voilà Opie qui se fâche.
Beni Opie diye çağırman hakkında daha önce ne demiştim?
Je t'ai déjà dit de pas m'appeler Opie.
Opie, yolun ortasındaki fıçıya dikkat et!
Opie, regarde, un fût au milieu de la route!
Bak, bunu senin kafana sokmamın zor olduğunu anladım ama yanılıyorsun, gördüğünden daha fazlası var burada.
Je sais que c'est dur à concevoir pour toi, Opie, mais tu oublies le côté positif.
- Ben burada misafirim bana karşı saygılı olmanız gerekiyor, Memur Obi.
Je demande qu'on me respecte, sergent Opie.
Bu gece üçlü yok keko.
Non, pas ce soir, Opie. Plus tard.
Sakin ol Opie Hazır mısın?
Allez, détends-toi, ce ne sera pas long. - Tu es prêt?
Hey güzel gömlek, Opie.
Chouette chemise!
Belki sen ve Opie Bir Yıldız Aranıyor'a katılmalısınız.
Vous devriez présenter votre numéro de duettistes à la télé.
Baban mutlu olma şansını kaybetti ve hepsi senin suçun Opie. *
Papa a perdu la chance d'être heureux et c'est de ta faute, Opie.
- Evet, evet. Evet. - Sadece şunu kapıcam.
comment Catherine Opie... réagirait-t-elle en voyant son oeuvre étirée sur deux mètres carrés?
Bir Don Johnson, bir Elvis ve Opie Taylor.
On a Don Johnson, Elvis et Opie Taylor.
Bu senin yardımcı çalışanın, Opie.
Voici votre collègue, Opie.
Bay Griffin, Opie'nin yönetim tarzını pek anlamasam da... o daha çok çalışarak senden daha iyi işçi olduğunu kanıtladı.
Mr Griffin, bien que je ne comprenne pas le mode de gestion d'Opie, il a prouvé qu'il est un employé plus compétent que vous.
O ahmak Opie yeniden ayın elemanı oldu, çünkü patronum benden nefret ediyor.
Ce crétin de Opie est encore l'employé du mois. Tout ça parce que mon patron me déteste.
Buraya Opie'nin ayın elemanı olamayacağını söylemeye geldim.Çünkü terfi etti.
Je voulais vous dire que Opie ne sera pas employé du mois. Parce qu'il a eu une promotion!
Hadi, Opie, kızma.
Allez, Opie, décompresse
Ayrıca benim adım "Opie" değil.
Et mon nom n'est pas "Opie."
- Opie'yi kovmak zorundayım, değil mi?
Je dois virer Opie, n'est-ce pas? Tu crois?
Hey önüne baksana!
Hé, et les bonnes manières, Opie!
Şu Mayberry'deki Opie'ye benzeyen kaçık kızıl saçlı herif.
Un rouquin. On dirait Poil de Carotte.
Opie tam orada.
Opie est juste là.
Opie artık dışarda.
Opie est sorti, maintenant.
Ben Opie'yle evlendim.
J'ai épousé Opie.
Sen ve Opie gelmelisiniz.
Passez.
- Opie'yi kelepçelerle mi dışarı çıkardılar? - Hayır, çocuklarından birini taşıyordu.
il portait un de ses enfants.
- Opie'nin hesaplarını kontrol etti.
- Il a vérifié les finances d'Opie.
Opie bizi sattı.
Opie nous a vendus.
Opie'nin çocukları Adalet Bakanlığı tesisindeler mi?
Les enfants d'Opie sont là-bas?
Opie'nin annesi burada ne arıyor?
Pourquoi la mère d'Opie est ici?
Opie, Hefner olayı yüzünden tutuklandı mı?
Opie s'est fait serrer pour l'affaire Hefner?
Ope'un borçları temizlenmiş.
Les dettes d'Opie ont été épongées.
Opie çıktığından beri zavallı bir sefildi.
Opie en chie depuis sa sortie.
İkimiz de Opie'yi seviyoruz.
on aime Opie.
Burada kalman gerekiyor Opie. Kendi güvenliğin için.
Opie... pour votre sécurité.
Opie bizi satmadı.
Opie a pas balancé.
Opie'nin tetiği çektiğini sanmıyorum, ama oradaydı.
mais il y était.
Opie. Bu yüzden buradasın kendi güvenliğin için.
Opie. pour votre propre protection.
Olur, sorun değil, Opie
Pas de problème.
İşte burdasın, Opie.
Vous voilà, Opie.