Opus tradutor Francês
125 parallel translation
Jardinet'nin açılış parçası... Beethoven'den hüzünlü ve ruhani bir parça. İkinci konçertosunun üçüncü albümünden, opus dört...
Jardinet ouvrira la soirée avec le 1er mouvement, tragique et tellement spirituel, du 2e concerto de Beethoven, extrait de l'album 3, opus 4.
Efendim, Yunan ordusunun büyük bir kısmı Opus'a doğru kaçtı.
Le gros de l'armée grecque a fui vers Opus.
- Opus 752.
- Opus 752.
Bunu, 1. Operanın altıda biriyle birlikte, her yıl bir tanesi olmak üzere beş parça halinde yayımladı.
Il publia ensuite chaque année une telle partita, jusqu'à cinq, qu'il fit réimprimer avec une sixième comme Opus I.
Yani sanırım birden çok eser yazmışsınızdır.
C'est le pluriel de "opus". Vous avez dû écrire plus d'une pièce.
Hayır, ailem Opus Dei'ye bağlıdır. ( Bir çeşit Hristiyan alt-mezhebi )
Ma mère est de l'Opus Dei.
Çok fazla suç kompleksi var, ama annesi Opus Dei üyesiymiş.
Il a un complexe de culpabilité. Avec la mère qu'il a, ça ne m'étonne pas.
Asla dikenli zincir ( * ) giyemezdi. ( Opus Dei mezhebinin bir çeşit çile ayini )
Jamais il ne s'est mis un "silice".
En büyük eserim Baldrick.
C'est mon opus magnum!
Şimdi Mendelhson'dan Opus 14'i çalacağım.
Je vais jouer Ronda Capriciosa de Mendelssohn, opus 40.
- Opus Dei'yi hiç duydun mu?
Vous avez déjà entendu parler de Opus Dei?
Benim magnum opus'um,
Mon chef d'œuvre.
"Opus" teşkilâtıyla çok iyi ilişkileriniz varmış. Evet, çok iyi...
Vous avez de bons rapports avec l'Opus Dei.
Max'in son eseri hakkında ne düşünüyorsun?
Alors, que penses-tu... du dernier opus de Max?
Roberta'nın programını 3 yıl karşıladı. Sonraki yıllarda Roberta ve destekçileri özel vakıfları Opus 118 aracılığıyla bağış toplayarak ve yardım konserleri yaparak programı devam ettirdiler.
Des galas de bienfaisance et des dons ont poursuivi le financement de sa fondation, Opus 118.
İğrenç eserimin doruk noktası!
Le crescendo de mon odieux opus!
Aslında Schönberg'in Opus 33B'sini çalmaya niyetliydim. Böylece yanlış bastığım notaların fark edilmeme şansı artacaktı.
En fait, j'avais l'intention de jouer l'Opus 33b de Schönberg comme ça mes fausses notes auraient eu plus de chance de passer inaperçues.
Gelecek sefer Opus 19'u getirin.
Pour la prochaine fois procurer-vous de l'Opus 19.
Masonlar, Opus Dei, Gramsci Enstitüsü Marches Kuruluşu, Hunters Cemiyeti Katolik Kardeşler, Savaş Gazileri ve Yetimler.
La Maçonnerie, l'Opus Dei, l'Institut Gramsci, les Chasseurs, les Franciscains, les Anciens combattants.
Hindemith'in çello sonatı, opus 25'i biliyor musun?
Vous connaissez la sonate pour violoncelle de Hindemith, opus 25?
Bir keresinde pikniğe gelmiştik.
Une fois, on a pique-niqué ici en buvant un Opus One 95.
95 Opus One içmiştik tütsülenmiş somon ve enginarla.
Avec des artichauts au saumon. On s'en foutait.
Aslında ilk film bir hazırlıktı, ikincisinde ise herkesi etkileyecek bir sürü karanlık sahneler vardı.
