Oyuncaklar tradutor Francês
1,928 parallel translation
Artık Davros'un oyuncakları onlar.
Ce sont désormais les jouets de Davros.
Sanırım biraz Hamur Oyuncaklar gibi olacağım.
Dieu merci, je suis rempli de pâte à modeler.
küçülen elbiseleri bana ver, oyuncakları bana ver.
Les vêtements, les jouets.
- Her yerde pisiciğin oyuncakları var.
- Non. Non. Non.
Bozuk oyuncakları soruşturmak benim işim değil ki.
C'est pas mon boulot d'enquêter sur les jouets défectueux.
Bağlı satışlar, oyuncaklar, gerçek büyüklükte Tracy Jordan seks bebekleri.
Les produits dérivés, les jouets, la poupée gonflable Tracy Jordan.
Ayrıca bu oyuncaklar ne olacak?
Et tous ces jouets?
Bunlar senin oyuncakların, evlat.
Ce sont tes jouets, quand tu étais petit.
- Küçüklük oyuncakların. - Onlar benim değil.
- Ils ne sont pas à moi.
Walter'ın oyuncaklarına pirinç alıyordum.
J'achetais du riz pour les jouets de Walter.
Her sene, yıIbaşında en çok satıIan oyuncakların araştırmasını yaparım.
Chaque année, je tente de trouver le jouet qui aura le plus de succès.
Oyuncaklarından almak istiyorum.
- Il me faut une poupée.
İçinde seks oyuncakları, vücut boyaları, yenilebilir iç çamaşırları, her türlü şey var.
Il y a des sex toys, de la peinture pour le corps, des sous-vêtements comestibles, plein de trucs.
Bu oyuncaklar böyle mi bırakılmış?
Ces jouets ont été laissés comme ça?
Çocukların oyuncaklarını bu şekilde bırakması tuhaf.
C'est bizarre que des gamins laissent des jouets comme ça.
Ona seks oyuncakları üzerinde prova yapıp yapmadığını sorduğunda neredeyse kopuyordum.
Et quand vous lui avez demandé s'il s'entraînait sur une poupée gonflable, j'ai failli craquer.
Matty, oyuncaklarını bırakma diye...
Matty, tu ne peux pas laisser tes jouets...
Şu harika oyuncaklarına da bakın.
Regarde tous ces jolis petits jouets.
- Oyuncakların hiç birinde değil.
- Elle est sur aucun manège.
Doğumgünü hediyesi olarak, onu en nadir antika oyuncakları satan bir dükkana götürüp, istediği herşeyi alacağım.
Mon cadeau consiste à l'emmener dans un magasin qui vend des poupées anciennes pour qu'elle en choisisse une.
Şef! Birkaç ay önce minik Tuck, oyuncaklarından birini tuvalete atıp sifonu çekti.
Chef, il y a quelques mois, Tuck a jeté un petit jouet dans les toilettes.
- Oyuncaklarımı paylaşmayı sevmem. Özellikle onlara para verdiysem.
- Je n'aime pas partager mes jouets, en particulier quand je les ai payés.
- Oyuncaklar buna dâhil değil.
- A part les poupées.
Şu ana kadar oyuncaklarım kristalin kökenini bulmakta başarılı oldu.
Jusqu'ici, mes jouets ont permis une avancée quant à l'identification de l'origine du cristal.
Niye kaydettin ki kadının... oyuncaklarını?
Pourquoi tu as dû analyser ses... objets vibrants.
Oyuncaklar tabii. Yiyecek ya da.
Les sextoys, sans problème.
Şu Avrupa malı "bak ve söyle" oyuncaklarından sıkıldığımda yapmıştım.
Ouais, je l'ai construite après m'être lassé de ce See'n'Say européen.
Gündüz fahişeleriyle, uzaylı oyuncaklarıyla ya da 60 yaşındakilerle yatınca sayılmıyor mu?
Ça compte pas avec les prostituées, les sans-papiers et les sexagénaires?
Bu ev Bay Doyce'un el yapımı oyuncaklarıyla dolu.
Cette maison est remplie d'inventions de M. Doyce.
Kasi, neden büyükbabana gidip sana aldığı yeni oyuncaklar için teşekkür etmiyorsun?
Kasi, va dire merci à Papy... pour tes nouveaux jouets?
Bu günlerde bu tür oyuncaklar oldukça yaygınlaştı, Norman.
Ce genre de pratique est courante de nos jours.
İçinde sado-mazo, tutsaklık, rol ve oyuncaklar olanlardan.
sadomasochisme, bondage, jeux de rôles, gode-ceinture.
Diğer oyuncaklarıma hiç benzemez.
Il est pas comme mes autres jouets.
Oyuncaklarını bir kenara bırakıp büyümeye hazır mısın?
Es-tu prêt à ranger tes jouets?
Son olarak Marley'in mobilyaların herhangi birine çıkmasına, herhangi bir şeyi çiğnemesine izin vermeyiz ; oyuncakları hariç.
Enfin, Marley n'a le droit de grimper sur aucun meuble ni de mâcher autre chose que ses jouets.
Teknoloji oyuncakları ve pornoyla alakası olmayan altın bir kol saati satın almış.
Des gadgets haute technologie et du porno, et d'un seul coup, il achète une montre en or.
Oyuncaklar, değişik aletler.
Des jouets, des trucs.
Küçük çocuklar bile sıkılana dek oyuncakları konusunda kıskançtır. Hep yenilerini isterler.
Même les jeunes enfants gardent jalousement leurs jouets jusqu'à ce qu'ils s'en lassent et en désirent de nouveaux.
Oyuncaklarınız yapılabilir sizin. Davulcu hariç.
Vendu avec les piles, mais sans batteur.
Çünkü yeni oyuncaklar buldular
Parce qu'ils ont de nouveaux jouets
Planet Express'ın teslimatçı elemanlarımız olmayınca ve Gıdıkla Beni Bender oyuncakları satmayınca, işi bitti.
Planet Express doit fermer. On n'a plus de livreurs, et les ventes de Chatouille-Moi Bender sont terribles.
Askerlerinizle, oyuncaklarınızla mı oynuyorsunuz?
A jouer avec vos jouets?
Çantanda sadece oyuncakların ve kitapların var.
- Il n'y a que des jouets et des livres.
Göğüslerimden oyuncaklarınmış gibi bahsetme!
Ne parle pas de mes seins comme s'ils étaient tes jouets.
Şu kafası oynayan Einstein oyuncaklarının yerini biliyor musun?
Tu sais où sont les petits Einstein?
Ne tür oyuncaklar?
- Quel genre de jouets?
Çevrede ziplayan küçük oyuncaklar gibisiniz
Vous cabriolez comme des jouets
Yeni oyuncaklar için dilek,
Un souhait pour de nouveaux jouets.
Şüpheli et mamulleri alıp, çocukların oyuncaklarını çalıyor!
Acheter des produit suspects de viande séché
- Bu oyuncakları yaptık.
J'ai fait des poupées.
Michael'ın eski oyuncaklarından.
- Les vieux jouets de Michael.