Sensation tradutor Francês
2,542 parallel translation
Ahbap, şu an ciddi bir deja vu yaşıyorum.
J'ai une grosse sensation de déjà-vu.
Sevgili müşteriler, yaklaşın ve yeni işitsel hassasiyetin tadını çıkarın.
Clients de Sear, approchez-vous et appréciez une toute nouvelle sensation auditive.
İki yıl önce onu kaybedeceğim hissine kapılmıştım.
Écoutez, il y a deux ans j'ai eu la sensation que j'étais en train de la perdre.
Sadece izlenmek pek hoşuma gitmiyor.
Désolé. C'est juste que je n'aime pas cette sensation d'être épié.
Bundan daha fazla uçulmaz herhalde.
Tu peux pas avoir une meilleure sensation.
Şu anda sahip olduğun duygu genellikle ölüme götürür.
Cette sensation que vous avez précède souvent la mort.
Kendi evinde esas oğlan olabilirsin ama tıp fakültesinde herkesin bir esaslığı var.
Tu fais sensation chez toi puis t'arrives en médecine, que des génies.
Belkide onu uyutmalı ve komaya sokmalıyız O zaman, Hiçbir şey hissetmez.
Ça serait plus humain de la garder dans un état végétatif constant aucune sensation, aucune sensibilité.
Carolyn, seks esnasında boğuluyormuş gibi olma hissini severdi.
Carolyn aimait la sensation de suffocation quand nous avions des relations.
Amaçları ne? Heyecan arıyorlar. Gösteriş istiyorlar...
Ce que les mecs vont chercher, c'est la sensation, et t'as beaucoup de frime.
Kocaman ve ağır.
Cette sensation...
Meredith! Çok iyi hissettiriyor.
- J'aime la sensation.
Bir amacım varmış gibi hissetmeyi.
La sensation d'avoir un but.
Evet. Beden dışı tecrübe gibi bir şey mi?
La sensation de quitter son corps.
Vücutlarımızın üzerindeki kumların nasıl hissettirdiğini hatırla.
Souvenez-vous. Rappelez-vous le... la sensation du sable sur nos corps.
Nasıl bir durum olduğunu kendimden hatırlıyorum yahu.
Bon sang, je me souviens de cette sensation.
Sürmeyi bıraktım, rüzgar hissettim, bisikleti kısa hissettim.
- J'adore ça, mec... La sensation du vent, les shorts de cycliste.
Vay anasını! Şöyle bir çalıştırdın mı anında hissediyorsun- -
- La sensation au démarrage...
Ayrıca onu aramanı söylüyor çünkü alt tarafları tekrar hissetmeye başlamış.
Il a aussi écrit que tu devrais l'appeler parce qu'il a recouvré la sensation en bas. Oh, mince!
Yeni bir heyecan hissediyorum,
Je ressens une nouvelle sensation.
Bence her şey o hissi sürdürmek içindi.
Elle l'a peinte pour faire durer la sensation.
Pekâlâ, 1'den 10'a kadar numaralandıracak olsan? Normal hissediyorsan 10 hiç hissetmiyorsan 1.
- Et sur une échelle de un à dix, dix étant une sensation normale et un, aucune sensation.
GloCoat zemin cilası reklamlarınız büyük yankı uyandırmış anlaşılan. En azından yaratıcı yönden.
Votre réclame pour la cire Glo-Coat a fait sensation, en tout cas chez les créatifs.
İçimde çok kötü bir his var.
J'ai une étrange sensation.
Dönüşmenin müthiş bir his olduğunu biliyorsunuz. Tam bir eğlence.
Quand vous êtes en pleine mutation, c'est une sensation incroyable.
Booth telefon ahizesinin hissini ve numarayı çevirirken çıkardığı tik seslerini çok sevmişti.
Booth adore la sensation du Bakelite, le tic-tic-tic pour composer le numéro.
Sadece, gün boyunca içimde hastalıklı bir his vardı. Bu kavgayı daha önce yapmıştık sanki, daha sonra oyuncak bebek sorununu hatırladım.
J'ai la sensation désagréable qu'on en est déjà passés par là.
