English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ O ] / Orient

Orient tradutor Francês

1,500 parallel translation
Ben İsveç'te okudum, Yakın Doğu dilleri.
J'ai enseigné les langues du Proche-Orient en Suède.
Tanrım, Arap-İsrail barış görüşmelerini ayarlamak bu kızla randevudan daha kolaydı.
Plus facile de parler de paix au Proche-Orient que de la voir.
Kocamla uzun yıllar uzak doğuda yaşadım. Pek çok pagan ayinine bile tanık oldum ama şimdiye kadar böyle barbarca bir şey görmemiştim.
Avec mon mari, en Extrême-Orient, j'ai vu bien des rites païens mais rien d'aussi barbare!
Orta Doğunun en büyük silah satıcısı şimdi de Avrupa'ya mı göz dikti!
La grande marchande d'armes du Moyen-Orient vise l'Europe du Nord?
Ve bir iki hafta sonra, normalde Steve Allen'e ayrılan zamanın Amerika'nın Ortadoğu politikasını kapsayan bir araştırmaya ayrıldığını.
Et, une semaine plus tard, à la place de Steve Allen, nous verrions une étude sur la politique américaine au Moyen-orient.
Lübnan 1959, Birleşik Devletler, çevreleme politikasının bir gereği olarak Orta Doğu'ya saldırdı.
Liban, 1958. Trouvent que leur politique d'endiguement au Moyen-Orient est menacée et réagissent ouvertement et de façon unilatérale.
Bu adamlar için konu sadece Saddam'ı hedeflemek değil Orta Doğu'yu baştan aşağı değiştirmekti.
Sous bien des angles, leur but n'était pas simplement de renverser Saddam. C'était de transformer le Moyen-Orient.
Pentagon'a katıldığımda, Orta Doğu'da politik harbiye görevlisi oldum.
Une fois que je suis entrée au Pentagone, j'étais officier aux affaires politico-militaires pour l'Afrique noire et le Moyen-Orient.
Fakat, doğuda yazılan en iyi şeyler, Japonya'ya aittir.
Mais tous les meilleurs écrits de l'Orient viennent du Japon.
Afrika ve Ortadoğu'da hiç yok...
Aucune en Afrique ou au Moyen Orient...
Kimlikleri tesbit edilemeyen iki Orta Doğu'lu adamın cesetleri olay yerinde vurulmuş olarak bulunmuş.
Les corps de deux hommes du Moyen Orient, non identifiés ont été découverts sur les lieux, tirs de snipper.
Muhtemelen anne ve oğul, ikisi de Orta Doğulu.
Probablement mère et fils, du Moyen-Orient.
Orda Doğulu bir adamı koşarken görmüş. Elinde rehinesi varmış.
Il a vu un homme typé Moyen-Orient courir.
Balkanlar, asya ve Orta Doğu'daki bir çok ülkeden.
Plusieurs pays dans les Balkans, Asie et Moyen-Orient.
Orta Doğu'dan gibiydiler.
Une langue du Moyen-Orient.
Sonra da İsviçre arayıp "Biz tarafsızız, unuttunuz mu?" falan der.
En gros, vous pourriez prendre un missile dirigé contre une cible militaire, disons au Moyen-Orient et ensuite, le rediriger vers la Suisse, vous voyez? Et ensuite les Suisses appellent, et ils disent un truc du genre "Hé ho, on est neutres!"
- Orta Doğu'da barış.
- La paix au Moyen-Orient.
Orta doğuya sadece biz silah alamayız.
Si on pouvait juste envoyer des armes au Moyen-Orient.
Çok yok. görgü tanıkları 30'lu yaşlardaki Orta-Doğulu bir adamın, arabasını kafenin yanına çektiğini ve arabanın bir anda patlayıverdiğini söylüyorlar.
Pas beaucoup. Des témoins ont dit avoir vu un homme typé Moyen-Orient, d'environ 30 ans, s'arrêter à un café, et la voiture a explosé.
Kardeşini, senin pahalı halının içinde bulduk.
On a retrouvé votre frère... dans votre chic tapis d'Orient.
Batan güneşe doğru hatta bulutların toplandığı batıya doğru bak Azazeal'ın orospusu çocuğuyla birlikte büyüyor.
"Regarde vers le couchant, vers l'orient où les nuages s'assemblent... et où la putain d'Azazeal nourrit bien en son sein l'enfant".
Nedir bu? Bir Ortadoğu adeti mi?
Qu'est-ce que c'est, une coutume du Moyen-Orient?
.. Amerikalıların dolarlarından.İki Amerikalı öldü.Üçüncü bir ölüm Demokrasinin görünümü ve Orta Doğu'da..
... les mesures américaines. Deux Américains ont été tué. Un troisième est mort les vues sur la démocratie et le Moyen-Orient ont...
Hey, Orta Doğu'dan bize birşey getirdin mi? Ayakkabılarına iyi bak oğlum,
Hey, as tu rammené un peu de sable du moyen orient avec toi?
