Polonyalılar tradutor Francês
147 parallel translation
Tüm Polonyalılar bir hayalet mi gördü?
Ont-ils vu un fantôme?
Polonyalıların tüm umutlarının karşısında bir Nazi tankı vardı insanlar ise şaşkın ve yardıma muhtaçtı.
Un tank nazi contre chaque espoir polonais. Le peuple était abasourdi et impuissant.
Toplama işini biz, kampı da Polonyalılar yapıyor.
Nous concentrons et les Polonais campent!
Moskova'yı Polonyalılar ve Litvanyalıların saldırılarından Tatarların tekrar sınırlarımıza tecavüz etmelerinden,... kanlı çatışmalar yaşamaktan ve düşmanlarından,... yalnızca parçalanmamış, yasal bir taht koruyabilir :
Seul un pouvoir unique, un seul sang préservera Moscou de ses ennemis. Sans quoi, les Tatars recommenceront leurs incursions. Les Polonais et les Livoniens, leurs invasions.
Yaklaşık 40,000 savaş mahkumu vardı orada, tabii eğer Rusları, Polonyalıları ve Çekleri dahil edecek olursan bizim bölümde yaklaşık 630 kişiydik.
Nous étions 40.000 en comptant les Russes, les Polonais et les Tchèques. Notre groupe se composait de 630 aviateurs américains.
Biz Polonyalılar'ı bilirsin. Barones Sophie hakkında herşeyi anlatabilir.
La baronne en sait long sur Sophie!
Polonyalılar mı?
Des Polonais?
Yahudiler, Polonyalılar, Ruslar, Fransızlar. Siyasi tutuklular.
Juifs, Polonais, Russes, Français, prisonniers politiques.
Polonyalıları sadece Polonyalı oldukları için öldürürler.
Il tue des Polonais simplement parce qu'ils sont polonais.
Sadece Polonyalılar'a değil tüm dünyaya bir dersti.
Une leçon pour les Polonais et le monde entier.
Biz Polonyalılar ondan nefret ederdik.
Nous les Polonais, nous le détestions.
Çekler, Polonyalılar?
Des Polonais?
Polonyalılar.
Les polonais.
Polonyalılar hakkında yanılmışım.
J'avais tort au sujet des Polonais.
Bunu lanet Polonyalılar yapmıştır.
Ce sont ces fichus Polonais!
İngilizleri... Pek çok İtalyan'ı Yunan ve Polonyalıları da yasaklamaları gerekir.
des Anglais, et maintenant un zeste d'Italiens de Grecs, de Polonais...
İtalyanlar, Yunanlılar, Polonyalılar, Porto Rikolular, Şilililer.
Italiens, Grecs, Polonais, Portoricains, Chiliens...
Çünkü sadece Polonyalılar'ın gözü böyle parlar.
Seules les Polonaises ont ce feu dans les yeux.
Riga'da üç yıl hiç uyuyamadım, çünkü Polonyalılar her gece tartışıyorlardı.
Pendant trois ans à Riga j'avais peu dormis, parce que la nuit chez moi, les Polonais s'arrangeaient.
Polonyalıların dedikleri gibi ıvır zıvır üretirler, bizi dolandırırlar ve işçileri sömürürler.
Pour que les Polonais puissent dire : Ils font de la friperie, ils trichent, ils exploitent les ouvriers.
Biliyor musun, Bayan Anka buraya gelmeye başladığımdan beri, Polonyalıları daha iyi anlıyorum. Karol.
Vous savez mademoiselle, depuis mon arrivée chez vous, je comprends mieux les Polonais et Karol.
Biliyorum siz Polonyalılar için bu kutsaldır.
Je sais que pour vous c'est sacré.
Polonyalılar.
Des étrangers...
Şu rastladığın Polonyalılar Almanmış. Churchill'i öldürmek istiyorlar.
Les Polaks du village sont des Fritz venus tuer Churchill.
İşlenen mezalime tanık olmaları için Polonyalıların kampa girmesine müsade edilmiş.
Les Polonais entrent dans le camp et découvrent les atrocités qui ont été commises.
Adamları Arnhem'e almak, üç gün sürer, Polonyalılar ve İngilizler.
Il faudra 3 jours pour emmener les Polonais et les Britanniques à Arnhem.
"Polonyalılar mantıklı olmak durumundalar. " Alman halkının isteklerine uygun biçimde karşılık vermeli " ve çalmış oldukları sınırları iade etmeliler.
Les Polonais doivent se montrer raisonnables, répondre favorablement à la requête du peuple allemand et lui rendre les territoires qu'ils lui ont volés.
- Polonyalılar çok çabuk pes etti.
