Salata tradutor Francês
1,664 parallel translation
Salatamız var. Bol bol salata var.
Nous avons des salades, des tonnes de salades.
- Canlı müzik, salata, minik tereyağı.
Un orchestre, des salades, des petits beurriers en porcelaine...
Yalnızca salata, iyi bir kahvaltı yaptım.
Juste une salade aujourd'hui, j'ai pris un gros petit déjeuner.
Tamam, Lily. Salata işini sana veriyoruz.
Okay, Lily, on va te laisser te charger de la salade.
Eriksen Ailesi yedi katlı salata.
la salade 7 couches de la famille Eriksen.
Yedi katlı salata mı?
Salade 7 couches?
Boyum 2,5 metre değil ve bence içinde soğan halkası varsa ona salata denmez.
Je ne fais pas 8 pieds de haut, et je ne pense pas qu'on puisse appeler salade un truc avec des Haribo dedans.
Doğru, paranın birazını Metro News One veriyor, ve hey, şurdaki küçük yeşil salata sen, ben ve Bay McGee için iyi.
Bien sûr, la Metro News One te paye assez bien, et, hey, une petite salade verte à côté est bonne pour toi, moi et Mr. McGee.
Salata, püre ve rosto.
- Salade, pommes de terre et rôti.
Salata barı lazım mı?
Un buffet de salade?
Harika bir salata.
J'ai fait une belle salade.
Belki sadece salata.
Une petite salade, ça ira.
8 : 30, salata servisi diyorum.
Je vais choisir 8 : 30, avec la salade
Evet aldığım siparişler, on tane tuvalet köfte, bir tane maymun memeli salata, iki tane osuruklu pasta... Pardon, üç osuruklu pasta pipi buğulama ve göt peyniri soslu geyik anüsülü lazanya.
Ouais, j'ai une commande pour 10 burgers de toilettes, une salade de tétons de singe, deux tartes aux pêts... pardon, trois tartes aux pêts, et des lasagnes au pénis de poisson et mousse de rectum
Organik salata ve Cafe Americano alacağım? Tamam.
- Je prendrai une "salade Oraganique" et un café "americano"
Pastırma, salata ve domatesli burger ve Green River.
Poulet rôti et petits pois. Et moi je vais prendre...
" Dharma Initiative salata sosu :
" Vinaigrette Initiative Dharma :
Bir şey getirmemizi söylediğinizi biliyorum ama salata getirdim.
Je sais que vous aviez dit de ne rien apporter mais j'ai fait une salade.
Merak etme anne, senin için salata da aldım. Selam bebek.
Ne vous inquiétez pas mamie, je vous ai pris une salade.
Güzel bir salata bile beni mutlu ederdi.
Je me satisferais d'une salade.
Salata ister misin?
Veux-tu de la salade?
Patlıcan dolması, Domatesli Peynirli Salata, Humus ve... Ana yemek olarak da kızarmış tavuk. Tabii aslında kızarmış değil, fırınlanmış ama kızarmış tadında.
Des oeufs farcis, salade aux câpres, et... le plat de résistance : du poulet frit qui n'est pas vraiment frit, il en a juste le goût, comme ça personne ne se sent coupable.
Tavuklu salata... Sakın unutmayın.
Salade Caesar.
Bana biraz salata getir.
Mets-moi des légumes.
Ben yengeç köftesi istiridye, Sezar salata bir de surf and turf * alacağım. Fileto olsun.
Je prendrai des crabes farcis, douze huîtres, une César sans anchois et en plat principal... un filet de bœuf à point.
Ben yiyebildiğin kadar ye salata büfesi!
Je suis une salade de tout ce que tu peux manger!
- Biraz salata ye.
Mange ta salade. - J'en ai mangé.
Odanıza gidin. - Biraz daha salata yiyeceğim.
- Je mangerai de la salade.
Ton balıklı salata yiyorum.
Je mange une salade de thon.
Evet. Derin cepleri salata bar ve zencefilli tavuk için gelmeye ikna etmek zor işmiş.
C'est intéressant de faire venir des donateurs autour d'un buffet de crudités et d'un poulet au gingembre.
Söylemek istediğim şey şu... sen çok eğlencelisin, ve akıllısın ve... söyleyebildiğim kadarıyla çok lezzetli salata yapıyorsun.
Ce que je veux dire... tu es très drôle, et intelligente, et... de ce que je peux en dire, tu... fais une salade délicieuse.
Salata, kırıntılar...
Du sel. Des œils-de-chat.
Kıvırcık salata, domates ve ketçap, Amerika'da doğmuş bir garson tarafından koyulacak.
Laitue, tomate et ketchup avec un serveur qui est né en Amérique.
Buradaki büyük müsrifi salata bara götürdüğümden beri.
Ce panier percé a pris le buffet-salades.
Ben de neredeyse tavuklu salata alacaktım.
J'ai failli te prendre une salade au poulet.
Salata mı yapıyorsun?
Tu fais une salade?
Bence dolaba koyun. Çünkü içinde salata var.
Je veux bien, il y a de la salade.
Pesto soslu makarna tavuklu sosis, domuzlu sosis patlıcan salatası, elmalı cevizli salata ve ordövr için minik kişlerden yaptım.
J'ai fait des pâtes avec une sauce pesto, des saucisses au poulet, au porc, des aubergines au curry, une salade Waldorf et des mini-quiches au jambon comme hors-d'œuvre.
Salata mı?
Salade?
Bana Nis usulü salata, beyaz soslu.
une salade niçoise, sauce ranch.
Evet, tavuklu Sezar salata alırım.
Une salade au poulet.
O bir salata çatalı.
C'est une fourchette à salade!
Al bakalım. Salata için midemde yer harcayamam.
Non, je garde de la place pour la suite.
Bana bonfile, karışık salata ve yanında sos, fırında...
Apportez-la-moi ainsi qu'une salade verte, vinaigrette a côté, et une pomme de...
Ona bir daha salata verme.
Ne lui sers plus jamais de salade. Ça le rend fou.
- Kulağa hoş geliyor. - Yanına da salata.
Ça a l'air extra.
- Tamam. - Salata istiyor musun?
Avec une salade.
Salata söylemek için çok mu geç?
Tu crois qu'il est trop tard pour commander une salade?
- Sadece bir salata. Sen ne yaptın?
Comment ça a été?
Salata yiyor.
Il n'a mangé qu'une salade.
Ben de salata hazırlayacağım.
Je vais faire une salade.