Quakers tradutor Francês
56 parallel translation
Nasıl yapabilirim? Onun Quakers'lar hakkındaki düşüncelerini biliyorsun.
Tu sais bien ce qu'il pense des quakers.
Kızılderili Bürosundaki yozlaşmayı giderme çabaları kapsamında Quakers'ları bölgeye göndereren Bay Schurz'du.
C'était lui qui, dans un effort pour éliminer la corruption, avait introduit les quakers aux Affaires Indiennes.
Ve Orduya göre Cheyenne isyanını açıkça teşvik edenler Quakers'lardı.
Et pour l'armée, c'étaient les quakers qui avaient encouragé les Cheyennes à se rebeller.
Siz bir Quaker'sınız ve ben ne kadar kendimi korumaya adadıysam siz de kendinizi fedakarlık yapmaya adamışsınız.
Les quakers passent leur vie à aider les autres, mais je passe la mienne à m'aider moi-même!
- Miles, sen bizim tek şansımızsın.
- Des Quakers m'ont filé une raclée.
Kuzeye gideceğim, Özgürlükçü ve Protestan denilen beyazların zencilere özgürlük verdikleri yere.
J'irai vers le Nord. Des Blancs appelés "abolitionnistes" et des Quakers... libèrent les nègres.
Protestanlar gibi.
Comme les Quakers.
Quaker'ları, Quaker dini ile ilgili birşeyler biliyor musun?
Tu connais la religion des Quakers?
O Quakers benim kasabamda Whittier'ı bulan kişi, Uh özgürlüğü ortadan kaldırmak için.
Ce sont des Quakers qui ont fondé ma ville natale de Whittier... pour abolir l'esclavage.
Ve o zaman sen Quakers'da aradığımız şeyi bulacaksın... merkezde barış. "
C'est alors que vous trouverez ce que nous, Quakers, appelons... la "paix au centre".
Kuveykır'larıyla birlikte bir hastanede çalışıyor anlaşılan.
Pearce. Il travail maintenant dans un hôpital avec ses Quakers.
Londra'ya onca yolda Kuveykır mı olacaksın?
Tu ne vas pas jouer les quakers jusqu'à Londres?
Biz Quaker'ler Kutsal Yazıların din olmadığına yalnızca tören ve tarihten ibaret olduğuna inanırız. Katılıyorum.
Pour nous, quakers, les Ecritures ne sont pas la religion mais seulement sa célébration et son histoire.
Ürün kıtlığı. Şehirde çok fazla Quakers ve yabancıların olmasına kadar.
Un trop grand nombre d'étrangers et de quakers en ville.
Bir tarikat üyesi olmanın getirdiği zorlukları çocukken atlattı.
Il est sorti de l'adversité en passant son enfance avec les quakers.
Bu sadece tembeller için.
C'est pour les Quakers.
Eve West Point'li bir adam getirdiği zaman protestan ailesinin ne hissettiğini tahmin edebilirsin.
Vous pouvez imaginer ce que ses quakers de parents ont ressenti quand elle leur a ramené un militaire.
Lüteran olarak vaftiz edildim, Quaker okuluna gittim.
On m'a baptisée luthérienne, je suis allée chez les Quakers.
Katolikler, Episcopalian, Budistler.
Catholiques, épiscopaliens, bouddhistes, partagés, quakers...
" Kuveykırlar, Fırıncılar, Mum Yapıcılar.
" Les quakers, les bakers, les fondeurs de bougies.
Atalarım şiddet karşıtıydı.
Mes ancêtres étaient quakers.
Peki Quakerların 1600lerde kurduğu şehre Mayflower ismi neden verilmiş?
Pourquoi le nom de Mayflower dans la ville des Quakers?
Altı gün sonra Quaker'lar Yahudi liderlere katıldı. Hükümete, mülteci derneklerinin ve dini kurumların... ... masraflarını karşılayacağı somut bir kurtarma planı sunuldu.
Six jours plus tard, les Quakers et les instances juives présentèrent un plan de sauvetage financé par des organisations de réfugiés et religieuses.
- Quakers mezhebi.
- Les Quakers.
