Papazlar tradutor Francês
273 parallel translation
Papazlar.
- Rois.
Önemi yok. Doktorlar ve papazlar için geçerli değil.
Ça ne fait rien pour les prêtres.
Ama onlar senin gibi davranmıyor. Papazlar gibi konuşmuyorlar.
Mais ils ne parlent pas comme des pasteurs.
Gelmeyen aslar ve papazlar, durmadan çektiğim kızlar falan derken param suyunu çekti.
Entre les parties de cartes et les femmes de Denver, il ne me reste rien.
Diğer bölgelerde başka papazlar da var, değişik dinler ve mezheplere mensup.
Il y a des aumôniers de toutes confessions ailleurs.
Murphy, şehirdeki tüm kilise konutlarına bak..... dün gece hangi papazlar dışarıdaymış, bul.
Tâche de savoir quels prêtres sont sortis tard hier soir.
Quebec'teki tüm papazları kontrol ettik.
Nous avons enquêté auprès des prêtres.
Üç üçlü, Papazlar, valeler.
Trois 3. Les rois. Les valets.
Papazların aristokratlığı.
D'aristocrate, vous êtes devenu prêtre.
Papazlar ve askerler görebiliyordu onu.
Les prêtres pourraient le voir et même les soldats.
Bir doktor daha çok para kazanıyor. Papazların modası geçti.
Les pasteurs, ça fait antique.
Berber bu sakala gıcık oluyor... ama yerlilerde Tanrı'nın sakallı bir resmi var... bu yüzden Kongo'daki papazlar sakal bırakmak zorundalar.
Le barbier rêve de pouvoir couper cette barbe, mais les autochtones ont une image de Dieu barbu, donc les prêtres doivent porter la barbe au Congo,
Ve oğlum Roma'da ve ben başka yerlerde, başka kadınlarla... "tek bir beden ve tek bir kan" uygularken, günah çıkaran papazlar neden buna üzülüyorlardı?
Quand mon fils et moi faisons "sanguis unus" avec d'autres femmes, pourquoi, vous autres confesseurs, êtes-vous tellement outrés?
Görüyorsun, bu papazlar şeytandan korkmuyorlar.
Tu vois, ces abbés n'ont pas peur du diable.
Peki ya papazlar?
Et chez les curés?
- Topraklarınız çoraktı. Tarlaya buğday ektiniz ve papazlar da tüm ürünü alıp götürdüler.
Votre terre était mauvaise.
Accattone, bugün papazlar günü olmasaydı yemek yiyemezdik.
Tu vois, sans les curés, aujourd'hui pas de boustifaille.
Çok yaşayın papazlar!
Vive le Clergé, et qui l'a créé.
Raymond'ın psikiyatrik profiline dayanarak, Sanırım vale ve papazları rahatlıkla eleyebiliriz.
D'après le fonctionnement psychologique de Raymond, on peut éliminer valets et rois.
Siz papazlar fetih günlerimizde, ganimet toplamada, gayet güzel savaştınız ama.
Vos prêtres ont bien assez combattu au temps de la conquête quand il y avait du butin à prendre.
Papazlar tapınaklarına geri döndü.
Les prêtres sont revenus dans leur sanctuaire
Mantıklı konuş Thomas. Papazlar daima entrika çevirir durur tamam ama... İstediğim an, onları böcek gibi ezerim.
Garde ton calme, Thomas, les prêtres sont toujours en train de comploter mais je peux les foudroyer quand il me plaît.
Şu anda papazları düşünüyorum, seni değil. Defol git.
je pense aux prêtres maintenant, pas vous, partez.
Ne buna, ne de papazlarımın... katledilmesine seyirci kalamam.
Je ne peux non plus m'en désintéresser et laisser mes prêtres assassinés.
Piskoposların sen yokken kabul ettikleri, on kanun taslağını onaylayacak mısın? Özellikle de benim mahkemelerimden kaçmak için kilisenin vesayetine sığınan papazları teslim etme maddesini?
Accepteras-tu les dix propositions que les Evêques ont accepté pendant ton absence, concernant le défèrement des prêtres qui cherche la protection de l'Eglise pour échapper à mes cours de justice?
Papazlar ve dansörler gibi.
- Comme un moine ou un danseur.
Yunanistan'da dağın tepesinde bir manastır var. Papazlar böyle çıkıyor.
En Grèce, il y a un couvent où on entre comme ça.
