Saçlar tradutor Francês
8,571 parallel translation
Zencilerin saçları sıkı sarmallar halinde ve düşük yoğunlukludur. Bu da onları bitlerden fazlasıyla uzak tutar.
Les nègres ont des cheveux très étroitement enlacés, ce qui les rend inhospitaliers aux poux.
- Ve saçlarım dökülüyor.
Et des cheveux.
Saçların kıvırcık olsa, David olurdun.
Si vous aviez les cheveux frisés, vous seriez David.
Sarı saçları ve Slav bir aksanı vardı.
Elle avait les cheveux blonds, Accent slave.
Jake, biliyor musun küçük çocuklar neden oyun oynarken küçük kızların saçlarını çekerler? Çünkü yakalaması çok kolaydır.
Jake, tu sais pourquoi les petits garçons tirent les nattes des petites filles dans la cour de récréation?
Bir keresinde bir çeteye katıldı ve, Saçlarını pembeye boyatıp,
Comme, l'année passée, elle s'est présentée à l'école en automne et a décidé d'être une traînée.
Ve senin kızıl saçlarını
♪ Et tes cheveux roux me manquent ♪
Saçların güzelmiş.
Jolis cheveux.
~ Büyüleyici saçların sözlerimi açığa çıkarıyor. ~
"Mes intentions se sont perdues dans les boucles de tes cheveux"
~ Dağınık saçlarını savuruyorsun. ~
"Tu fais virevoleter ta chevelure..."
~ Dağınık saçlarını savurunca beni nakavt ediyorsun. ~
"... j'en suis tombé à la renverse "
~ Saçlarımın arasına karışmak her gencin hayalidir. ~
"Tous les hommes rêvent de se noyer dans mes cheveux"
Saçları iki örgülüydü.
Elle avait des tresses.
Katiller hakkında fark ettiğimiz şey bu kadınları boğduğunda saçlarının boğazlarında birikmesiydi, şöyle.
Que nous avons remarqué sur le tuer C'est quand il étouffait ces femmes, avec leurs cheveux entouré autour de leur cou. Comme ça.
Saçlarını köklerinden koparırdı.
Il déchirerait les cheveux par la racine.
Etrafta asker ceketiyle dolaşıp kaslarını gösteren saçlarını mavi gözlerinin üstünden savuran tam bir otçu.
Huge Stoner déambulant avec sa veste kaki, ses muscles, ses yeux bleus et ses cheveux.
Etrafta asker ceketiyle dolaşıp kaslarını gösteren saçlarını mavi gözlerinin üstünden savuran tam bir otçu.
Un camé tout musclé en treillis, sa mèche qui cache ses yeux bleus.
Tamam, ama Marcy'nin güvenliğine takılan saçları olan peluş oyuncak gibi çok yakışıklı bir adam evle beraber geliyor.
OK, mais ça vient avec un très bel homme viril avec des cheveux qui lui valent de se faire suivre par la sécurité.
Laura Dern'nin saçlarını yüzünüze kesip yapıştırdım.
J'ai coupé et collé les cheveux de Laura Dern sur ta tête.
Belki 1.70, siyah dikilmiş saçları var.
1 m 70 environ, cheveux noirs en pointes.
Saçlarımı yıkamalıyım.
Je veux me laver les cheveux.
Yani onu kabul ettiğinde, Saçları, yağıyordu ve o, herkes korkuyor, gibi, oldu ama şimdi o bu ipeksi ceket, gibi, var, ve o, gibi, çok kolay.
Donc quand je l'ai adoptée, tous ces cheveux tombaient, et elle avait peur de tout le monde, mais maintenant elle a ce manteau en soie, et elle est si affectueuse.
İkimiz de yakışıklıyız. İkimizin de güzel saçları var.
On est beaux, on a de beaux cheveux.
Saçlarını kestirerek, sarhoş olarak veya o tür şeyler yaparak garipleşir bir hippi karavanı alıp, çocuklarını içine atıp, Meksika'ya kaçarak garipleşmez.
Bizarre comme se couper les cheveux ou se saouler, pas acheter une vieille caravane, enlever ses enfants, et s'enfuir à Mexico.
