Perşembe tradutor Francês
3,779 parallel translation
Geçen Perşembe.
- Mardi dernier.
Eğer onda yoksa seni Perşembe gününe kadar perişan ederim.
Je vais t'éclater s'il l'a pas.
3 Aralık 2009, Perşembe.
On est le jeudi 3 décembre 2009.
Bak, yarın geçecek. Sonra da Perşembe.
Regardes... demain, puis jeudi,
Zeke, Hanya'yı Konya'yı perşembe günü anladı.
Pour Zeke, le gâteau brûla jeudi.
Ben de perşembe akşamları Gail'e yemek yapardım.
Avant, le jeudi, je cuisinais pour Gail. C'était mon jour.
Her perşembe buradayız.
On joue ici chaque jeudi.
Perşembe 6'da görüşürüz tamam mı?
Donc, je te vois jeudi à 6h, d'accord?
- Perşembe.
Jeudi.
Tamam, neyse akşam yemeği, perşembe günü.
Tu viendras souper jeudi.
Evet ve Perşembe akşamı dördümüzü yemeğe çıkaracak.
- Oh. Ouai? - Yep, et il nous emmène tous les 4 diner jeudi soir.
Bu nedenle şu anda, ister sağ kolunu oynat, istersen kafanı salla istersen de bir sonraki perşembe sabahı meyveli şekerleme ya da mısır gevreği yemeye karar ver. Bunların hepsine 17 milyar yıl önce evren var olmak için patladığında karar verildi.
Donc que tu bouges ou non ton bras droit ou que tu dodelines de la tête ou que tu manges des Fruit Loops ou des corns flakes ce jeudi matin tout cela fut déjà décidé quand l'univers a implosé il y a 17 milliards d'années.
Trip önümüzdeki Perşembe şehir konseyiyle görüşecek.
Trip voit le conseil municipal ce jeudi.
Perşembe günü öğle yemeğinde Rochester'da olacak ve orada da Çöp Tabağı isminde bir şey sipariş edeceğimiz bir yere geçeceğiz.
Jeudi, tu vas aller à Rochester pour le dîner. Tu vas aller dans un endroit et commander un truc nommé Poubelle.
Rahman perşembe günü, filmi denetlemek için Qasr Salah al-Din'de olacak.
Abdul-Rahman y sera jusqu'à jeudi. Pour filmer la petite.
Perşembe alacağım.
- Oui. - Super. Je te remplace jeudi.
Perşembe?
Jeudi? Allez!
Kazadan 3 gün önce, 11 Ekim Salı 12 Ekim Çarşamba ya da 13 Ekim Perşembe günlerinde herhangi bir alkol ya da başka zehirli madde kullandınız mı?
Les trois jours précédant l'accident, le mardi 11 octobre, le mercredi 12, ou le jeudi 13, avez-vous consommé de l'alcool ou autres stupéfiants?
PERŞEMBE, CUMA, CUMARTESİ GECELERİ 15 $, GİRİŞTE 20 $
NUITS DU JEUDI, VENDREDI ET SAMEDI 15 $ en avance, 20 $ à la porte
Geçen Perşembe miydi?
Etait-ce jeudi dernier?
- Perşembe.
- Jeudi.
- Perşembe. Pekala.
Jeudi
- Çünkü Perşembe günü sınav var, Rafa zayıf alacak.
- Pourquoi? - Jeudi, Rapha va rater son contrôle de maths.
- Perşembe günü. Sanırım sizden ne isteyeceğimi biliyorsunuz.
- Evidemment, je me doute que tu sais... ce que tu leur donneras.
Eskiden olduğu gibi Pazartesi, Perşembe ve Cumartesi vardiyasını istiyorum.
Du lundi au jeudi et le samedi, comme avant.
Müteakip haberimiz, Perşembe günü kimliği belirsiz bir kişinin Pinewood İlkokulu yakınlarında araba çarpması neticesinde hayatını kaybettiği Stockbridge, Massachusetts'ten geliyor.