Kahrolsun papazlar!
À bas les curés.
Bazı iyi papazların olduğunu kabul ediyorum. Ama çoğu beş para etmez.
J'admets qu'il y a quelques bons curés, mais la plupart ne valent rien.
Bazen imreniyor ve kendi kendime diyorum ki... Bu dünyada mutlu papazlar da var. Paris'teki Notre-Dame'dakiler gibi ki bu güne kadar hiç karşılaşma mutluluğuna erişemedim.
Et je me surprends à envier, je me dis : "Il y a sur Terre des prêtres heureux", tel mon collègue de Notre-Dame, que je n'ai jamais rencontré, et qui dit sa messe sans une laine.
Bende kupa ve sinek papazları var bir de kupa 2'li, 3'lü ve 4'lü.
J'ai un roi de cœur, un roi de trèfle, un deux, un trois, et un quatre de cœur.
Papazların böyle göründüğünü hiç bilmiyordum.
Je ne les aurais jamais imaginés comme ça!
Papazlar dizüstü çöktüklerinde daha güzeller, hele de tanrı boku içinde iseler.
Les prêtres ont leur place à genoux, dans la saleté de la poussière sacrée.
Papa'nın ve kardinallerin aileleri olabiliyorsa papazların neden olmasın ki?
Si les papes et les évêques ont des familles, pourquoi pas les prêtres?
Papazlar intihar istemezler.
Un pretre ne veut pas du suicide.
Tanıdığım papazların çoğu, kaptanla birlikte köprüde durmayı severler, gözlerinde güneş gözlükleriyle.
La plupart des aumôniers de la Marine sont sur la passerelle... avec le pacha, des lunettes de soleil sur le nez.
Tüm D'Alcò ailesi, gelin buraya siz dağlardan gelenler bize cehalet getiren bütün papazlar vur kafanı duvara sok içine sosyalist düşünceyi.
Vous venez des montagnes, où les prêtres sont rois. Tapez-vous la tête trois fois pour y laisser entrer les idées socialistes. - Que fait-on?
Kölelerin adaya getirdiği Afrikalı tanrılara tapıyorlar... Katolik papazları, generaller, politikacılar, ölmüş vudu rahipleri falan filan.
Ils vénèrent les dieux Africains que les esclaves ont apportés avec eux sur l'île, et les saints catholiques, les généraux, les politiciens, les derniers prêtres vaudous...
Lanetlenmemek için umutsuzca teselli arayan, deli gibi tespih çeken papazlar tarafından beyni yıkanmış lanet bir İrlandalı orospuydu!
C'était une sale lrlandaise, une grenouille de bénitier en quête de consolation pour les damnés.
Tanrıları tatmin etmek için papazlar ayin ateşleri yaktılar.
Pour apaiser les dieux, les druides faisaient des rituels.
Onların ölümleriyle, papazlar gelecekteki kehanetleri görebileceklerine inandılar.
En observant leur mort, les druides voyaient les présages de l'avenir.
Evimde papazların ölmesinden hoşlanmam. İşimi bozuyor.
Un prêtre qui meurt chez moi, c'est mauvais pour les affaires.
Albacete'de de papazlar var.
Il y a des confesseurs à Albacete.
Kelt Papazları.
Les Druides.
Hayır. Hayır. Şişko papazlar ve zengin rahipler Dolcino'cuların ağız tadına daha uygundu.
Non... gras évêques et prêtres fortunés... étaient plus du goût des Dolciniens.
Salvador gençliğinin zihnini zehirleyen bu siktiğimin papazları ilk kanı dökülenler olacaklar!
Ces putains de curés qui empoisonnent les esprits de notre jeunesse salvadorienne seront les premiers à saigner.
- "Melekler ve papazlar, bizleri koruyun." - "Hamlet", 1. perde, 4. sahne.
"Anges et ministres de grâce, défendez-nous!" Hamlet, acte 1, scène 4.
Papazların uzun donları var!
Pas vrai, les amoureux? Les curés, ils ont des caleçons longs...
Birde Cizvit papazları. Thomas Jefferson demiş ki ben bir savaşçıyım, öyleyse oğlum bir çiftçi olabilir. Şair de olabilir.
Et de jésuites. poète. et ne jamais revoir ces garces de maudites montagnes.
Eski papazlar eve geri dönmezler.
Un ex-prêtre?
Papazlar.
Parsons...