Oğullarım tradutor Francês
1,099 parallel translation
Gerçek oğullarım mı?
Mes vrais fils?
Oğullarımızı aldı elimizden geleceğimizi aldı
Il nous a volé nos fils, il a volé notre avenir.
Hiçbir şeye ihtiyacımız yok ama ailemde oğullarım olmalı.
On n'a rien d'autre que des fils dans ma famille.
Bırak beni, oğullarımı çağırırım.
Laissez moi! Je vais appeler les enfants!
Bırak beni, oğullarımı...
Laissez moi! Je vais appeler...
Oğullarım arabayı taşırlar. Hadi, yüklenin!
Mes enfants vont porter le chariot.
Kızlarımıza tecavüz ettiler, oğullarımız öldürdüler.
ils ont violé nos filles et tué nos fils.
Ama bütün oğullarımın hayatını riske atmaktan çekinmeyeceğim, ta ki onun kafasını alıp bir kazığa çakana kadar.
Mais je risquerai la vie de tous mes fils pour voir sa tête au bout d'une lance.
Oğullarımın beni asla anlamayacağından korkuyorum.
Ma crainte, c'est que mes fils ne me comprennent jamais.
Oğullarımı iyi yetiştiriyorum.
J'élève très bien mes fils.
Oğullarım ve ben burada çalışıyoruz. Burayı kimse ziyaret etmez.
Mes fils et moi travaillons ici, et il n'y a jamais de visiteurs.
Oğullarım da benden sonra devam edecek.
Mes fils prendront le flambeau.
Oğullarım olduğunu nasıl bildin?
Comment savez-vous pour mes fils?
İyi uykular, oğullarım.
Dormez bien, les garçons.
Oğullarımın eline bakamam. Sakat değilim ki!
Je ne peux pas m'imposer aux enfants...
Ben, koca Hidetora kendi oğullarımın saldırısına uğradım.
Moi, Hidetora, j'ai été attaqué par mes propres fils,
Ahmak oğullarım!
Stupides fils...
Biz oğullarımızı barış için savaşa verdik!
Nous envoyons nos fils à la guerre au nom de la paix.
Oğullarım benim.
Oh, mes garçons.
Oğullarımı düşünüp duruyorum.
Je pense à mes garçons.
Oğullarımı özledim.
Mes fils me manquent.
Oğullarımız aynı okula gidiyorlar.
Nos fils sont à la même école.
Ama onlar bizim oğullarımız değil mi?
Mais nos enfants?
Oğullarımızı bu hediyeyle beraber götür.
Nos enfants lui apporteront ce présent
Oğullarımızın hayatta olmasını dilerdim, Bob. Eğer böyle bir şey olmasaydı, hala hepsine sahip olabilirdik.
Si nos garçons étaient en vie, papa... ça serait quelque chose.
Oğullarımdan herhangi birini bakım evine göndermektense tabuta koyarım.
Pas question de placer le moindre de mes fils,
Oğullarım sizinle tanıştığıma inanmayacaklar.
Mes fils seront ravis d'apprendre que je vous ai rencontré.
Sizinle gurur duyuyorum oğullarım.
Je suis fier de vous, mes fils.
Hepinizi çok seviyorum oğullarım.
Je vous aime tous, mes fils.
Oğullarım nerede Tanrı bilir.
Que sera t-il advenu de mes enfants!
Bunlar da oğullarımız.
Et nos fils.
Cehennemin sanatkarı babamız....... senin karanlık ruhlu oğulların olarak... senin arzularını karşılamak için... sana yeni ikramlarda bulunacağız... bunları, sana olan teslimiyetimizin bir simgesi olarak kabul et... senin ve 10 lanetli emrinin.... bizim elimiz ve planlarımız vasıtasıyla gerçekleştirdiğin için şana şükürler olsun.
Notre Père qui est aux Enfers, nous, tes enfants aux âmes noires, continuerons d'exécuter ta volonté et t'apportons cette nouvelle offrande en signe de totale soumission à Toi et à ton Décalogue Maudit, qui nous a été transmis par nos Pères Fondateurs.
