Rust tradutor Francês
88 parallel translation
Sen De Rast Çiftliği'nden Anna Malan değil misin?
Vous ^ étes Anna Malan de la ferme De Rust?
Üzgünüm Rust. Buranın senin olduğunu biliyorum.
Désolé, je sais que c'est ton hôtel.
Yeni geliştirilmiş bir formüle sahip Rust-eze Tampon Yağı kullanıyorum.
J'utilise Rust-eze, la pommade antirouille médicamentée!
Hiçbir şey Rust-eze kadar pürüzsüz bir tampon sağlayamaz.
Si votre pare-chocs vous démange, mettez-y... Rust-eze.
Rust-eze kullanırsanız, siz de benim gibi gözükebilirsiniz!
Utilisez Rust-eze et vous serez aussi beau que moi!
Bildiğiniz gibi Rust-eze Tampon Yağı Takımı bugün harika bir yarış çıkardı.
L'équipe Rust-eze, la pommade anti-rouille médicamentée, a fait une belle course.
Unutmayın, azıcık Rust-eze ve çok büyük bir şans ile siz de benim gibi gözükebilirsiniz.
Souvenez-vous, avec Rust-eze... Et beaucoup de chance, vous serez aussi beau que moi.
Teşekkür ederim, Bay Tex, ama şuradaki Rust-eze ekibi bana büyük bir şans verdi.
Merci, M. Tex, mais... les types de Rust-eze m'ont aidé à percer.
- Rust Nail tarifi var mı bak. - Tamam.
Cherche la recette du Rusty Nail.
Ronstadt, Rust tepesindeki araba hırsızlığının laboratuar raporu nerede?
- Oui, je le suis. Ronstadt, où est le rapport du laboratoire sur piraterie sur Rusian Hill?
Bugün kaferteryaya girdim, Rebeca Miller ve Phillip Rust vampir gibi giyinmişler, futbol takımından dört çocukla birlikte domates suyu içiyorlardı.
J'ai traversé la cafétéria aujourd'hui, Rebeca Miller et Phillip Rust buvaient du jus de "glomate" habillés en vampires avec 4 gamins de l'équipe de foot.
Pas, pas... onlara şey yaptı.
Rust, la rouille - il a fait quelque chose.
Pas demiri tahrip eder.
Rust corrompt.
Rust Bucket'ta tuhaf bir şeyler olmuş.
- Un truc étrange, au Rust Bucket.
- Bize Rust Bucket'tan bahsedin.
- Parlez-nous du Rust Bucket.
Hanna, Rust Bucket'ta neler olduğu konusunda... -... söylemek istediğin bir şey var mı?
Avez-vous quelque chose à nous dire sur ce qui s'est passé au Rust Bucket?
Ayrıca neden Rust Bucket'ta olduğunuz konusunda her şeyi söylediğinizi sanmıyorum.
Vous ne nous dites pas tout sur les raisons de votre présence au Rust Bucket.
Rust Bucket ile bir sorunu yok, orayı neden dağıtsın?
Elle n'avait rien contre le bar. Pourquoi le détruire?
Rust Bucket'tan para çaldığı için kovulmuş.
On l'a virée pour avoir volé au bar.
Merhaba, ben Sisters of Mercy Hastanesi'nden Allen Rust.
Bonjour, ici Allen Rust de l'Hôpital des Sœurs de la Piété.
Litvinenko ve Rust'u tuttukları yerde.
C'est là qu'ils retenaient Litvinenko et Rust.
Elmaslar ve Pas.
Diamonds and rust.
Racine ve eyaletin Rust Belt bölgesi başkanın oldukça sıkı destekçilerinden oluşuyor.
La totalité de la zone Rust Belt est une région importante pour le président.
Pittsburgh'den Rust-Belters Gainesville'den Thunder Showcats ve son olarak Fort Wayne'den Throat Explosion.
Voyons ça. Les Rust-Belters de Pittsburgh, les Thunder Showcats de Gainesville et enfin, de Fort Wayne, Throat Explosion.
Rust, gökyüzünün mavisini beğenmezse gökyüzü ile kavgaya tutuşacak birisiydi.
