Rüzgarda tradutor Francês
323 parallel translation
Gerçek hayatta işimize yarayacak şeyleri asla öğretmediler örneğin rüzgarda sigara nasıl yakılır ya da ıslak odunlar nasıl tutuşturulur ya da hıncahınç dolu bir yerde bir adam kaburgalarının yerine göbeğinden nasıl süngülenir gibi.
On nous a jamais enseigné rien d'utile comme... d'allumer une cigarette au vent, de faire un feu de bois humide... ou d'enfoncer une baïonnette dans le ventre au lieu des côtes.
Bu rüzgarda saçlarım mahvolacak!
Le vent va défaire mes cheveux!
Burada oturmuş, kulakları rüzgarda dalgalanan... yaşlı bir hizmetçi gibi, pislikleri duymayı bekliyorum.
Je suis là, comme une commère, les oreilles au vent, à attendre les ragots.
Gülerek ayakta öylece durdu siyah saçları rüzgarda dalgalanıyordu ve bana hakkındaki her şeyi anlattı.
Elle était là, en train de rire, ses cheveux noirs au vent... Elle m'a tout dit sur elle-même.
Geminin başına gidip, rüzgarda durmamızı ister misin?
Vous voulez aller à la proue du bateau pour vous tenir dans le vent?
Otlar rüzgarda eğiliyordu gölün suyu kıpır kıpırdı uzaktan koyun çanlarının ve çobanın sesi geliyor ineklerin mölemesi duyuluyordu.
L'herbe froufroutant au vent... l'étang se ridant sous la gifle des roseaux... le tintement des clochettes des moutons, l'appel du berger... et le meuglement des bœufs dans le lointain.
Bırak rüzgarda savrulalım özgürce!
Là où le courant nous porte.
Sert rüzgarda ihtiyar bir kadın gibi ağır çekim kalkıyorsun sonra da gerçek bir uçak hakkında konuşmaya cesaret mi ediyorsun?
II décolle comme une grand-mère et il a l'audace de se moquer d'un vrai avion.
Siz bu rüzgarda beklettiğim için kusuruma bakmayın.
Désolée de vous avoir fait attendre.
Yasemin kokan sıcak rüzgarda beklemekten ve terlemekten başka ne yapılabilirdi? Telefon rehberi işe yarardı.
Rien à faire sinon attendre et transpirer... et boire pour transpirer encore.
İskotalar rüzgarda şişerken gözcü kulesinde lirik şiirler okumak.
Lire des poèmes pendant que le vent... fait claquer les écoutes...
Rüzgarda sallanan bir çiçeğe.
En fleur se balançant au vent...
Rüzgarda, denizde, ateşte...
Dans le vent, la mer, le feu...
Sancaklar rüzgarda dalgalanıyor, güneşte yanmış erkekler coşkuyla şarkı söylüyor, Atlar sıçrıyor, ayakkabılar vuruyor!
Les étendards flottent au vent, les hommes chantent... les chevaux caracolent...
Çağlayandan indiğimiz zamanki halini hiç unutmayacağım... Baş yukarda, çene önde, saçlar rüzgarda uçuşuyor...
Je n'oublierai jamais ton allure, dans les chutes, la tête droite, les cheveux dans le vent.
Rüzgarda uçan çiçekler gibi kayboldu.
Il a disparu quand le vent a emporté les pétales.
Sen olmasaydın, Malla, rüzgarda savrulan bir çöp gibi olurdum.
Sans malla, je serais comme un roseau sous le vent.
Ne tahılları öğüten, Mısır'ın tuğlaları için saman yapan öküzlere ağızlık takmalısın, ne de buğdayı sapından ayırmak için rüzgarda sürekli buğday savuran ağzına kadar dolu Nil teknelerinden durmamacasına sahile buğday taşıyan kölelerin emeklerini karşılıksız bırakmalısın.
Tu ne muselleras point le bœuf quand il foulera le grain, faisant de la paille pour les briques d'Égypte, ni ne ménageras le bras qui sans fin vanne le grain au vent afin de séparer le bon grain de l'ivraie, le bon grain que portent les innombrables esclaves des navires sur le Nil lourdement chargés aux rives grouillantes.
- Ne olduğunu anlat bana. - Rüzgarda kontrolden çıktık.
Qu'est-il arrivé?
Pekala, bana göre yolda,.. ... rayların üstünde kum varsa, rüzgarda tersten esiyorsa, diyebilirim ki,.. ... yarım saat gecikmeyle.
À mon avis, avec le sable sur les rails et le vent de face, je dirais une demi-heure, tout au plus.
O da her türlü rüzgarda. Başı açık dolaşıyor.