Tıpkı oğullarına yaktığın gibi. beni de aldattın, onları aldattığın gibi.
Tout comme vous l'avez fait avec vos fils. Vous m'avez trompé comme vous les avez trompés. C'ÉTAIT UNE GUERRE!
Bay ve Bayan Hugo'nun bir oğulları var.
M. et Mme Hugo ont un fils.
Bu işi için, bir ara Detroit'te olacağım oğullarını tanımak için geberiyorum.
Je vais être à Detroit pour ce deal, je meurs d'envie de connaître tes fils.
Onlar da oğullarım.
Mes fils.
Karl'ın ailesi nafaka parasından ve diğer bütün skandallardan sıyrılmak için oğulları, sevgili yeğenimi inanılmaz sorumsuz bir şekilde yetersiz hazırlıkla ta Amerika'ya gönderip şu bahsettiğim hizmetçi kızın düşünüp kaleme aldığı daha bir önceki gün elime ulaşan ve yeğenimin görünüşünden bindiği geminin adına kadar her şeyi anlattığı mektubu olmasa Amerika'daki keramet ve mucizelere emanet edip New York limanında mahvolmak üzere postalamışlar.
Car... comme les parents, pour éviter rente alimentaire ou tout autre scandale, ont fait transporter en Amérique mon cher neveu, avec un équipement irresponsablement insuffisant, ainsi ce garçon serait, sans les signes et miracles encore vivants en Amérique, déjà en perdition dans une ruelle du port de New York, si cette servante ne m'avait pas dans une lettre qui est arrivée en ma possession avant-hier, communiqué toute l'histoire, le signalement de mon neveu et judicieusement aussi le nom du bateau.
Kendi oğullarından daha mı kötüler?
Sont-ils pires que ses fils?
Oğulların nerede? Neden sana yardım etmiyorlar?
Tes fils ne t'aident pas?
Siz Bokçu oğulları olmasaydı, burada olmazdım.
Je suis ici à cause de vous, fils de chieur-mat.
Taro'nun sesi, beni ıssızlığın içinden çekip aldı ve işte, sevgili oğullarım tam karşımda.
Devant moi, mes enfants...
Madeleine, kendi sorunlarım var. Senin suçlu oğullarınla savaşmak istemiyorum.
J'ai assez de problèmes sans avoir à me farcir tes gosses délinquants.
Papazımız Michael ve eşi Lindy bugün önünüzde, oğulları Aidan ve Reagan ile küçük kızları ve bebek kız kardeşleri Azaria Chantel Loren Chamberlain ile birlikte duruyor.
Voici notre pasteur Michael, sa femme Lindy et leurs fils, Aidan et Reagan, avec leur nouvelle petite sœur : Azaria Chantelle Loren Chamberlain.
Oğulların seninle kalamazlar mı?
Pourront-ils rester avec toi?
Flores ve oğulları m? Öyle düşünüyorum.
Pedro Flores et ses hommes?
Ben Bromski. Oğullarından mısınız?
Je m'appelle Bromski...
Kalan yıllarımı ölen dostlarım ve onların oğulları için ağlayarak geçirmek istemiyorum.
Je n'ai nul désir de passer le peu d'années qui me restent à pleurer de vieux amis ou leurs fils.
Oğullarınız şevklerini kaybetmediği müddetçe ben gece-gündüz çalışmaya hazırım.
Je suis disposé à travailler jour et nuit tant que vos garçons continuent d'être aussi enthousiastes.
Ben oğullar üzerine yazdım, benim uzmanlık alanım bu.
J'écris au sujet des garçons, car c'est mon domaine d'expertise.
"Charles Murphy ve Oğulları"'na rezervasyon yaptırmıştım. Senin adınsa...
J'ai fait la réservation chez Charles Murphy et fils, et vous êtes...
- Ya oğulların? Senin yerine uçamazlar mı?
- Vos fils ne peuvent pas vous remplacer?