Reine tradutor Francês
11,848 parallel translation
Kraliçe'ye saldırın!
Attaquez la reine!
Ölü ya da diri her şeyi yiyor ve kraliçelerine yiyecek götürüyorlar.
Ils dévorent tout, vivant ou mort, et ramènent la nourriture à leur reine.
Kraliçe'yi öldürmek.
Tuer la reine.
Kraliçe orada!
Voici la reine!
Kraliçe'yi öldürmek için o lazım.
Il nous le faut pour tuer leur reine.
Kraliçe'sine dönecek.
Il ira retrouver sa reine.
İşi bitince Kraliçe'ye gidecek mi?
Il rejoindra la reine quand il aura fini?
Ve bugün, Kral ve Kraliçemiz'in huzurlarında Tanrımız'ın kutsal ateşi ile yıkanıp arınacağımıza yemin ederim!
Alors, aujourd'hui, devant notre Roi et notre Reine, Ferdinand et Isabelle, moi, Torquemada, je jure de tous nous purifier dans le feu sacré de Dieu!
Ama önce stüdyomuzda halkla ilişkiler piri, hayatın nabzını tutan kadın Claudia Bing'le birlikteyiz.
Mais tout d'abord, nous recevons la reine des RP, Claudia Bing. Au top de la branchitude.
Kraliçe Noor.
La reine Noor.
Son zamanlarda kaldığım bir yerde çok satranç oynardık ve bu da, piyonunuzu tahtanın sonuna kadar götürüp vezir ile değiştirdiğiniz türden bir değişiklik.
Là où j'étais avant, on jouait souvent aux échecs. Le changement dont on parle, c'est le pion qui arrive au bout et devient une reine.
Kötü kraliçe Ravenna'yı nasıl yendiği ve hakkı olan tahtı alışı hakkında.
Comment elle a vaincu la maléfique reine Ravena, pour prendre sa légitime place sur le trône.
Vezir bunu deviriyor.
Le dernier mot revient à la reine.
Vezir, şahı deviriyor.
La reine prend le roi.
Vezir, beş hamlede alır Kale'yi.
Reine en Tour cinq... Echec et mat en trois coups.
Orada kendi kalesini inşa edip, Buz Kraliçesi olarak hüküm sürmüş.
Elle y érigea sa forteresse, et régna en Reine des glaces.
- En iyileri. - Eric ve Sara, kraliçem.
Eric and Sara, ma reine.
Kraliçe yakınken hep bunu yaparsan o da asla düşüncelerini okuyamaz.
Si tu le tires à chaque fois que la reine est proche, Elle ne pourra jamais découvrir tes pensées.
Kraliçe, Kuzey'in güçlü kralları karşısında savaşması için ordusunu yollamış.
La reine envoya son armée faire la guerre aux grands rois du Nord.
Kraliçe Pamuk Prenses Ayna'yı, içindeki karanlık taraf daha da güçlenmeden krallığından atacağına dair yemin içti.
La reine Blanche-Neige a fait voeu d'en débarrasser le royaume Avant que sa noirceur ne puisse plus être arrêtée.
2 hafta önce Kraliçe, bir bölük askerin Ayna'yı Mabet'e götürmesini emretmişti ancak geri dönmediler.
Il y a 2 semaines, la Reine a donné ordre à un détachement de soldats d'emporter le miroir en un sanctuaire, ils ne sont jamais reparus.
Kuzey Kraliçesi Freya.
Freya, Reine du Nord.
Kraliçem.
Ma reine.
Güney fethedilemez, kraliçem.
Ma reine, le sud ne peut être conquis.
Hepsi Kraliçe'nin adamları.
Ils étaient tous au service de la reine.
Kraliçe'nin askerleri.
Les soldats de la reine.
Kraliçesine ihanet etmeye yürek yemiş birinden daha fazlasını beklerdim.
J'en attendais plus d'un homme qui a eu le courage de trahir sa reine.
- Tıpkı Kraliçe'nin ordusu gibi.
Comme les soldats de la reine.
- Kraliçen özledi seni.
Tu as manqué à ta reine.
- Kraliçem falan değilsin, Freya.
Vous n'êtes pas ma reine, Freya.
Ebediyen senin kraliçenim.
Je suis à jamais ta reine.
Çocuk olamayacak kadar güçlüyüz, sürtük kraliçe.
Nous n'avons rien d'enfants, bâtarde de reine.
İster kalbini duygulara kapat, ister dünyayı buzdan bir mezara göm bu yine de değişmeyecek, Kış Kraliçesi.
Fais de ton coeur une pierre, Reine de l'hiver. Enfouis ton monde dans une tombe de glace. Cela n'a pas d'importance.
Çünkü ben kraliçeyim.
Car je suis la Reine.
Kraliçeyim ben.
Je suis la Reine.
Eski kraliçeniz için mi, yeni kraliçeniz için mi?
A votre ancienne reine? A la nouvelle?
Bir varmış bir yokmuş, kalbi iki kısma ayrılmış güzeller güzeli bir kraliçe yaşarmış.
Il était une fois une reine d'une radieuse beauté, dont le coeur avait été brisé en deux.
Bir Kraliçeye uygun davranışlar değil.
C'est un mauvais comportement pour une reine.
O halde iyi bir Kraliçe değilim.
Alors c'est une bonne chose que je ne sois pas une reine.
Mısır Kraliçesini sakın bekletme.
Ne laisse pas la Reine d'Egypte dans l'attente.
Söylesene bir Tanrıçanın, böyle işler yapması doğru mu?
Est-il juste qu'une reine abatte un tel travail?
Kraliçe olabilirdin.
- Tu aurais pu devenir Reine.
Her daim olmak için doğduğun kraliçeye yaraşır özelliklere bir gün kavuşacağını umut ettim.
J'ai toujours espéré qu'un jour, Tu aurais les qualités nécessaires pour devenir la reine que tu étais sensée devenir.
O kahrolası Kraliçeyi bulup ailemi, eve geri getireceğim!
Je vais trouver cette Reine Rouge, et ramener ma famille à la maison.
Isaacs, bilgisayara Kızıl Kraliçe adını verdi.
Il appela l'ordinateur : la Reine rouge.
Kızıl Kraliçe.
La Reine rouge.
O dosyayı, Kızıl Kraliçe'nin veri akışına yüklediğinde Şirkete ihanet ettin. Kurulun geri kalanı uyandığında, yerine birisi geçecek.
En téléchargeant le dossier pour la Reine, tu as trahi la compagnie.
Kraliçe orada!
C'est leur reine!
Ne olur gitmemize izin verin, kraliçem.
Je vous en supplie, ma reine, laissez-nous partir.
- Kraliçem.
Ma reine.
Yok, kraliçem.
C'est toi, ma reine.