Rust serait parti en guerre contre le ciel s'il n'avait pas aimé ses nuances de bleu.
Rust... şimdi onun Teksas'a ait dosyaları gizlendiğine veya yeniden düzenlendiğine göre, çok fazla konuşmazdı susmasını istediğiniz zamanların dışında tabii ama zekiydi.
Rust... ses dossiers du Texas étaient classés ou rédigés, et il ne parlait pas beaucoup sauf quand vous vouliez qu'il la ferme, mais il était malin.
Bu çok mantıksız geliyor, Rust.
C'est effrayant ton histoire, Rust.
Tabii ki içmezsin, Rust.
Bien sûr que non, Rust.
- Adım Rust bu arada.
Je m'appelle Rust, au fait.
Rust, seninle nihayet tanışabilmek çok güzel.
Enchantée de vous rencontrer enfin.
Rust, nerede kalmıştın?
Rust, que disiez-vous tout à l'heure?
Rust Cohle ile 7 yıl çalıştım.
J'ai travaillé avec Rust Cohle pendant 7 ans.
Hayır, Rust ile 10 yıldır konuşmadım.
Je n'ai pas parlé à Rust depuis... dix ans.
Rust, nihayet seninle tanışabilmek çok güzel. - Çocuk var mı?
Rust, c'est un réel plaisir de vous rencontrer.
Bence Rust'ın sorununun bir parçası da bazı şeylere ihtiyacı olduğunu kabul edememesiydi.
Eh bien, disons... Je pense qu'une partie du problème de Rust est qu'il refoulait son besoin de certaines choses.
Size şunu söyleyeyim şimdiye kadar Rust kadar zayıflığı sezebilen başka birisini görmedim.
Je vais vous dire, Rust avait pour la faiblesse l'œil le plus acéré que j'ai jamais vu.
Rust, başka bir cinayetle şüpheli bir bağlantı buldu.
Rush a pensé à une connexion avec une mort antérieure, suspecte...
Hâlden de çok iyi anlıyorsun, Rust!
T'es pas fin psychologue, Rust.
Hay sikeyim Rust.
Putain Rust.
Nasıl gidiyor, Rust?
Qu'est-ce qu'il se passe, Rust?
Yemeğimiz var. Rust yemeğe kalsın diye uğraşıyorum.
On a pris de l'étouffée, j'essayais de convaincre Rust de rester pour le dîner.
Yemeğe kalsana Rust.
Dîne avec nous, Rust.
Ben de orada epey iyiydim. Ama Rust kadar değil.
Moi-même, je m'en sortais plutôt bien, mais j'étais pas aussi doué que Rust.
Rust dörev dışında haftalarca eski ceset dosyalarına baktı. - Sanırsın önceki hayatında coonhound'du. *
Rust passait ses congés à éplucher les dossiers de meurtre, des semaines entières, il devait être un coonhound dans une autre vie.
Bu yüzden hep Rust'ın bir aileye ihtiyacı olduğunu söylemişimdir.
C'est pour ça que j'ai toujours dit que Rust avait besoin d'une famille.
- Rust, evdesin.
Rust, t'es chez toi.
Huzuru böyle bulacaksın Rust.
Il y a tout le confort, Rust.
Rust'ı hatırlattı bana biraz.
Il me faisait un peu penser à Rust.
Bunu haber vermemiz gerek Rust.
On va devoir appeler du renfort Rust.
"Cyclone City", "Dream Angel", "Hell-bent for Texas" "Love on a Pogo Stick", "Moth and Rust", "Earthrise" "Crème de la Crème", "Tall Man from Tennessee" "Chicken at the Wheel", "Sea Dog" "Invasion of the Pickle People" "Odyssey of Pain", "The Pagan Plunder" ve onun en son, en büyük fantezi sinema filmi "Gece Rüzgarı".
"Cyclone City", "Chers anges", "Le Texas à tout prix",
Hanna Rust Bucket'tan para mı çalıyordun? Orayı bu yüzden mi dağıttın?
Tu as volé cet argent au Rust Bucket?