"Le rapport suivant provient de Stockbridge dans le Massachusetts, ou jeudi un homme non identifié à été reversé et tué par une voiture pret de l'école primaire Pinewood." " Mais au delà de la tragédie, un mystère se soulève :
Perşembe sabahı... İşte bu tenis.
- Jeudi matin, c'est tennis.
GDK bu perşembe bir toplantı ayarladı.
L'audition est prévue pour jeudi.
Jennifer, işlerin gidişatını görmek için Perşembe günü tekrar gelirim.
Je repasserai jeudi voir si tout se passe bien.
Perşembe günü Tony'de.
Jeudi chez Tony.
- Altı ay boyunca her perşembe oraya gittin doğru değil mi?
c'... Vous y êtes allée tous les jeudis pendant 6 mois. N'est-ce pas exact?
İyi de niye perşembe günü buradayız?
Mais pourquoi sommes-nous ici un jeudi?
Gelin olacak Chailey Morris'in perşembe günkü trajik ölümünün artık bir kaza olmadığı dikkate alınıyor.
La mort tragique de la future mariée Chailey Morris, mardi, n'est plus considérée comme accidentelle.
Başka bir durum olmazsa, perşembe günkü toplantımızda görüşürüz.
Sauf s'il y a du nouveau, je vous revois à la réunion de jeudi.
Geçtiğimiz ayın her Salı ve Perşembe günleri Red Rabble denilen yerde harcama yapmış.
Elle a fait des frais chaque mardi et jeudi le mois dernier dans un endroit appelé le Red Rabble.
Her Perşembe akşamı Red Rabble'a seni görmeye geliyor.
Elle vient vous voir jouer tous les jeudi soir au Red Rabble.
Çarşamba ve perşembe günleri onlarla kulüpte dans ettiğini ya da gölde yüzdüğünü yazardı.
Le mercredi et le jeudi, il écrivait qu'il avait danser avec elles dans un club ou nager avec elles au lac.
Perşembe.
Jeudi.
Perşembe gecesine kadar hatırlıyor.
- Non. Tout s'arrête au jeudi soir.
Perşembe ; "Dün Lacey'i işte gördüm, çok dikkat çekiciydi!"
Jeudi, "j'ai vu Lacey au boulot hier. Elle m'empêche de me concentrer!"
Pazartesi ve perşembe günü geç almışsın.
Vous étiez en retard lundi et mercredi.
Perşembe'ye kadar £ 2,900 yatırman yeterli. Böylece gelir hesapların temize çıkacak.
Vous avez juste à envoyer la totalité des 2900 £ d'ici jeudi et votre ardoise sera nettoyée avec le revenu.
Perşembe... 8,000 doları iki günde bulmam nasıl beklenir?
Jeudi... Comment suis-je supposé trouver 8000 $ en 2 jours?
Bugün Perşembe.
c'est jeudi.
Mesela öğrencilerin istediklerini söyleyebilecekleri Perşembe toplantılarına mikrofon yerleştirebiliriz.
Comme chaque jeudi à l'assemblée, on pourrait prendre un microphone dans lequel les étudiants pourraient dire ce qu'ils veulent.
Özellikle de Black Cat'deki ateşli barmenlerle. Eğer saplantı bozukluğu olan ve beni köle gibi çalıştıran amirim perşembe akşamı 10.30'da benden yemek getirmemi..... istemeseydi, şu an orada olup bir iki kadeh yuvarlıyor olabilirdim.
En l'occurrence, le barman canon du Black Cat, où je serais en ce moment si je ne travaillais pas pour un esclavagiste qui m'envoie lui chercher à dîner à 22 h 30 un jeudi soir.
Beni Persembe ara.
Appelle-moi jeudi.
Persembe konusuruz.
Jeudi je saurai.
Bugün Persembe.
C'est jeudi.
Her Perşembe dans ediyorum.
Je danse tous les jeudis.
- Ve bugün Perşembe.
Et aujourd'hui on est jeudi.