Üniversitede olduğum dokuz hafta boyunca yarı şort yarı kotla ortalığı yıkıyordum, ve belki bu imajı kampüse sen de getirirsin.
Pendant mes neuf semaines à la fac, j'ai fait sensation. Tu pourrais peut-être relancer la mode sur ton campus.
Hislerinden sıyrılırsın.
You're spaced out on sensation
Babanla bağlarını kopardığından beri hayatında eksik bir şeyler olduğunu düşünmüyor musun?
Tu n'as pas la sensation d'un vide dans ta vie depuis que tu ne parles plus à ton père?
Benim de midem bulandı. Sean renkli bir herifle takılıyordu.
J'ai eu la sensation désagréable que Sean était, devenu l'ami de ce mec de couleur.
Hissettiğim şey, tıpkı ilk kez ait olduğum yeri hissedişim gibi buranın herşeyiyle yokolacağı!
La sensation de déphasage que je ressentais a disparu et j'ai senti que j'avais enfin trouvé ma place.
Dünyanın bir numaralı internet ünlüsü değil mi bu?
Si ce n'est pas la sensation numéro un de l'Internet.
Artık bir internet manyakları için yepyeni bir video var.
Nous, les branchés de l'Internet, on a déjà une toute nouvelle sensation vidéo.
Kendine güvenen biri tarafından kontrol ediliyormuşum gibi hissettim.
J'ai eu la sensation d'être inspectée par quelqu'un faisant partie du jeu.
Bilirsiniz, bunun olağanüstü olduğunu düşünüyorum, ve bir anlamda uğurlu, gezegenimiz üzerinde bunun gibi bir yere gelebilir ve Io'daki muhteşem lav göllerinin birinin kenarında durmanın neye benzediğini hususunda küçük bir fikir edinebilirsiniz.
Voyez-vous, je pense qu'il est remarquable, et dans un sens bien heureux, que l'on puisse venir à un endroit comme celui-ci sur notre planète et de pouvoir effleurer la sensation de pouvoir être au bord d'un de ses magnifiques lac de lave sur Io.
Hiçbir şey hissetmiyorum.
J'ai perdu toute sensation.
Sürekli aynı soruları duyuyormuşum gibi geliyor bazen.
Mais j'ai la sensation qu'on me pose toujours la même question.
Korkunun ve kaybetmiş olmanın getirdiği o korkunç histe. Bizi, bize neler olduğunu merak etmesi... Hayal edebiliyor musun?
Cette horrible sensation de peur et d'abandon, il s'inquiétait pour sa famille, se demandait si on s'entendrait bien.
- Prezervatif hissine katlanamıyorum. - Tanrım, prezervatiften nefret ediyorum.
Je ne supporte pas la sensation d'une capote sur ma queue.
Ne kadar hassas olduklarını unutmuşum.
J'avais oublié la sensation.
Bu histen nefret ediyorum.
Je déteste cette sensation.
Bu histen nefret ediyorum. Nefret ediyorum.
Je déteste cette sensation.
Faydası dokunur mu bilmem ama çok yakın bir zamanda öldüğüne dair bir şey hissediyorum.
Pour ce que ça vaut, j'ai la sensation qu'elle est morte récemment.
Bu his...
Cette sensation...
O heyecanı ya da bir işe yaradığın hissini başka bir şeyde bulabilir miyim, merak ediyorum.
Et je me demande si je retrouverai cette adrénaline un jour, ou cette sensation d'être bon à ce qu'on fait dans autre chose.
Güneş nasıl hissettiriyor?
Quelle sensation ça fait? Le soleil?
Seni anlıyorum.
Puis j'ai eu cette sensation.
At yarışında kazanmak veya boyunu aşacak kadar güzel bir kadın becermek gibi değildi.
La sensation de joie la plus incroyable. C'est pas comme gagner aux courses ou sauter une belle nana d'une autre division.
İnsanların atması gereken bazı adımlar vardır. Cevap verilmesi gereken sorular falan.
J'ai la sensation qu'il y a des étapes à suivre et des questions à aborder.
Hayır, fiziksel olarak değil.
Ça c'est une sensation physique.