Protein tradutor Francês
926 parallel translation
Su vaziyeti tahlili, protein rabıta tahlili, göz tahlili, kan analizi... Bir röntgenden diğer bir röntgene. Tahliller, bitmek bilmeyen tahliller.
On m'a fait un test de restriction, un examen de la vue, cultures sanguines, radios, autres radios, des examens interminables.
Fosfolipid, amino asit, keratin, kolesterol ve protein kıymetlerini görmemiz gerekiyor.
Nous devrions trouver du phospholipide, des acides aminés, du cholestérol, de la créatinine et des protéines.
Yiyecek stokları savaşta yok edildi. Protein gezegenleri çürüdü.
Son stock de nourriture sur une planète a été détruit lors de la guerre.
Günde ne kadar protein alman gerekiyor biliyor musun?
Tu as besoin de protéines, tu sais.
Bunlar protein.
C'est bourré de protéines.
O şişe içerisinde besleyici protein karışımı var.
Le flacon contient un complexe protéique nourrissant.
Neyse ki ; doku yıkımı geri döndürülemezken protein süreci böyle değildir.
Heureusement, si ces lésions sont irréversibles, le processus protéinique ne l'est pas.
Aralarındaki muhtemel bir bağlantıyı göz önünde canlandırmak için... hayal gücünü çok fazla zorlamak gerekmez. Protein sentezi ve şey arasındaki -
Il suffit d'un peu d'imagination pour visualiser une connexion possible entre la synthèse des protéines et...
Yeterli protein almaz, çok zayıflar kemikleri çıkmaya başlar ve yüzgeçleri kopmaya başlar.
S'il n'a pas assez de protéines, il maigrit, ses arrêtes deviennent apparentes et ses écailles tombent.
Protein yok, enzim yok, nükleik asit yok.
Pas de protéines, ni d'enzymes, ni d'acide nucléique.
" 6. 4 gramdan fazla protein içeren askte.
"Six. Une ascite..." avec un contenu protéinique supérieur à 4 g.
İdrardaki protein.
Les protéines dans l'urine?
Bu protein, bu iş için 150 aminoasit birimine sahip.
Cette protéine a juste plus de 150 acides aminés pour la composer.
Şanslı bir gün, bir protein sürüsü yuvanın etrafında vızıldayıp babayı birçok zahmetten kurtarıyor.
Un jour de chance, un essaim de protéines tourne autour du nid... évitant au père un sacré travail.
Yüksek değerli protein kapsüllerinden ve bulabildiğim kadar adrenalin tabletlerinden hazırladım. Bir ilk yardım seti de hazırladım. Ne olur ne olmaz diye.
J'ai préparé des capsules protéinées, des injections d'adrénaline, et un kit de premiers secours.
- Yüksek protein içeceklerini çıkar.
Sors la boisson protéinée.
Besleyici yüksek protein yiyecektir
Il se nourrira de protéines
Balık, plankton deniz sebzeleri ve protein denizden.
Poissons, planctons, algues et protéines marines.
Balık ve plankton ve deniz sebzeleri ve protein denizden.
Poissons et planctons et algues... les protéines marines.
Deniz sebzeleri ve protein denizden.
Algues et protéines marines.
Protein plankton, ot denizden!
Protéines, planctons, algues marines.
Evet, ama onlar fazlasıyla protein de yiyorlar, Sybil.
Oui, mais ils mangent aussi des protéines, Sybil.
- Protein, değil mi?
- Une protéine, n'est-ce pas?
- Evet, garip bir protein.
- Oui, une protéine particulière.
Ama dış kabuğunun protein polisakarin olduğunu buldum.
Je sais déjà qu'il a une couche protectrice de polysaccharides.
Protein ve nükleik asitleri oluşturmak yerine, daha da gerideki safhaya gitmemiz gerekti.
Au lieu de fabriquer des protéines... nous obtenons de la fumée, c'est un retour en arrière.
En son bulgulara göre RNA bir protein gibi kimyasal reaksiyonlara girip, proteinlerin yapamayacağı şekilde kendini çoğaltabiliyor.
On a découvert que l'ARN, tout comme les protéines... pouvait réguler des réactions... et se dupliquer, chose impossible pour les protéines.
Devam et. O protein.
Bouffe, c'est des protéines.
Eğer doğru karıştırırsan, bir sürü protein alırsın.
En mélangeant bien, vous aurez toutes vos protéines.
Biraz tuz ve protein kaybettin.
Tu as perdu du sel et des protéines.
Peki ya protein?
Et les protéines?
Soya fasulyesinde, mercimekte, peynirde, birçok şeyde bol bol protein var.
Il y a beaucoup de protéines dans le soja, les lentilles et le fromage, par exemple.
Saf protein... mineraIIer, vitaminIer... Adam dedigin kendine bakmaIi.
Proteines, sels mineraux, vitamines.
Protein, karbonhidrat ve başka karbonhidratlar.
Protéines... Glucides... Les mêmes.
Peki ya etki gösteren hücreleri engelleyecek önleyici bir protein...
Et un répresseur qui bloque la transcription des gênes?
- İyi. Biraz ek protein verdik.
Un supplément de protéines ne peut pas nuire...
Prototip bir bilgisayar üretmişler. Protein bazlı çiplerle çalışıyor.
Ils ont construit un ordinateur, un prototype, avec des puces à base de protéine.
En ilginç olanı ise bu protein çipler yeniden programlanmaya başlayınca tavşan gibi çoğalıyorlar.
Le plus fascinant, c'est que ces puces à base de protéine se sont mises à se reproduire!
Bugünlerde protein bulmak neredeyse imkansız.
Dans nos conditions, l'accès aux protéines est difficile.
Protein, karbonhidrat alırsın. Bunlarda da C ve D vitamini.
C'est une source de protéines, de glucides et de vitamines C et D.
- Protein, iyi gelir.
- Les protéines, y a que ça.
Şişede, besleyici protein karışımı bulunmaktadır.
Le flacon contient un complexe protéique nourrissant.
Protein.
Des protéines.
Evde olan tek protein o.
Vas-y, ce sont les seules protéines dans la maison.
Bu Danimarka ekmekleri Protein dolu.
Ce gâteau c'est de la pure protéine.
Üzgünüm geciktim. Ama protein kürünü durulamam gerekti. O puroya dikkat et, dostum.
Pardon du retard, j'ai eu un rinçage, une couleur et une crème.
Yaptığımız LP testi bize gösterdi ki omurilik sıvısında protein değerleri yükselmiş...,... ama CAT testi taramasında felç ya da tümör bulgusuna rastlanmadı. Bu tuhaf.
Étrange.
Protein almalıyım.
Il me faut des protéines.
Hedef hücreleri protein jeline biraktim. Onlar da kopyalamaya basladilar.
puis j'ai exposé les cellules cibles à une proteine de gel, et elles ont commencé à se multiplier...
Sakıncası yoksa şu pisliği temizler misiniz? - Bu herif tam bir protein israfı. - Evet, ama modaya uygun giyiniyor.
ecoutes, pourrais tu nettoyer ce bordel ce type est un déchet issu de proteines bon marché oué, mais qu'est ce qu'une personne s'habillant chic.
Protein, demir, mineraller.
C'est un aliment très riche, il contient du fer, tous les minéraux.