Farkında mısın, bu bölgedeki her araç galon başına ortalama 2.7 mil yol yapsaydı, biz de Ortadoğu petrolüne mahrum kalmazdık.
Tu imagines que si chaque véhicule faisait en moyenne 1,3 km de plus avec un litre, nous ne serions plus dépendants du Moyen-Orient?
Ama Orta Doğu'da istikrar sağlamalıyız.
Il faut stabiliser le Moyen-Orient.
Orta Doğulu pek çok insan birbirine benzer.
La plupart des gens du Moyen-Orient se ressemblent, parfois même entre eux.
Amerikan personeli kendini orada, Orta Doğu'daki her yerden daha güvenli hissediyor İsrail'den bile şimdiye dek.
Le personnel américain se sent plus en sécurité ici que nulle part ailleurs dans le Moyen-Orient, même qu'Israel... jusqu'à maintenant.
- Orta Doğu'lu bir prens tarafından ek iş olarak yürütülüyor.
En fait, le café est utilisé comme couverture par un prince du moyen-orient.
O halde Doğu Ekspresi'ne binseydiniz.
Alors il aurait dû prendre l'Orient Express.
Orta Doğuyu istiyorlar, onun parça parça olmasını istiyorlar.
Ils veulent le Moyen-Orient et ils le veulent en petits morceaux.
Önemli olan bütün haberleri biliyorum, kimin yeni arabası var, mağaza vitrinlerinde neler satılıyor, ve, uh, ve ortadoğuda barış olacak mı..
Je connais toutes les actualités qui sont vraiment importantes, comme... qui a eu une nouvelle voiture, quel magasin fait des soldes sur les bas. Et s'il y aura un jour la paix dans le moyen-orient.
Yok, bir grup avukat... Doğudan getirilmiş hardal yedireceğim onlara.
Non, une équipe complète d'avocats, qui prendront de la moutarde importée d'Orient au dîner.
Vay anasını! ha?
Du base-ball sur un îlot en Extrême-Orient?
Orta Doğu... " Evet, biliyorum gerçekten kötü.
" Le Moyen-Orient? Non, c'est pas bien.
Ortadoğu'yu kontrol etmekte zorlanırken başımıza bir de Orta Asya mı çıktı?
On a déjà assez de mal à contenir le Moyen-Orient. S'il faut en plus se coltiner l'Asie Centrale! Selon le MI-6, le Prés.
Orta Doğu ülkeleriyle önemli anlaşmaları var.
Et elles ont d'énormes contrats au Moyen-Orient.
Dün öğleden sonra Uzak Doğu'ya bir ekip gönderdiğinizi fark ettim.
Il est venu à mon attention que hier après midi vous avez envoyé une équipe en Orient.
18 saat içinde Tavşan Ayağı... Orta Doğulu bir alıcıya verilecek. Bunu doğrulayan istihbaratımız var.
Dans 18 heures, la Patte de Lapin sera remise à son acheteur au Moyen Orient, et nous aurons alors une info indéniable.
Orta doğuda tırmanan gerilim Amerika'nın petrol kaynaklarına erişimine ciddi oranda ket vurdu.
Les tensions du conflit au Moyen-Orient avaient drastiquement réduit les ressources pétrolières.
İnsan hakları kazanmaları adına Orta Doğu'daki kadınlara yardımı dokunacak belgesel filmimi dağıtacağım.
Distribuer mon documentaire, aider des femmes au Moyen-Orient à obtenir des droits civiques.
Şu yeni gelişen internet işlerinden birinden biraz para kazandım sonra da Tibet'te aydınlanmayı aramaya karar verdim...
J'ai vendu des stock-options d'une florissante start-up Internet, et j'ai voulu trouver la lumière au Tibet... Pas loin du Moyen-Orient.
Orta doğuda yetişir.
C'est une espèce indigène du Moyen-Orient, très dangereuse.
Orta doğu.
Le Moyen-Orient!
Rusya'ya gittim. Sonra da Anadolu'ya. Ve yıllarca Asya ülkelerini dolaştım.
Je suis allé en Russie... puis en Asie Mineure... et puis en Orient pendant beaucoup d'années.
Gerçek şu ki, babamın sahibi olduğu bir şirket Ortadoğu'daki bir şirketle birleşmek üzere.
La vérité est qu'une société appartenant à mon père doit fusionner avec une société du Moyen-Orient.
- Orta Doğuyu güvenli bir hale getir
- Enfin sécurisez le Proche Orient.
Ve Doğu'nun en iyileri.
Le meilleur de tout l'orient.
Ömer Obeidi kuzenleri Rızalarla yaşıyor.
C'est un réfugié du chaos au Moyen-Orient.
Uzak Doğu Ticaret'in CEO'su Masato Hiro.
Là c'est Héros Mesato, commerçant d'Extrême-Orient.
Ne dedin lan sen?
Fantastique, c'est l'Orient mystique, ça.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]