Ruhlar tradutor Francês
4,637 parallel translation
Ruhlar Dünyası'nda duyguların gerçeğe dönüşür özellikle de Avatar'san.
Dans le monde des esprits, tes émotions deviennent ta réalité.
Unalaq Avatar'ın aksine, ruhların gerçek bir dostu olduğunu kanıtladı.
Unalaq a prouvé qu'il agissait dans l'intérêt des esprits, contrairement à l'Avatar.
Daha önce Ruhlar Dünyası'na gelen insanlar, beraberinde karanlık ve öfke getirdiler. Şu anda gördüğün şey de bu.
Les derniers à être entrés dans ce monde ont apporté les ténèbres et la colère, c'est donc ce que tu vois maintenant.
Eğer arkadaşının Ruhlar Dünyası'ndan sağ salim çıkmasını istiyorsan... -... hemen diğer portalı da aç.
Si tu veux que ton amie retourne dans son monde, ouvre le portail immédiatement.
Evinden sürgün edilen Wan, Ruhlar Dünyası'nda iki yıl boyunca hayatta kaldı ve ateşde usta olmayı öğrendi.
Banni, Wan survécut deux ans dans la forêt des esprits et apprit à maîtriser le feu.
İnsanların ve ruhların dünyaları yok olmak üzere. Ve bunların hepsi senin hatan.
Les royaumes humain et spirituel sont sur le point d'être anéantis, et c'est entièrement de ta faute.
İnsanların, ruhların işlerine müdahale etmemesinin sebebi de işte bu!
Voilà pourquoi les humains ne doivent pas se mêler de nos affaires.
Vaatu artık özgür. Diğer ruhları da karanlık tarafa geçiriyor.
Maintenant que Vaatu est libre, il convertit les autres esprits aux ténèbres.
Ruhlar Dünyası'nda yaşamak içinde böyle söylemişlerdi ve ben ondan sağ çıktım.
C'est ce qu'on disait de la forêt des esprits, et j'ai survécu.
Zaten neden insanlar ve ruhlar arasında bu kadar çok anlaşmazlık var ki?
Au départ, pourquoi les humains et les esprits sont en conflit?
Ruhlar ise farklı alemden geliyor.
Les esprits viennent d'un autre royaume.
Karanlık ruhlar mı?
Des esprits ténébreux?
Ruhlar geri geliyor!
Les esprits reviennent!
Onun gibi ruhlar arkadaşlarımızı öldürdü.
Ses congénères ont tué nos amis.
Bu ruhlar dünyasına açılan güney portalı.
C'est le portail austral vers le monde spirituel.
Ruhların dünyasını, maddi dünyadan ayıran çizgiyi kıranda bendim!
C'est moi qui ai percé la frontière qui séparait le plan spirituel du monde matériel!
Portalı kapatacağım böylece hiçbir insan asla fiziksel dünyadan ruhlar dünyasına girip seni serbest bırakamayacak.
Et je vais fermer le portail pour qu'aucun humain ne puisse jamais entrer dans le monde spirituel et te libérer
Ruhlar, insanlarla savaşmayı bırakmak... ve ruhlar dünyasında ki evlerine dönmek zorunda.
Les esprits doivent faire la paix avec les humains et retourner dans le monde.
Ben Şeytan'ın ta kendisiyim, insanların ruhlarıyla beslenirim.
Je suis Lucifer et je dévore les âmes des hommes.
Zavallı ruhların acı dolu çığlıkları kulağıma müzik gibi geliyor.
Il n'y a jamais son plus doux que celui du pitoyable galeux.
Benim ruhuma karşılık bana ihanet eden yarı kardeşimin ve piç kurusu Karasu Çetesi'nin ruhları!
Mon âme contre l'âme de mon demi-frère et des cabrones qui m'ont trahi, le gang de Blackwater!
Onların ruhlarıyla cehennem ateşi çok daha iyi yanacaktır, bu da sana büyük zevk verir.
Leurs âmes alimenteront les feux de l'enfer et vous donneront instantanément un plaisir immense.
İntikamını al ve ruhlarımı bana gönder.