Les Polonais capitulent trop facilement.
Yahudileri bir tarafa, Polonyalıları diğer tarafa koyuyorlar. Tam bir hapishane!
Ils parquent les Juifs d'un côté et les Polonais de l'autre.
Polonyalılar kendi postanlerine sahip olmuştu ve pul koleksiyoncusu Jan burada çalışıyordu.
Les Polonais obtinrent dans la ville leur propre poste où Jan Bronski trouva un emploi.
Artık barıştayız, Jan. Almanlar, Polonyalılar, Kaşubyalılar birlikte barış içinde yaşıyoruz.
Des vieilles neiges, Jan. C'est la paix! Allemands, Polonais, Kachoubes, tous vont vivre en paix.
Dün gece, ilk kez olarak, Polonyalılar, Alman topraklarında Alman askerlerine ateş açmışlardır.
Cette nuit, pour la première fois, les provocations depuis le territoire polonais sont venues de troupes régulières.
Polonyalılar, Fransızlar uğruna kanımızı döktüğümüz Anavatanımız...
Les Polonais, les Français, la patrie, à laquelle on a donné son sang!
Polonyalıları Yahudilermiş gibi gösterebilirsek tabii.
Si elles peuvent être désignées Polonaises plutôt que Juives.
Yasakları yayınlıyorlar ama ayık Polonyalılar bir anlaşmaya varamazlar.
- Merci. Ils l'interdisent, mais les Polonais ne s'entendent pas quand ils sont sobres.
Polonyalıların birbirleriyle konuşmaları gerektiği gibi konuştuk.
Nous avons parlé comme doivent se parler les Polonais. Comme un Polonais avec un autre Polonais.
Çalışmaya genellikle gün batımı saatlerinde başlıyorduk ve çoğunlukla da sabah 6'ya, 7'ye kadar devam ediyorduk. Polonyalılar şarkı söylemeyi ve dans etmeyi sevdiğinden... saat 10'a, 11'e kadar şarkı söyler ve dans ederdik.
On commençait à travailler au coucher du soleil et en général, on finissait vers 6 ou 7 heures du matin, et comme les Polonais adorent chanter et danser, on chantait et on dansait jusqu'à 10 ou 11 heures,
Evet çünkü Polonyalıları topluyoruz topluyoruz... ... ve onları kamplara dolduruyoruz.
Oui, je concentre pendant que les Polonais campent.
Yani bu harabe şato Polonyalılar'ın konaklanmasında ve bitlerinin ayıklanmasında kullanılmıştı.
C'est-à-dire que ce château en ruine servait pour le logement, l'épouillage des Polonais, etc. Des Juifs!
Polonyalılar'la Yahudiler arasında bir fark mı var?
Mais il y a une différence entre Juifs et Polonais?
Polonyalılar'ı imha etmediler, ama Yahudiler'i ettiler.
les Polonais n'ont pas été exterminés. Et les Juifs l'ont été.
Polonyalılar'la Yahudiler arasındaki fark mı diyorduk?
La différence entre Polonais et Juifs?
Öncelikle Yahudi sorununun Polonyalılar'ın veya Ruslar'ın sorunlarıyla veya başka sorunlarla kıyaslanamayacak emsalsiz bir sorun olduğunu anlattılar.
Nous avons contribué à l'Humanité, donné des savants au long des siècles.
Polonyalılar.
Polonais.
Pennsylvania'dan Hollandalılar, Chicago'dan Polonyalılar Dakota'dan İsveçliler. İri adamlar!
Des durs!
Güney'de Polonyalıların düğünlerini takip ederken ve bir hiçken seni çekip çıkardım.
Je t'ai tout appris.
Polonyalılar!
Polonais!
Polonyalıydılar, İrlandalıydılar...
Irlandais et Polonais.
Sen pis bir Polonyalı'sın. Annem, Polonyalı'ların çingenelerden de kötü hırsız olduklarını söylüyor. Ve tabii daha kirli!
Maman dit que les polaks sont pires que les gitans... et plus sales aussi.
Arada mesafe olsa dahi onların Polonyalı Yahudiler olduklarını söyleyebilirdim. Muhtemelen Yukarı Silesia bölgesi Auschwitz'ten yaklaşık 30 km uzaktaki Sosnowiecze gettosundandılar.
Malgré la distance, j'ai compris qu'il s'agissait de Juifs polonais... originaires probablement de Haute Silésie, du ghetto de Sosnowitz, à environ 30 km d'Auschwitz.
Polonyalılar'ın her şeyden haberi vardı. Şaşırtıcı bir şey değil.
Mais on dirait qu'il s'agit du même train?