Samimi tradutor Francês
2,546 parallel translation
Ve müdürün dediğine göre Parisi'nin vurulduğu gece Aliison'a fazlasıyla samimi davranan iki gürültücü, üniversiteli genç varmış.
Et le gérant dit que la nuit du meurtre de Parisi, deux étudiants chahuteurs étaient très amicaux envers Allison.
Frank, samimi olabilir miyim?
Frank, puis-je être franc?
İstediğinize sorun, samimi olduğumuzu söylerler.
Demandez à quiconque. On est proches.
Daha samimi oluruz sanmıştım.
J'espère qu'on peut être civilisés.
Bana oldukça samimi göründü.
Il m'a paru sincère.
Çok samimi ve masum görünüyordu fakat babam bunların en tehlikeli tipler olduğunu söylerdi.
Elle donne l'impression d'être sérieuse et innocente, mais mon père m'a toujours dit que c'étaient les plus dangereuses.
Affedersin Kaptan ; Ted'le Zoey'in mum ışığında samimi bir sohbete girmelerini nasıl karşılarsın?
Dites-moi, Capitaine, que diriez-vous si Ted et Zoey discutaient intimement à la bougie?
Sana samimi, yaratıcı kendi ayakları üzerinde duran birisi olduğunu söylemiştim.
Je dirais que t'es amicale, inventive, - indépendante...
Müvekkilimin kendi isteğiyle karakola gelip, samimi bir itirafta bulunduğuna dikkatinizi çekmek isterim.
Je vous rappelle que mon client s'est rendu de son plein gré, et a fait des aveux complets et sans détours.
Biraderlerimle de iç işleriyle de samimi olmaktan kaçınıyorum.
Les affaires internes, c'est comme ma belle-famille : ça me saoule vite.
Hep ondan daha samimi ve iyi bir insan olamaz diye düşündüm.
Il n'y a personne dans ce monde qui soit aussi aimable et chaleureux que lui. Voilà comment je me suis toujours senti.
Won Young Oppa, playboylar gibi blöf yapmıyor, samimi o. Samimi?
Contrairement à vous, il est sincère.
Ve özrünü samimi bulmazsan dövme sakın.
si elle ne s'excuse pas sincèrement.
Oska senin gibi blöf yapmıyor o samimi.
Je le crois. Il est sincère.
Samimi mi?
Sincère?
Pek samimi gelmemişti...
Ça n'avait pas l'air sincère.
Samimi konuşmuyor mu?
N'a-t'il pas utilisé le language informel?
Fakat kesinlikle samimi değildim, o düşünceleri at kafandan.
alors jète ces pensées.
Biraz önce söylediklerinde....... samimi miydin?
Ce que tu viens de dire... Est-ce que tu le pensais?
Güzel ve samimi.
C'est gentil et familier.
Tae Ra'yla samimi olarak görüşüyorum.
Je vois Tae Ra très sérieusement.
Dinle, Kirk. Senin gibi tipler, arkadaş oldukları kadınlarla çok samimi ilişkiler kurabilirler,
Kirk, je sais que les garçons comme toi ont des relations sincères et très ouvertes avec leurs amies femmes,
Belki çok samimi olamıyor, biraz uzak duruyor ama o benim en güvendiğim insan ve her zaman yanımda olacağını biliyorum.
Quand ça devient trop intime, il grimpe aux rideaux. Mais je lui fais totalement confiance. Je serai toujours là pour lui.
Dürüst ve samimi bir şekilde?
Franchement?
Oldukça samimi.
Très douillet.
"Samimi bir ateist olmak, ikiyüzlü olmaktan daha iyidir."
"Mieux vaut être un franc athée qu'un hypocrite."
Küçük, samimi ve özel bir seks partisi olacak.
Une petite réunion intime et très spéciale.
Küçük bir şey yapacağız küçük samimi bir şey olacak.
Un truc très simple et très intime.
Bu samimi iltifatın beni gerçekten etkiledi.
Très touché par cette sincère flatterie.
"En derin ve en samimi sevgilerimle."
" Je vous embrasse de tout mon cœur.
İyi bir aktör tabii ama yine de samimi göründü.
C'est un bon acteur, mais il semblait sincère.
Hadi biraz daha samimi bir şeyler yapalım.
Faisons un truc un peu plus intime.
Çünkü o zamana kadar şarkı sözlerinde açık ve samimi olmuştum, ve bu dışarıdan oldukça garip gözüküyordu.
Parce que les paroles des chansons étaient honnêtes et intimes, elles semblaient vraiment étranges.
- Sahi mi? O kadar da samimi değiliz.
Tu ne me connais pas bien.
Ama biri bir mektup okuduğunda, özellikle de samimi bir mektup bu yoruma açıktır.
Mais quand quelqu'un lit une lettre, surtout si elle est personnelle, il y a matière à interprétation.
Hep anladığımı sanıyordum,... ama şimdi utanarak ve üzülerek görüyorum ki,... samimi sevgiden hiç anlamıyormuşum.
J'ai toujours cru le comprendre, mais je vois maintenant, à ma honte et à mon chagrin, que je ne comprenais rien de l'amour profond.
- Aslında çoğu kız biraz daha samimi bir şeyleri tercih eder.
- Les filles préfèrent plus d'intimités.
Bilirsin ben samimi olmak konusunda pek iyi değilimdir.
Il faut quand même qu'on parle.
Hayatınızda karşı karşıya kalacağınız her samimi yakınlaşma neyle başlar?
Toute relation intime que vous aurez dans la vie commencera par un toucher.
Gülüyorlar ve aşırı samimi bir şeklide konuşuyorlardı.
"ont été vus très proches, riant en discutant."
Bu samimi sohbetten çok hoşlandım, ama ayrılmam lazım. Faturaları ödeyeceğim hâlâ maaştan geri kalan bir şeyler varken.
C'était très sympa, mais je dois aller payer des factures tant qu'il me reste des sous.
Hayır. Samimi olma halimdi.
Non, j'étais sincère.
Evet, ayrıca herkes oldukça samimi ve mantıklıdır.
Et tout le monde est si sincère et équilibré.
- İkisini sürekli koridorda samimi bir şekilde sohbet ederken görüyorum.
Et je les vois toujours dans les couloirs discutant un peu trop - et sympa l'un avec l'autre.
Lucien'i inandırmak için, mahrem ve samimi bir an hazırlayacağız.
Nous allons mettre en scène un moment intime privé pour tromper Lucien.
- Samimi bir ilişkiniz var mıydı?
- Vous étiez proches?
Eminim öyledir, ama çok da sıcakkanlı ve samimî biri değil.
Oui, mais, il ne respire pas la douceur.
Tanrı'ya olan sevgin samimi değil.
Ton amour de Dieu n'est pas sincére.
Dünya tatlısı, esprili, samimi arkadaş da mevcut.
En plein ça.
Büyük bir olaydı. Ve de samimi.
C'était beau.
Samimi ve nüktedan. Dahice.
Respirez, Castle, ce n'est qu'un rat.