Rommel tradutor Francês
266 parallel translation
Birkaç hafta önce pire yenikleriyle dolu vodvil tiyatrolarında oynuyorum. Sonra Afrika'dayım, Rommel'i def eden askerleri eğlendiriyorum.
Il y a quelques semaines, je travaillais le soir dans de petits théâtres miteux, et me voilà en Afrique pour divertir les soldats qui ont chassé Rommel.
Muzaffer Rommel ve emrindeki Afrika kuvvetleri İngilizleri topa tutarak Kahire'ye ve Süveyş Kanalı'na kadar geriletmişlerdi.
Tobrouk est tombée. Rommel et son Afrikakorps, victorieux, refoulent les Britanniques vers Le Caire et le canal de Suez.
İmza, Mareşal Erwin Rommel.
Signé : Maréchal Erwin Rommel.
- İçlerinde Mareşal Rommel de var.
Dont le maréchal Rommel.
"Rommel mi?" Mareşal Rommel efendim.
Et j'ai passé 2 jours avec le maréchal Rommel.
"Yani Rommel'le aynı çatı altında kaldığını mı söylüyorsun?" Evet efendim.
- Sous le même toit?
Rommel'in Afrika Birlikleri'ni çöle göndermeden önce sıcak serada tuttuğunu söylüyorlar.
Rommel garde ses lieutenants dans des serres avant de les lâcher, dit-on.
- Rommel'i yalnız yakalamayı bekliyorum.
J'attends que Rommel soit seul.
Rommel tepemizde.
Rommel est là-haut,
Mareşal Rommel'i hatırlayacaklar. Ya da Profesör Cronstaetter'ı mı demeliydim?
Ils se rappelleront le maréchal Rommel, ou plutôt le "professeur Cronstaetter".
Çıldırtacak beni Mouche. Rommel'in haritası her şeyimle karşımda.
La carte de Rommel me brûlait les yeux, tout y était!
Profesör Rommel'in beş ikmal deposu.
Les dépôts de ravitaillement du professeur Rommel.
Rommel ne zamandan beri profesör?
Depuis quand Rommel est-il professeur?
- Rommel'in.
- Celle de Rommel.
1 Haziran 1942'de Rommel ve emrindeki Afrika Kuvvetleri El Alameyn'e ulaştı.
Le 1er juillet 1942, l'Afrikakorps arrivait à El-Alamein.
Dostumuz Rommel'in kuvvetlerimizin gözünde bir sihirbaz, bir öcü gibi... görünmesi giderek büyük bir tehlike haline dönüşmeye başladı. Onu gözümüzde çok fazla büyütüyoruz.
"Ll y a un vrai danger à ce que notre ami Rommel devienne une sorte de magicien, un croque-mitaine qui n'obsède que trop nos troupes."
Kesinlikle bir Süperman değildir. Ancak, şüphesiz çok yetenekli ve enerjik olduğu da bir gerçek.
"Rommel n'est pas un surhomme, bien qu'il soit indubitablement pugnace et capable."
Rommel'in sıradan bir Alman generali olduğunu... insanüstü güçleri olmadığını... bu kuşkuları dağıtmanız gerektiğini bilmenizi istiyorum.
"Ll faut que vous implantiez et renforciez l'idée que Rommel n'est autre qu'un général allemand ordinaire." "Cet ordre doit être exécuté séance tenante. Comprenez bien que, d'un point de vue psychologique, cette affaire est cruciale."
Bu Rommel idi...
Cet homme était donc Rommel.
Erwin Johannes Eugen Rommel... Alman Ordusu Komutanı ve... 1. Dünya Savaşı'ndan bu yana Almanların en ünlü askeri...
Erwin Johannes Eugen Rommel, commandant en chef de l'armée ennemie, et le plus célèbre des soldats allemands depuis la Grande Guerre.
Erwin Rommel ölmüştü.
Erwin Rommel, lui, était mort.
Rommel'e ne olmuştu? Bulup ortaya çıkaracaktım.
Je voulais savoir ce qui lui était vraiment arrivé.
Almanya, Wurttemberg eyaleti Ulm kentinin Herrlingen köyünde, mütevazı bir evde... yaşayan Rommel'in oğlu ve dul karısıyla uzun konuşmalar yaptım ve... Rommel'in mektuplarını, raporlarını, diğer belgelerini inceledim.
Dans une modeste demeure du village de Herrlingen, près d'Ulm, en Allemagne, je m'entretins longuement avec le fils et la veuve de Rommel, et examinai ses lettres, rapports et autres documents.