Bir zamanlar benim de böyle saçlarım vardı.
Je me souviens quand j'avais des cheveux comme ça.
Saçlar gençlerin kafasında heba oluyor.
Les cheveux, c'est du gâchis sur les jeunes.
Mutfak lavabosunda saçlarını mı yıkadın sen?
Tu t'es lavé les cheveux dans l'évier de la cuisine?
Yaparsan da şu saçlarını temizlesen olur mu?
Ou alors faire l'effort de nettoyer l'évier?
Duş almasını, saçlarını taramasını sağla.
Amène la prendre une douche, se laver les cheveux.
Saçlarında mavi bir süs var gibi.
Elle a une sorte de guirlande bleue dans les cheveux.
Kurbanın saçlarında da bunlardan vardı.
Il y avait un morceau de ça dans les cheveux de la victime.
- Saçların dökülmüş.
- Tu perds tes cheveux.
Bütün saçlarımı yolacaksın!
Mes cheveux trempent dans la soupe par ta faute.
Saçlarında ciddi yanıklar olurdu ve kulaklarının arkası da yanardı.
Il faut de méchantes flammes pour le brûler derrière les oreilles.
Duş alıp saçlarını yaptırıp, doğum günü için tatlı elbise giymek yerine Vincent'in başka bir pisliği ile uğraşıyor ve sürprizi de Freddy yüzünden mahvettim.
Plutôt que de prendre une douche, se faire coiffer et trouver une belle robe à porter pour son anniversaire, elle doit faire face à un autre problème créé par Vincent, et oui, j'ai raté la surprise par sa faute.
Az sonra gerçekten de saçları çıkan bir Filipinli adamla görüşeceğiz.
Dans un instant, un Philippin avec une coupe de cheveux d'adulte.
Saçları incelme, o Ağzında yaralar vardır.
Ses cheveux sont amincis, elle avait des boutons sur les lèvres.
ROBBINS : Evet, Ana burnuna vardı gerçeği ve saçları o bunun bir sürü etrafında idi göstermektedir.
Le fait que Ana en avait dans son nez et dans ses cheveux suggère qu'elle en était proche.
saçlarını aç sana bir bakayım
Relâche tes cheveux. Laissez moi vous regarder.
Çocuklarının saçlarını hatıra olarak saklıyorsun. Ama ; senin bunu koleksiyonuna eklediğini sanmıyorum.
Vous gardez les cheveux de vos enfants mais je ne pense pas que vous ajouterez celui-là à votre collection.
Yemin ederim, eğer saçlarının teline zarar verirse, O'nu...
Je jure, si elle touche à un de leurs cheveux, je...
Rose 32 yaşında, ıslandığında siyahı ortaya çıkan, omuz hizasına kadar saçları uzanan ve koyu saçlı olan biri.
Rose a 32 ans, des cheveux mi-longs foncés qui semblent noirs quand ils sont mouillés.
Terk edilmiş binada hem Spector'ın hem de Rose Stagg'ın saçlarını bulduk.
On a trouvé des cheveux de Spector et de Rose Stagg dans la maison abandonnée.
Amy, üzgünüm ama saçların çok göz kamaştırıcı, sadece biraz dağınıklar.
Amy, je suis désolée, mais tu as des cheveux tellement magnifiques, et tu les laisse juste pendre mollement.
Saçlarımı haftada iki kez yıkamaya karar verdim. Ne diyorsun?
Donc j'ai essayé ce nouveau truc où je me lave les cheveux deux fois par semaine.
Saçlarını da beğendim.
J'adore tes cheveux.
Saçlarımı kestirmeliymişim. Çünkü pis bir hippi gibi görünüyormuşum.
Parce que je ressemble à une hippie sale
Eh, önce düşündüm ki, Takma saçlarımı oraya koyarım.
Oh, et bien, tu sais j'ai pensé que je pourrais stocker les cheveux pour mes extensions ici.
Tanrım, saçları çıkmış.
Oh mon dieu, elle a tellement de cheveux maintenant.
Yani hâlâ saçların yerinde.
Je veux dire, tu as toujours tes cheveux, tu sais.
Çok güzel saçların var.
Vous avez de beaux cheveux.