Oyunlar tradutor Francês
5,489 parallel translation
Daha oynayacağımız oyunlar mı var?
On a toujours besoin de jouer à ces jeux?
Siz kutuplarda savaş oyunlarınızı oynarken dünyada neler olup bittiğinden haberiniz var mı?
Savez vous ce qu'il est arrivé au monde pendant que vous jouiez à la guerre en arctique?
Oyunlarını sergiliyorsun.
Façon de votre jeu.
Açlık Oyunlarına döndük.
C'est comme dans les Hunger Games.
2000'deki Olimpiyat Oyunları'nda gümüş madalya kazanmış.
Elle a été médaillée d'argent aux Jeux olympiques de 2000.
Oyunları hatırlıyor musunuz?
Vous vous rappelez ces Jeux?
# Hayattaki oyunlar hata mı? # # Fark et olan her şeyi #
♪ Est-ce que ce jeu de la vie est une erreur?
Sence bu oyunların seni buradan kurtarabilecek mi sanıyorsun?
Vous pensez que votre blabla va vous sauver ici?
Sonra büyüdük. Ve yeni oyunlar uydurmaya başladık.
Et nous avons grandi.
Sonra, zamanla büyüyünce oyunlarımız da değişti.
Et puis, de fil en aiguille, en grandissant, les jeux... ont changé.
Erkek kardeşim ve ben, her günümüzü kurbağa yakalayarak geçirirdik. Sonra, zamanla büyüyünce oyunlarımız da değişti.
Mon frère et moi, nous passions notre temps à attraper les grenouilles et en grandissant, les jeux ont changé.
Hatta kovboy ve Hint oyunları oynarken kullandılar.
Ils l'ont même utilisé pour jouer aux cow-boys et aux indiens.
Yoksa romantik oyunların mı başladı..
Ou est-ce que cette sérénade a commencé..
- Kâğıt oyunlarına daha meraklıyım demek istiyorum sadece.
- Je suis plus tarot, pour info.
Ne reklam panolarında, ne mağazalarında ne de internet oyunlarındaki reklamlarda.
Pas sur les panneaux d'affichage, pas dans le magasin, pas même dans ces annonces automatiques pendant mots avec les amis.
Öyleyse akıl oyunlarında başlarım.
Alors je commencerai avec l'esprit.
Şu oyunlarından işte : "Bilmediğin bir şeyi biliyoruz."
"Nous savons quelque chose et vous non."
Daha büyük oyunlar oynamamızın vakti gelmedi mi?
Il serait temps de changer de braquet, non?
Hayır, bebek partisinde oyunlar oynamalıyız.
Ne Lâche Pas Le Bébé,
Televizyondan, bilgisayardan, video oyunlarından...
Tv, ordinateur, jeux-vidéo.
- Gibbs, oyunlar oynamaz.
- Gibbs ne joue pas.
Sebze sevmiyor olabilirim ama sebzeli kelime oyunlarında çok iyiyimdir.
J'aime pas les légumes, mais je suis excellente en jeux de mots avec des légumes.
Ancak bugünün çocukları bilgisayar oyunları anlık mesajlar ve kırılgan tuhaf tipler arasında yetişiyorlar.
mais les enfants d'aujourd'hui, élevés dans un climat de jeux vidéo et de messagerie instantanée, sont de drôle d'oiseaux fragiles.
Onun psikopat oyunlarını oynamak istemediğimi mi?
- Fait quoi? Arrêter de jouer à ses jeux de psychopathes?
Ne? Afrika'da ölen bir sürü insan varken futbol oyunlarınla mı uğraştığımı düşünüyorsunuz?
Vous pensez que je m'occupe de ça alors que des gens meurent en Afrique?
Oyunlar.
Jeux.
Eğer kahraman kardeşler, Tanrıları kendi oyunlarında yenerse eğer Santanico'yu özgür bırakırlarsa bunun bedelini hepimiz beraber öderiz.
Si les deux frères, battent les Dieux à leur propre jeu, si ils libèrent Santanico, nous en paierons le prix.
Evet, kaybetseler bile oyunlarını seviyorlar.
Ouais ils aiment leurs jeux, même si ils ont perdu.
Açlık Oyunları gibi, ama biz yemek yemeyeceğiz.
c'est comme hunger games, Mais nous ne mangerons pas de nourriture.
Yine mi "Açlık Oyunları"'nı izliyorsun sen?
Tu regardes "Hunger games" encore?
"Açlık Oyunları" nı izlemezsin, onlara çalışırsın.
Tu ne regardes pas "Hunger games", tu l'étudies.
Dostlukla, şarkılarla, İsa için oyunlar düzenleyen hoş çocuklarla telkin ediyorlar.
Ils les endoctrinent avec des chansons et des bellâtres chérissant Jésus.
Poker oyunları düzenliyordum. Kaya sondajı işletmelerinden birinden hisse alacaktım.
Je pensais investir dans la fracturation hydraulique.
Mason'ın video oyunlarını sevdiğini hiç bilmezdim.
J'ignorais qu'il aimait ces jeux. Non! Quoi?
- Zoe Hart'ın çöpçatanlık oyunlarına alet olmazdık.
Alors nous aurions pu éviter le ridicule programme d'entremetteuse de Zoe Hart.
Peki sen, oyunlar hakkında ne düşünüyorsun?
Qu'est-ce que tu penses des jeux?
Oyunlar hakkında bi ton fikrim var, biliyor musun?
J'ai des tas d'idées de jeux.
Siz oyunlarınızı oynayın, ben bu pislikleri durduruyorum.
Vous jouez vos petits jeux, je stoppe ces racailles.
Ve baharatlı şeker ve kukla oyunları.
Il y aura des bonbons et des marionnettes.
Aptalca, çocukça oyunlar.
À des jeux stupides et enfantins.
Burası yakında Açlık Oyunları'na dönüşecek.
Ça va bientôt devenir les Hunger Games ici.
Parti oyunlarında planlar hazırlamada ya da... özel gün tatlılarını bilme konusunda muhteşem değilim sadece.
Ouais, juste pas incroyable, comme, aux jeux de société ou s'asseoir ou savoir quels desserts sont "Du moment".
Spor oyunları!
Le sport.
Kart oyunlarında hile yapar.
Il triche aux cartes.
Ve iblis de, Tanrı'nın vaftiz edilmemiş kullarına en kötü oyunlarını oynar.
Le diable réserve ses meilleurs sales tours pour ceux bénis par Dieu.
Birinci kuşak iPhonelar için oyunlar yapıyorduk ben iş geliştirmesindeydim.
On a créé des jeux pour les iphones de 1e génération, et je travaillais dans la RD.
Eğer taht oyunlarını oynarsan kazanır ya da ölürsün.
Quand on joue au jeu des trônes, on gagne ou l'on meurt.
Çünkü sonrasında onun oyunlarını oynamam gerekir.
Parce qu'alors, je rentrerai juste dans son jeu.
- Video oyunları.
Des jeux vidéo.
Oyunlar baslasin.
Les jeux commencent.
Üzgünüm, ama oyunlarınıza yenilmeyeceğim.
Désolé, mais je ne me ferai pas avoir.