Et lui à tous les vents il marche tête nue
Rüzgarda biraz sallanıyor, ama hala bizi bekliyor.
II est un peu ballotté, mais il est toujours là.
Yüzbaşı, balon bu rüzgarda patlamadan uçar mı dersiniz?
Croyez-vous que le ballon supportera un tel vent sans éclater?
Palmiye ağaçları rüzgarda hafifçe sallanıyor. Ham papayaların kokusu geliyor. Mavi kıyı gölü, beyaz kum ve altın tenli kızlar.
Les palmiers se balançant au vent, l'odeur de papaye, un lagon bleu, du sable blanc, des filles à la peau dorée.
Peronda saçları rüzgarda uçuşan, esrarengiz bir kadın durmaktadır.
Debout, fouettée par le vent et seule, une mystérieuse femme en noir. Elle regarde sa montre.
Rüzgarda sallanan bir kamış mı?
Un roseau secoué par le vent?
Gördüğüm kadarıyla, vurdumduymaz küçük hayatın rüzgarda mahvolmaya terk edilmiş.
De ce que j'ai vu, votre vie insouciante laisse des ruines derrière elle.
Orada, rüzgarda yürümek ne harikadır, değil mi? Ya da evlerin etrafında, mavi arazileri görmek için koşmak.
Ce serait génial de marcher dans ce vent, de courir autour des maisons pour retrouver l'oiseau.
Rüzgarda bir kiliseden Uçuşan çan sesi gibi
Mon coeur veut sonner Comme un carillon
Rüzgarda bir kiliseden Uçuşan çan sesi gibi
Mon coeur soupire comme le carillon
"Uzun saçlar Rüzgarda dagalanıyor Bir fidan gibi."
"Le vent du printemps fait onduler mes cheveux..."
Rüzgarda dalgalanıyor Bir fidan gibi. "
"fait onduler mes cheveux lorsque je les peigne."
SAM : Onun boynuzlarına asıldım ve o aptal öküz sert bir rüzgarda sallanan çamaşır gibi beni bir mil koşturdu.
J'étais accroché à ses cornes et cet imbécile de bœuf courait.
Neden tencereleri rüzgarda asmıyorsun, böylece kum temizlesin?
Vous pourriez accrocher la poêle au vent et laisser le sable la nettoyer.
Minibüste, kutuda, ağaçlarda, rüzgarda, saçında, her yerde.
Dans l'auto, dans les lavabos, sous l'auvent, dans le vent, dans le ragoût, Il est partout.
Rüzgarda eğilir, sarmaşıklar gibi, çok ince..
IncIinant dans Ie vent.
Mesela mesela, bu rüzgarda 10 atıştan 7'sinde.
Avec le vent, disons... sept fois sur dix.
Büyük "A", şiddetli rüzgarda eğilmiş bir çadıra benziyor.
Votre "L" majuscule ploie comme une tente sous le vent.
Bu rüzgarda oraya kadar bir tel fırlatamayız.
On ne peut pas tirer un câble à cette distance, il y a trop de vent.
Tekrar görüşeceğiz, Bayan Pedecaris ikimiz de rüzgarda salınan altın bulutlar olduğumuzda.
Je vous reverrai un jour... quand nous serons des nuages d'or au ciel.
Claudius, esen her ufacık rüzgarda sallanıp eğilir.
Il plie mais ne se rompt pas, tel le roseau face au vent.
- Doğru, yaptığı viyadükte... ilk sert rüzgarda yıkılmış.
Mais j'en viens! Ma chère, le viaduc, au premier coup de vent, crac!
Şey, fazla rüzgarda kırmızı şal öngörülemeyecek şekilde havalanır.
Avec le vent, la muleta s'envole.
Rüzgarda dimdik.
Je suis hardi, hardi dans le vent.
Gamalı haç, faşizmin sembolüyle buluşuyor. İki ulusun bayrakları rüzgarda yan yana dalgalanıyor.
Le drapeau fasciste et la Swastika les couleurs des deux Nations, flottent au vent.
Rüzgarda çöp, beyler!
Des sornettes, Messieurs!
Rüzgarda uçuşan çöpler.
Encore des sornettes.
Rüzgarda uçuşsun Ağaçlara dolansın
Laisse-les voler au vent, se prendre dans les branches
Kalçalarımı oynattığımda, rüzgarda küller!
Quand je bouge une hanche, ils sont tous aux anges!
Hızlı, beyaz üstü açık arabalar,.. ... sarışın kadınlar. rüzgarda uçuşan saçları,..
Décapotables blanches, femmes aux cheveux blonds flottants au vent, gaufrettes fourrées au dessert.
# Uzun buklelerin akar gider Rüzgarda dalgalanarak #
Bonheurs fanés