Pena tradutor Francês
248 parallel translation
Mükemmel, Don Ramino! Soylu Kont Peña Flor ile de böyle devam edersen,... kendisi kocaların kabusu olmaktan çıkacak.
Si vous vous battiez ainsi contre le comte Pena-Flor... il cesserait d'être la hantise des maris.
Senyor Peña Flor'u hiç tanımam.
Je n'ai jamais vu le comte Pena-Flor.
Tabi Kont Peña Flor sadece kocamı rahatsız edip hac yoluna düşürmek için uyduruldu.
Inutile d'ajouter que le comte Pena-Flor n'avait été inventé que pour inciter mon mari à partir en pèlerinage.
Peki Peña Flor'un başı için ödediğin altınlara ne demeli?
Et les 100 doublons que tu m'as donnés pour la tête de Pena-Flor?
Orijinal pena, akça ağaçtan sap bütün teller de bir solak için özenle ayarlandı.
Micros d'origine, manche en érable, cordes montées à l'envers pour cet enfoiré de génie gaucher,
Pena Parkı'nda tanışmıştık, bana içi para dolu bir çanta verip Tanrının Elçisi olduğunu söylemiştin, hatırladın mı?
On s'est connu au Parc de la Pena, tu m'as filé une malle pleine de fric et tu m'as raconté que tu étais l'Envoyé de Dieu. Tu te souviens?
Pena.
Médiator.
- Pena istiyorsun, değil mi?
- Alors, l'onglet, d'accord?
Eğer doğru anladıysam, Vesna erkek arkadaşına bir pena sözü verdi.
Si je comprends bien, Vesna a promis un onglet à son copain
Pena tuzlu mizahı seviyor demek?
Pina aime l'humour piquant.
Göğüslerim! Pena!
Mes nénés!
Ne kadar yol kat etmişiz. Pena, minik porsiyonlarla servis yapıyor.
Pena nous présentera le plat d'une façon impeccable.
Pena di morte. ( Ölüm cezası )
Pena di morte.
Julio Pena'nın karışımıymış.
C'est celle de Julio Pena.
- Julio Pena.
- Julio Pena?
Eric, Julio Pena'nın adresini istiyorum. Benimle orada buluş.
Eric, il nous faut l'adresse de Julio Pena, rejoins-moi là-bas.
Bunlardan birinin nasıl olup da kendini Julio Pena'nın atölyesinde bulduğunu açıklar mısınız?
Alors expliquez-moi comment l'une d'elles a fini dans l'atelier de Julio Pena. Je ne le connais pas.
Bay Pena, bu cihazları satın almak için uyuşturucu satıyor.
M. Pena vend de la drogue pour pouvoir acheter ces machines.
- Pena almaya geldik, pena alalım.
On est venus chercher des médiators, alors on va en chercher.
Sevilla sokakları boyunca haykırıyorlar Ne yazık, Endülüs
Van gritando por las calles de Sevilla que pena Andalucia
Çok fazla pena var.
La section médiators...
Tıpkı bunun gibi bir pena arıyoruz.
- On cherche ce modèle de médiator.
Yeni bir pena kullandığını fark ettim.
J'ai vu qu'il avait un nouveau médiator.
Sonra puf! Yeni bir yüzyıla girerken pena Amerikanın güneyinde beliriverdi ve Robert Johnson'un parmaklarında blues ile rock'n roll'u doğurdu.
Et puis, au début du siècle, il réapparut dans le sud des États-Unis, entre les doigts de Robert Johnson.
Pena, zebaninin bir parçasıydı bu yüzden supra güçlere sahipti.
Étant une partie de la Bête, ce médiator a des pouvoirs supranaturels.
Bizim başarı biletimiz bu pena!
C'est notre ticket pour le génie.
Sen kaybettin. Pena benimdir.
Le Pic est à moi.
Hayır. Çok yaklaştık. Pena bu odaların birinde ve onu almadan bir yere gitmiyoruz.
Non, le Pic est dans une de ces pièces, on ne partira pas sans lui.
- Pena sende, değil mi? Evet!
- Tu l'as bien pris?
Bu bir pena. Ben de lead gitaristim.
C'est pour la guitare et je suis le guitariste.
Vurduğu her yalan yanlış pena darbesiyle Harold Crick, bu meydana geldiği, ne istediğini ve niçin yaşadığını bilen kişiyi daha da güçlü kılıyordu.
A chaque accord maladroit, iI percevait avec plus de force qui il était, ce qu'iI voulait et pourquoi il était vivant.
Narciso Peña Soriano emrinize amadedir.
Narciso Pena Soriano, pour vous servir.
Bass telleri normal gitar tellerinden biraz daha kalındır, bu nedenle daha... kalın ve büyük pena kullanırsın.
Les cordes de basses sont plus épaisses que celles d'une guitare donc on prend un médiator plus lourd et plus large.
Kaptan Mannıng ve Tayfa Pena.
Le capitaine Manning et le marin Peña.
- Pena cebine bak.
- Quoi? - Allez y, regardez dans la housse
Orada Portland'dan alınmış, iki milimetrelik bir pena var.
Vous trouverez deux médiateurs qui viennent de Guitar Town à Portland.
"Seni bekliyorum, senin için yanıp tutuşuyorum, Peña Flor."
Je t'attends et me languis de toi.
Peña Flor!
Pena-Flor.
Penya, senin yerin orası değil.
- Peña! T'as rien à faire là. - Vas-y.
Merhaba Claire, ben Hemşire Peña.
Claire, c'est Mme Peña, l'infirmière.
Hemşire Peña, lütfen.
Mme Peña, s'il vous plaît.
- Merhaba Claire, ben Hemşire Peña.
Mme Peña à l'appareil.
Enrique, Komiser Peña seni görmeye gelmiş.
Enrique, le capitaine Peña voudrait te voir.
Komiser Peña. Bu onuru neye borçluyuz?
Que nous vaut cet honneur?
Bu onura erişecek kadar önemli kişiler değiliz, Komiser Peña.
Nous sommes indignes d'un tel honneur.
Komiser Peña derhal eşinizi görmek istiyor.
Le capitaine Peña veut le voir immédiatement.
Komiser Peña ile konuşun.
Voyez le capitaine Peña.
Teşekkürler, Komiser Peña.
Merci.
Ne yaptım ettimse bana yüz vermedi. - Hiç değilse servisi Pena yapsın.
Richard, laisse Pena servir.
Pena yanında mı? Evet, işte burada.
- Tu as le Pic?
Senin için onlar pena.
Mes médiators?