Quakers mezhebiyle ilgili biraz bilgim var. Bu ülkedeki ceza sistemini onlar yarattı.
Les Quakers ont crée le système pénal de ce pays.
Quaker mezhebinde jürilik yapanlar var.
Des Quakers font partie de jurys.
Amishlerin ya da şarlatanların... böyle bir sonuca varacağını sanmıyorum.
Je doute fort que... des Amish ou des Quakers arriveraient à cette conclusion.
Ajan Valentine oraya vardığında, Quakers dolu bir uçakta bile bende olandan fazla silah vardı.
Quand l'agent Valentine est arrivé, il restait moins d'armes que dans un car de pèlerins.
Kuveykırlığın mı?
Les quakers?
Yani Kuveykırlıkla veya başka bir şeyle bana mantıklı geldiği, benim için... -... anlamlı olduğu için ilgilensem -
Alors si je m'engage chez les quakers ou autre, parce que ça me parle et que j'y trouve du sens, tu ne peux pas...
Hiç böyle düşünmemiştim " dememi istiyor.
Les quakers. Je n'y avais jamais pensé. "
Kuveykırlar tam olarak ne?
C'est quoi exactement les quakers?
Kuveykırlar mektup yollamaya devam ettiler.
Les Quakers ont continué d'envoyer leurs lettres.
Um, Bubi tuzakçıları.
Euh, les Quakers.
Öğle yemeğinde gelemedik, kusura bakmayın.
Désolé d'avoir raté ce déjeuner. Nous étions avec des Quakers *.
Bir çoğumuz Queker'lar sayesinde savaştan sonra buraya geldi.
La plupart d'entre nous sommes venus ici après la guerre à cause des quakers *. ( * Groupe religieux )
Quaker mezhebi üyeleri, oldukça büyük bir varlığa sahipler.
J'ai cru comprendre que les quakers y tiennent une place importante.
Protestan olduğunu ve savaşa katılmayacağını biliyorum.
Je sais que les quakers ne combattent pas.
Protestanlar Noel'i kutlamazlar.
Les quakers ne fêtent pas Noël.
Biz herhangi bir şeyiz ; bizler, Protestanlar, kadınlar ve erkekler olarak tamamlayıcı unsurlarız.
Si nous sommes quelque chose... nous, les quakers, sommes des hommes et des femmes de principe.
Mezhep filan mı değiştirdik?
On est des Quakers maintenant ou quoi?
Bir Quaker geleneği ve hareketinin bir lideri yokken düzeni sağlamak için barışçıl bir yol.
C'est une tradition des Quakers et un moyen pacifique de maintenir l'ordre quand votre mouvement n'a pas de leader.
Lanet Quaker'lar nasıl buraya girmiş Tanrı aşkına?
Comment diable les quakers ont-ils fait pour entrer ici?
Kimse Quaker olmaz.
Ça existe pas, les Quakers.
Teğmen, yerel Quaker cemaatinden bir hemşire sizinle konuşmak istiyor.
Une infirmière des quakers locaux demande une audience. Faites-la entrer.
Fayette'de kovulan Quaker'lara ne olduğunu duymadın mı?
- Tu as entendu ce qui s'est passé Pour ces Quakers sur La Fayette?
Biz Protestanlar bu savaşta vergiye katkıda bulunmuş olan günahla kirletilen çeşnilerden kaçınırız.
Nous Quakers essayons d'éviter ces condiments entachés du péché d'avoir contribué aux taxes qui ont provoquées cette guerre.
Kilise ya da papaza gerek olmadan sadece edilen basit bir yeminle biz de evli olabiliriz.
C'étaient des quakers. Ils n'avaient pas besoin de prêtre, mais d'échanger leurs voeux et de dire "Nous voilà mari et femme."
Quakerlar köle ticaretini terk etmek için Parlamento'yu ikna etmeye çalışıyorlar.
Les Quakers essaient de persuader Parlement abandonner le commerce de l'esclave.
Quakerlar milleti gaza getirmiş.
Les Quakers les ont poussé.
Ve huzuru Quakerism'de buldum.
- Et que j'ai trouvé la paix avec les Quakers.