Portekiz tradutor Francês
386 parallel translation
Üç yıl sonra Portekiz'de bir ırmakta buldum.
Je l'ai trouvée 3 ans après dans une rivière portugaise.
Portekiz yük gemisi, rotasını 200 mil şaşırmasaydı, hâlâ orada olurdum. Ne?
J'y serais encore si un cargo ne s'était pas trompé de route.
- Elimizdeki raporlara göre, Portekiz yük gemisi tarafından ilk eşinizin tarifine benzeyen birisinin kurtarıldığı haberini, dedikodusunu duyduğunu iddia ediyor. - Öyle mi? Aynı zamanda, boğulduğu rapor edilen, Stephen Burkett de kurtarılmış.
Le bruit court que votre première femme aurait été retrouvée par un cargo portugais, en compagnie d'un certain Stephen Burkett, lui aussi disparu.
- Biliyor musun, hâlâ yapabiliriz. Marsilya'dan Portekiz vizesi alırız, oradan da gemiyle...
- On pourrait y aller, embarquer à Marseille pour le Portugal et partir en bateau pour...
Dietrich birkaç gün sonra Portekiz'e uluslararasì casusluk iletisş im merkezi Lizbon'a vardì.
En quelques jours, Dietrich est à Lisbonne, au Portugal, centre de communication de l'espionnage international.
- Hayïr, Lizbon'dan, Portekiz.
- De Lisbonne, au Portugal.
Tavanı Portekiz'den getirtmiş.
Le plafond vient du Portugal.
Sir Rodney Leighton, Bath ve Tower Şövalyesi, Portekiz'in Kılıcı.
Sir Leighton, chevalier de Bath, de la Tour et de l'Épée du Portugal.
S.S. Nyanga. Portekiz gemisi.
- Le S.S. Nyanga... un bâtiment portugais.
Grazzi'nin teknesindeydi. Portekiz'e üç gün mesafedeydiler.
Ça s'est passé sur le bateau de Grazzi, en route vers le Portugal.
Eğer Portekiz'e giden bir geminin kaptanıysan ve ağzını sıkı tutarsan birçok antika alabilirsin.
Quand on est capitaine d'un bateau qui va au Portugal, et qu'on sait la boucler, on peut acheter beaucoup d'objets.
1946'da özel bir teknenin kaptanıydınız. New York limanından Portekiz, Lizbon'a gidiyordunuz.
En 1946, vous étiez le skipper d'un yacht privé, parti de New York pour Lisbonne.
Ordunuzun Portekiz'de inşa ediyor olduğu bazı hava üsleriyle ilgileniyorum.
Votre armée établit des bases d'aviation.
Portekiz şarabı aldım.
Puisque j'apporte du vin cuit...
En yüksek on dağ, sonra Portekiz'in nüfusu..... Yeni Zelanda'nın yıllık ortalama yağış miktarı...
Les dix plus hautes montagnes... la population du Portugal... la moyenne des pluies en Nouvelle-Zélande...
Bunu sen yap, Portekiz'li.
Portugal.
- Yemek saat sekizde yanında da D-A-O ve A'sı şapkalı yazılan ve Dang diye okunan bir Portekiz şarabı var.
- Nan, je... - Le dîner sera prêt à 8h avec un vin portugais, qui s'écrit D-A-O avec un accent sur le "A" et qui se prononce "dang".
500 Küçük Yüzücü, İtalya için. 500 adet, Hollanda için. 750 adet, Portekiz için.
500 Petits Baigneurs pour l'Italie, 500 pour la Hollande, 750 pour le Portugal, mon Dieu, faites que je signe un contrat avec ce Castagnier.
Portekiz tam ilerimizde.
Le Portugal est droit devant.
Geri kalanını Portekiz'de alacaksın.
Tu toucheras le reste quand tu nous aura amenés au Portugal.
Bir ulus, kökeni Portekiz ; ama artık Portekiz'in bir parçası değil.
Une nation issue du Portugal, mais qui aujourd'hui ne fait plus partie de ce pays.
Ve artık bir Portekiz sömürgesi olmak istemeyen.
Et qui ne veut plus être une colonie portugaise.
Portekiz İngiltere'nin düşmanıdır ve İngiliz gemileri Queimada Limanı'nda olmasalardı Portekizliler şimdiden geri gelmiş olurlardı.
Le Portugal est l'ennemi de l'Angleterre. Si les navires anglais n'étaient pas dans le port de Queimada, les Portugais seraient déjà revenus.
Fazlaca Portekiz'i hatırlatır.
Il fait trop penser au Portugal.
Ve sonrasında Portekiz'li kaşifler Dünya'yı baştan başa dolaşmayı başardılar.
