Sadaka tradutor Francês
447 parallel translation
Sadaka!
Une aumône!
Elde etmesi zor, taşıması kolay çalınmış, ödünç alınmış... israf edilmiş, sadaka verilmiş.
EN FUSION, GRAVÉ, BATTU, DUREMENT OBTENU ET FACILEMENT PERDU ; VOLÉ, EMPRUNTÉ, DILAPIDÉ, DISTRIBUÉ AU COMPTE GOUTTE
Şu köre bir sadaka.
Ayez pitié d'un aveugle.
Yakında sadaka toplamaya başlarız.
Il faudra vivre de la charité, puis aller dans un hospice pour femmes.
Sadaka mı?
La charité?
İş istiyorum, sadaka değil.
Je veux du travail, pas des cadeaux.
Bu sadaka değil. Ödünç para.
Je ne vous en fais pas cadeau, je veux vous les prêter.
Nazik olmak istediğiniz belli ama sadaka vermek için neden beni seçtiniz?
Pourquoi suis-je l'objet de votre gentillesse et de votre charité?
Senden aldığım gibi kimseden sadaka alman gerekmiyor.
T'es pas obligé de vivre de charité!
Hayır için sadaka verdim.
Belle gratitude, en vérité! Ta pièce est fausse.
Allah aşkına için bir sadaka.
La charité, pour l'amour d'Allah. La charité, pour l'amour d'Allah.
Allah aşkına için bir sadaka.
Amène-le-moi.
Sadaka almayız.
- Nous ne voulons pas la charité.
- Sadaka değil ki.
- Ce n'est pas de la charité mais du bon sens.
Zavallı köre bir sadaka.
Frédérick... - Ayez pitié d'un pauvre aveugle!
Neden bu zavallı köre bir sadaka vermiyorsun?
Pourquoi ne pas faire l'aumône à un pauvre aveugle?
Bakın, Bay Stephenson, bankadan sadaka istediğimi sanmıyorum.
Vous savez, je ne suis pas en train de vous demander l'aumône.
Sadaka verilmesinden hoşlanmam.
Et je n'ai pas l'habitude d'être invité.
Sadaka istemiyorum.
Je ne veux pas d'aumônes.
- Sana sadaka veriyor.
Il te fait l'aumône.
- İtilip kakılmaktan bıktın. Sadaka ve tavsiye almaktan bıkmıştın ve ordudan ayrıldıktan sonra işi ve parası olan insanlara kin besledin.
Marre d'être rejeté, de la charité, des bon conseils, marre des gens avec de l'argent alors que toi t'avais rien.
Başka bir gringodan sadaka isteyebilir ya da hırsızlık yapabilirsin.
On peut mendier ou même voler...
- Biz sadaka istemiyoruz!
Nous ne demandons pas la charité.
Sadaka verin, Bayan.
La charité, Mademoiselle.
Hediye istemez, mücevher istemez, sadaka istemez, hiçbir şey istemezsin!
Ni cadeau, ni bijou, rien de rien!
Fakire sadaka.
Une petite pièce.
Sağ ol, ama sadaka istemiyorum.
Merci, je ne demande pas la charité.
Bir sadaka, hanımefendi.
Soyez charitable dans la bonté de votre cœur
Sadaka verir misin, anacığım?
Bonne mère.
Sadaka!
L'aumône!
Yalvarırım. Sadaka!
Je vous en prie!
Lütfen, sadaka!
Je vous en prie! L'aumône!
Alın size sadaka!
Voilà l'aumône!
Asil yürekli yabancıdan sadaka!
L'aumône de la part de l'étranger au grand cœur.
Bana sadaka verdi, sanki dilenciymişim gibi.
Il m'a offert la pièce comme si j'étais un mendiant.
Bu bir sadaka değil.
- Ce ne sera pas de la tarte.
Sadaka lütfen!
La charité!
Sadaka! Sadaka!
La charité!
Sadaka!
La charité!
Bir sadaka, lütfen!
La charité, s'il vous plaît.
Bir sadaka lütfen!
La buona mancia!
Sadaka!
Charité!
Sadaka lütfen!
Charité!
Bir sadaka!
Charité!
Efendim, sadaka lütfen!
La charité, seigneur! Charité!
Senden sadaka istiyoruz.
on te demande ta charité!
Biraz sadaka.
Un peu de charité!
Harika bir şey, sadaka!
Excellente chose!
- Bulundu. Allah aşkına için bir sadaka.
La charité, pour l'amour d'Allah.
Allah aşkına için bir sadaka.
La charité, pour l'amour d'Allah.
Sadaka değil.
Ce n'est pas une aumône.