Tu te venges et tu me livres mes âmes.
Ben kötü adamların ruhlarıyla besleniyorum, sen ise nefes alıp veriyorsun.
Je me gave des âmes d'hommes maléfiques, et toi, tu respires l'air de la vie.
- Ne? Ruhlarımızı yemeden önce mi?
- Avant qu'il dévore nos âmes?
Şamana göre ruhlar bize kızgınmış.
- Le chaman a dit que les esprits sont fâchés contre le clan.
Ruhlar benimle konuşur.
- N'oublie jamais que les esprits... me parlent!
Ruhlar hayvanların geri döneceğini söyledi bana.
les esprits m'ont dit que les animaux seront bientôt de retour.
Ruhları kızdırıyorsun.
Tu vas finir par mettre les esprits en colère!
Ruhlar bana söylerdi.
Ha! Les esprits m'en auraient parlé.
Ruhlar benimle konuştu da.
Les esprits m'ont parlé.
Ruhları bu işe bulaştırma.
- Pourquoi invoques-tu toujours les esprits?
Ruhlar benimle konuşuyor.
ils... ils me parlent.
Kötü ruhlar yaptı. Seni ele geçirmişlerdi.
Ce sont les esprits du mal qui se sont...
Ruhların işi bu.
- Ce sont les esprits.
Ey kötü ruhlar. Öcümü alın. Benim gücüme kafa tutan çocuğu yakın.
venge-moi.
Ruhlar benim yanımda.
Je suis votre chaman!
Sanki ruhları varmış gibi.
[Rires] Comme s'ils avaient une âme.
Bunu söyleyen ruhlar.
Les esprits le disent.
Eğer ruhların bir kanıtı varsa, bunu duymak isteriz.
Si les esprits n'ont aucune preuve, on aimerait bien l'entendre.
Bu teleferikler, ruhlarımızı taşıyan bedenlerimiz gibidir.
Viens. Ces chariots sont comme le corps qui transporte notre âme.
Birisini kendi ev ortamında görmek ruhları hakkında umulmadık bilgiler verebilir.
Voir quelqu'un chez lui peut fournir des informations inattendues sur sa psyché...
Tanrı'nın gücü Şeytan'ı cehenneme atsın ve bu dünyada dolaşan bütün kötü ruhların ruhları lanetlensin.
Que Dieu par sa puissance jette Satan en enfer, ainsi que tous les esprits démoniaques qui errent en ce bas-monde pour la damnation de nos âmes.
Ruh çağırma tahtamız Mısır'daki ayinlere dayanıyor, ruhların seçtiği iletişim yollarından sadece biri.
Une planchette basée sur d'anciens rites égyptiens, un canal de communication que choisiront les esprits.
Yani özetle, bu ülkenin büyüklüğü Batıya yayıImasından geliyor ki bu kimlerin girişimci ruhlarının dışa vurumu?
Donc, en résumé, la grandeur de ce pays viens l'expansion de notre ouest, qui est une expression de notre esprit entrepreneur, caractérisé par?
Ruhlar uyanıp yüksek sesle ağlarken...
Tandis que les esprits se réveillent et crient fort
Bir noktada, neredeyse tüm toplumlar kuşların ruhlarımızı öbür dünyaya taşıdıklarına inanıyorlardı.
À un certain moment, presque toutes les sociétés ont cru que les oiseaux transportaient nos âmes vers la vie éternelle.
Bence insan ruhlarına benziyorlar.
On dirait les âmes des gens.
Sapkın ruhlar, normal ruhlar deli ruhlar hepsi de insanların yaşadıkları hayata göre şekilleniyor.
Des âmes tordues, normales, des âmes dérangées. Dépendantes du genre de vie que les gens mènent.
Meşhur hikâyelerimizden birinde, öbür dünyadaki ruhların kocaman bir ziyafet masasında oturup leziz yiyecekler yediği anlatılır.
Il existe un texte célèbre qui parle des âmes après la vie. réunies autour d'une immense table de banquet où elles partagent des mets raffinés.
Ruhlarımızı.
Nos âmes.