Une expédition portugaise réussit... à faire le tour de la planète bleue.
Diğerleri terhis edildi ya da Portekiz topraklarına gitti.
Les autres se sont dispersés ou sont en territoire portugais.
Portekiz bölgesi.
En territoire portugais.
Biraz barış Portekiz'e Ve de Avusturya'ya
Et d'Autriche avec de la chance
Sherlock Holmes'un tüm çabasına rağmen... Blessington'ı öldüren üç katil polisi atlatıp, Portekiz'e giden bir gemiye binerek ülke dışına kaçtılar.
Malgré les efforts de Sherlock Holmes, les tueurs de Blessington ont échappé à la police et ont pris un navire pour le Portugal.
Bundan birkaç hafta sonra öğrendik ki Nora Crainer adındaki bu gemi Portekiz açıklarında tüm personeli ile birlikte batmış. Adelet bir şekilde yine tecelli etmişti.
Des semaines plus tard nous avons appris que le navire, le Norah Creina, avait coulé avec tout son équipe pas très loin de la côte portugaise, au nord d'Oporto.
İspanyol ve Portekiz krallarını kırdı... Çünkü fakirler için bir cennet, hükmedenler için nadiren memnun edicidir.
Leurs Majestés d'Espagne et du Portugal... car le paradis des pauvres plaît rarement à leurs maîtres ;
Sayın Kardinal, misyonlara göre Papalık, İspanya ve Portekiz arasında siyasi bir çatışma bekliyor muyuz?
Quant aux missions, Votre Eminence... je m'attends à une divergence politique... entre le Saint-Siège, l'Espagne et le Portugal.
Hayır, o topraklar İspanyollarındı ama şimdi Portekiz'e ait.
Un territoire qui était espagnol. Portugais, à présent.
- Hayır, bu bir devlet meselesi. Buna Madrid Antlaşması'yla karar verildi ve İspanya ile Portekiz tarafından imzalandı.
- Cette affaire regarde l'Etat... selon le traité de Madrid entre l'Espagne et le Portugal.
Sayın Kardinal, şelâlenin altında kalan bölgedeki ormanın eğer bölünmesi gerekiyorsa İspanya ve Portekiz tarafından paylaşılabilir.
En aval des chutes, la jungle... peut être partagée entre Espagnols et Portugais.
Buna komşularımızın topraklarında, Portekiz'de izin veriliyor. Bence durum yanlış anlaşıIıyor.
Cette pratique est autorisée par nos voisins... les Portugais, ce qui, à mon avis, est mal compris.
Don Cabeza, misyon topraklarının Portekiz tarafından devralınmasını istiyor. Neden? Çünkü misyonlar Guarini'lerin sığınabilecekleri kalan tek şey.
Il veut que les Portugais occupent les territoires de la mission... parce que c'est le dernier sanctuaire des Guarani.
Portekiz mahkemesi ateisttir ama sen ve ben Katoliğiz.
Le Portugal est athée, mais vous et moi sommes catholiques...
Bence krala, Portekiz onlara hayatlarını devam ettirme garantisi verene kadar misyon topraklarının devredilmesini ertelemeyi önermeliyiz.
Conseillons ensemble à votre roi de ne transférer les territoires des missions... que si le Portugal garantit leur survie.
Sizin Tanrı adına değil, Portekiz adına konuştuğunuzu düşünüyor.
Parlez-vous pour Dieu ou pour les Portugais?
- Portekiz kralıyla konuşun diyor. - Konuştum.
- Parlez au roi du Portugal.
Eğer Cizvitler Portekiz'e karşı koyarsa Cizvit tarikatı Portekiz'den ihraç edilecek.
Si les jésuites résistent aux Portugais... l'Ordre sera expulsé du Portugal.
Ve Portekiz'den sonra belki İspanya'dan, Fransa'dan, İtalya'dan da kim bilir?
L'Espagne suivra, puis la France, l'Italie, qui sait?
Baharatlar Portekiz, Algarve'den geliyor.
Des épices de l'Algarve au Portugal.
Sadece ona bakarak, onun ucuz bir ayakkabı olduğunu ve Portekiz'de üretildiğini tahmin ettiğimi, söyleyebilirim, fakat kimin umurunda?
J'ai vu que c'était une chaussure bon marché, sûrement fabriquée au Portugal... Et après?
Portekiz, tamam.
Au Portugal, oui.
Kayıp bir Portekiz ökçesi.
Un talon portugais a disparu.
İspanya, Portekiz.
l'Espagne ou le Portugal.
Portekiz.
Portugaise.
çünkü İspanya ve Portekiz'e gitmekle meşguldü!
Elle est venue à l'hôpital? Non.
PORTEKİZ KIYISI
CÔTE PORTUGUAISE, 1938