Lucas a commencé le casting de son opus galactique.
Evet. Müzikteki gibi. Opus 15 veya la minör üçüncü bölüm.
C'est comme de la musique qui serait intitulée "opus 15" ou "invention à trois voix en la mineur".
- Opus.
- Opus.
Opus Dei'ye ait o.
C'est une médaille de l'Opus Dei.
- Palavra! Senin karın Opus Dei'de.
- Ta femme fait partie de l'Opus Dei.
Oğlumun son eserinden bahsetmek istiyorlar.
Ils veulent parler du dernier opus de mon fils.
Sahi yeni yazdığın kitap nasıl gidiyor?
Ton dernier opus avance bien?
Pek çoğu, Opus Dei'nin beyin yıkayan bir mezhep olduğunu söyler. Diğerleri de aşırı muhafazakar bir gizli Hristiyan cemiyeti olduğunu.
On accuse l'Opus Dei de laver les cerveaux, d'être une secte réactionnaire.
Fache, Opus Dei'den.
Fache est opusien.
- Opus Dei nedir?
L'Opus Dei...
Opus Dei, bir Vatikan piskoposluğudur.
Prélature du Vatican.
Yo, hayır. Vatikan da Opus Dei de yapmıyor ama bir savaşın ortasındayız. Uzun zamandır bitmeyen bir savaş.
Ni le Vatican ni l'Opus Dei mais nous vivons une guerre qui dure depuis toujours.
Takas için Opus Dei k onuk evini uygun gördüm.
L'échange se fera au foyer de l'Opus Dei.
Opus Dei konuk evinde bekle. Ödüllendirileceksin.
Attendez dans ce foyer de l'Opus Dei et vous serez récompensé.
Aradığınız iki katilin Opus Dei evinde saklandığını iddia etti.
Vos deux meurtriers seraient dans un foyer de l'Opus Dei.
Bu benim "şaheser" im.
C'est... mon magnum opus.
Şaheser.
Magnum opus.
- Al? - Söyle, Mike?
Al, on a un gamin trop jeune à l'Opus.
Danny, Erica az önce Opus'tan aradı.
Danny, Erica vient d'appeler de l'Opus.
Shannon, Opus'u tara ve Sam'i bul.
Shanon, montre-moi l'Opus et trouve Sam.
Mitch, cipteki kadının yüz tanımlamasını yap. Sonrada Opus'taki bu kadınla eşleştir.
Mitch, fait une reconnaissance faciale de cette femme et ensuite, superpose-la avec cette femme à l'Opus.
- Evet, barda.
L'Opus.
Kadın popolarının satılmaması konusunda sıkı kurallarımız var burada.
Nous avons une politique stricte en ce qui concerne la vente de sexe à l'opus,
Çocuklar, neden gidip aşağıdan biraz bira kapmıyorsunuz ve belki de hediye dükkânından elbise alırsınız.
Oui, les gars, allez boire quelques bières à l'Opus et passer chercher un T-shirt dans notre fabuleux magasin de souvenirs.
Bekâr, sabıka kaydı yok ve dün gece barda Cooper'la takılmış.
Célibataire, pas de casiers, et on l'a vue avec Cooper hier soir à l'Opus.
Hatta Opus'taki şu yeni garson kıza, işe tek arabayla gelmeyi teklif edeceğim.
En fait, je crois que je vais suivre le programme avec la serveuse de l'Opus.
Benimle olmaktan hoşlanmayabilirsin ama en azından başka yerde bulamayacağın şu manzaranın tadını çıkaramaz mısın?
Vous pouvez me résister, mais pouvez-vous vraiment rester de marbre face à cet Opus One de 82 et à cette vue?
Daha çok çocuğa ulaşmayı uman Opus 118 yapılan bağışlarla yaşıyor.
Opus 118 repose entièrement sur la générosité de ses donateurs.
Opus Dei.
Opus Dei.