Bütün bu gerçekler üzerine... Erwin Rommel'in gerçek hikayesi başlıyor.
C'est sur ces faits que je me base pour vous raconter la vraie histoire d'Erwin Rommel.
Savaşın bu en şiddetli zamanlarında... Rommel'in Afrika'da olmadığını keşfettim.
Je découvris que Rommel n'était pas en Afrique au fort de la bataille.
Muharebenin 10. gününde... Rommel bile iyi bir sonuca inanmıyordu.
Après dix jours de combat, pas même Rommel ne pouvait en ignorer l'issue.
Geri çekilme sırasında Rommel tekrar hastalandı.
Un mois avant la défaite,
Ve çürüğe ayrılıp Almanya'da hastaneye yattı.
Rommel, de nouveau malade, fut renvoyé à l'hôpital en Allemagne.
- Günaydın bayan Rommel, Manfred.
- Bonjour, Mme Rommel. Manfred.
Bayan Rommel.
Mme Rommel...
Manfred Rommel... ve Dr. Karl Strolin.
Manfred Rommel... et Dr Karl Strolin.
Rommel'e ödlek diyor.
Il l'a traité de couard.
Bu onun teşekkür yöntemi. Rommel'in onun için yaptıklarına minnettarlık gösterme yöntemi.
Et voilà comment il manifeste sa gratitude à Erwin, avec tout ce qu'il a fait pour lui.
Ve bu onun Rommel'e teşekkürüydü.
Et voilà sa façon de remercier.
Rommel... Sana bir soru sormak istiyorum.
Rommel, j'aimerais vous poser une question.
- Hoşçakal Rommel.
- Au revoir.
Kasım 1943'te... Rommel, yaklaştığı açık olan müttefik çıkarmasına karşı... önlemler alıp, Nazi kuvvetlerinin komutasını almak için... Atlantik savunma hattına bir bilgi alma turu düzenledi.
Et en novembre 1943, Rommel partit inspecter les défenses atlantiques, avant de prendre les commandes des forces nazies qui se regroupaient pour faire face à l'assaut.
Aralık 1943'te Rommel, Paris'in dışında, Fontainbleau Pompadour sarayında... batı orduları en üst komutanı Von Runstedt'e hazırladığı... raporu sundu.
Un mois plus tard, Rommel faisait son rapport au feld-maréchal von Rundstedt, commandant en chef du front ouest, à son quartier général, dans l'Hermitage de Fontainebleau, à l'extérieur de Paris.
- Seni görmek güzel Rommel. - Mareşalim.
Content de vous voir.
Elbette efendim. Dostlarım... Mareşal Rommel ile birkaç dakika yalnız konuşmamıza izin verir misiniz?
Voulez-vous divertir nos amis pendant que le feld-maréchal Rommel et moi parlons en privé?
Bundan iki ay sonra... Şubat 1944'te Rommel'in Atlantik duvarından... uzak olduğu ender anların birinde... eski dostu Dr. Karl Strolin tekrar ortaya çıktı.
Deux mois après, en février 1944, pendant l'une des rares absences de Rommel du front ouest, son vieil ami Dr Karl Strolin vint lui rendre visite.
Ben Dr. Strolin. Mareşali ve bayan Rommel'i görecektim.
Je viens voir le feld-maréchal et madame Rommel.
Şerefine sevgili dostum.
- À la vôtre, mon cher Rommel.
Bunu gizli yap, Rommel.
Je vais vous confier quelque chose.
- Tekrar hoşçakal Rommel.
- Adieu.
Ben mareşal Rommel.
Le feld-maréchal Rommel à l'appareil.
Rommel, sana dikkatini ve dehanı savaşmaya vermeni, ve savaşın gidişatını ondan sorumlu olanlara bırakmayı öneririm.
Je vous suggère de limiter votre génie au champ de bataille. Laissez à ceux qui en ont la charge le soin de mener la guerre!
Rommel batı cephesindeki umutsuz savaşı hala düzetmeye çalışıyordu. 17 Haziran günü bir köy yolunda... Montgomery'nin uğursuz ismiyle...
Rommel continuait d'animer ses troupes affaiblies au combat, lorsque le 17 juillet, près d'un village au nom augural de Montgomery...
Bu lanet olası Herr Rommel çok zekiymiş.
Très habile, ce fichu Rommel.
Bir iki gün Rommel'le takıldım.
- Par-ci, par-là.
Korkarım hayır Rommel.
J'ai bien peur que non.