Radical tradutor Francês
575 parallel translation
Evet, hemde çok.
Oui, un changement radical.
Size bahsettiğim adam, Sör Humphrey Birdkin, radikal düşüncelere sahip.
C'est l'individu dont je vous parlais, Sir Humphrey Birdkin, un vulgaire radical.
Hayır, bu çok sert olur.
Non, c'est trop radical.
Nero'nun ölümünden beri politikayla hiç ilgilenmemiş biri olan benim... bir radikal olduğumu söyledi.
Elle dit que je suis un radical. Moi qui ne m'intéresse pas A la politique depuis la mort de Néron.
Çok etkili bir şey yapmazsak geç kalmış olabiliriz.
Et maintenant, à moins que nous fassions quelque chose de radical, ça pourrait être trop tard.
- Çok sert oluyorsun, Jonathan
Ne sois pas aussi radical...
Bir günde bile ne hallere düştük!
Un changement aussi radical en un seul jour!
Bu çok şiddetli bir seçim olur.
C'est quand même assez radical.
Lawson öyle mi? Genç bir radikal.
Lawson est un radical?
Eğer kalacaksanız, radikal bir davranış değişikliği şart.
Il doit y avoir un changement radical d'attitude.
Bayağı ağır bir şey, evlat.
Quelque chose de radical.
- Radikal değişiklik tabii ki.
- Monsieur. - Changement radical.
Sampson'a yaptığın, epeyce ahlak dışı bir son hamleydi.
Ce que tu as fait à Sampson est assez radical.
Koşullarımız kökünden değiştirilmeli ve bu değişiklikler yapılmadan da kalkıştığımız her şey başarısız olmalı.
Un changement radical de notre condition. Sans de tels changements, toute tentative échouera.
Sen, beni dinle, molotof kokteyli petrol ve kerosenin karışımıdır, radikal beyaz adam ise gevezeliğin ve bokun.
Toi, écoute-moi, un cocktail Molotov est un mélange d'essence et de kérosène un blanc radical est un mélange de blabla et de caca
Müzisyenler, çalın.
C'est un radical. Jouez, les musiciens.
Şeyy... Eğer anarşist olmasaydınız ve buna rağmen cinayetle suçlansaydınız sizce dünya buna da bu kadar tepki gösterir miydi?
Imaginez que vous ne soyez ni anarchiste, ni radical, ni rien, et qu'on vous accuse d'homicide et de vol.
Çok radikal bir değişiklik yapmanı beklemiyorum, ama biz bir takımız.
Je te demande rien de trop radical.
Bu biraz aşırı değil mi?
N'est-ce pas un peu trop radical?
İnsanın radikal Marksizmle yeniden yaratılışının sembolü.
Le symbole de la régénération de l'homme par le marxisme radical.
Yakınındaki birçok kişi... onun değişmek için hazırlandığını biliyordu. Bu büyük bir değişiklik olacaktı. Bambaşka bir Jimi.
Ceux qui étaient proches de lui savaient qu'il s'apprêtait à changer de direction, le changement allait être radical, cela aurait été un nouveau Jimi.
Sona geldik.
Et très radical.
Salıverilen birkaç radikal çılgın, aynı numarayı çeviriyor.
Un fou qui s'énerve, un radical qui veut se faire remarquer.
Okkalı bir şey.
Quelque chose de radical.
Okkalı bir şey!
De radical!
Lanet radikal partinizin baş köpeği o, değil mi?
C'est lui le caïd de votre maudit parti radical?
O da köklü bir çözüm konusunda, benimle fikir birliğine vardı.
Il est d'accord avec moi, qu'un remède radical était nécessaire.
Renk mecazını doğru algıladıysam Sör Charles evet, Makins'in radikal veya devrimci olduğunu biliyordum.
Je saisis ce que vous dites. Je savais que Makins était un radical, un révolutionnaire.
Radikal bir hareketin başında sen varsın.
Vous dirigez le mouvement radical.
Londra Polisi'nde bir radikal?
Un radical à Scotland Yard! Terrifiant!
Gerçek bir radikaldi ve özgür bir ruhu vardı.
Un vrai radical, un esprit libre.
Ben Amerikalı bir askerim
Ils craignaient que le pouvoir des syndicats augmente. Un mouvement radical en Amérique.
IKafamda daha kökten bir çözüm var.
Je pensais à quelque chose de plus radical.
Sayın kongre üyesi, oğlum radikal olamayacak kadar renksiz biridir.
Mon fils est trop mou pour être un radical.
Konuşmam eski topraklar için biraz radikal olabilir.
Je risque de paraître un peu radical.
Sistemin kökten bir değişime ihtiyacı var.
Le système a besoin d'un changement radical.
Ne kadar kökten?
"Radical" à quel point?
Batı Teksas bunu yapanın Çin olduğunu duymuş Güney Amerika ise bunun bir çeşit radikal kurtuluş örgütünün işi olduğunu söylüyor.
L'ouest du Texas a entendu dire que c'était les Chinois. L'Amérique du Sud parle d'un front de libération radical.
Buna uç noktada olmak derler.
Certains trouveraient cet avis radical.
Babası radikal biriydi. İyi bir insan bence.
Père un peu radical, mais foncièrement bon.
Bombalar hakkında... Bunları bir tehdit olarak görmeli miyiz?
Peut-être les initiales d'un groupuscule radical, subversif, communiste...
Hayatındaki radikal değişiklik mi?
Un changement radical du mode de vie?
Bu biraz radikal Alice Harikalar Diyarı gibi.
C'est Alice au pays des merveilles en plus radical.
Sert bir değişime ihtiyacım var.
J'ai besoin d'un changement radical.
Beslenmesinde sıra dışı bir değişiklik olmuş muydu?
Un changement radical dans son régime alimentaire?
Radikal bir şey olsun istedim.
Je voulais quelque chose de radical.
Bu çok etkileyici bir emirdi.
C'est là un ordre plutôt radical.
Diğer olay ise elbette,.. ... bunu teyit ediyor.
Dans le deuxième cas, l'effet a été radical.
Ya da bir radikal?
Ou radical?
Bir radikal.
Un radical...
- Radikal mi?
Un radical?