Sent tradutor Francês
15,478 parallel translation
Güzel kokuyor, de mi?
Il sent bon, pas vrai?
- 37 sent buldum!
J'ai trouvé 34 centimes!
Burada kedi kumluğu gibi kokan bir tarağı var.
Elle a cette brosse à cheveux qui sent comme la litière pour chat.
Tehdidi yok etme şansımız vardı ama botlarımızı boğazlarından çektik ve artık hiç bir yerde güvenli değiliz.
On avait une chance de neutraliser la menace, mais on a été pris à la gorge par ces menaces, et maintenant... on ne se sent plus en sécurité nulle part.
- Evet, kokusu öyle.
Oui, ça sent pareil.
Yeni banyo yapmış ve teni sadece Waldorf-Astoria da kullanılan bir sabunun aroması gibi kokuyor.
Il vient de se doucher, sa peau sent encore le savon du Waldorf-Astoria.
Bugün nasılsınız bakalım?
Comment on se sent...
En azından bu işi bana vererek yeteri kadar kendini suçlu hissetti.
Il se sent assez coupable pour me donner ce boulot.
Tiare müthiş kokuyor!
Le tiare sent bon!
Genelde aynı hissettiğini söylüyor ama tuhaf olmalı.
Il dit qu'il se sent pareil, mais ça va va devenir bizarre.
Kendini önemsiz hissediyor!
Elle se sent insignifiante!
Biliyorum ama işte bana doğru gelmiyor.
C'est juste... il ne se sent pas bien.
Beyaz Saray doğru gelmiyor demek.
La Maison Blanche ne se sent pas bien.
Üniversite gibi kokuyor.
Il sent l'université.
Bundan sonra işçiler dolar başına 20 sent alacak.
À partir de maintenant, les employés recevront 20 cents par dollar.
Birisi karnıma bıçak soktuğunda ben de hemen ona bir bıçak sokmak isterim.
Quand quelqu'un tord un couteau dans tes boyaux, je sent comme si je voulais en tordre un en retour.
6111 numaralı evden gaz kokusu geliyor.
Ça sent le gaz au 6111.
Enfes kokuyor.
Ça sent super bon.
Doğrusu terk edilmiş hissediyoruz.Doktorumuz Wainwright'ın nereye gittiğini Tanrı bilir.
On se sent abandonnés. Seul le Seigneur sait où est le docteur Wainwright.
Tıpkı barbekü gibi kokuyor.
Ça sent... le barbecue.
Biliyorum. Biliyorum kötü görünüyor ama eminim bir açıklaması vardır.
Je le sais, ça ne sent pas bon, je suis sûr qu'il y a une explication.
Açıkça görülüyor ki, Mariana bu bu konuda berbat hissediyor.
Mariana se sent mal pour ça,
- Gençler, gençler... - Burası sidik kokuyor.
les gars..., ça sent le pipi.
Burnuma bir koku geldiği kesin.
Ça sent quelque chose.
Deliğe 25 sent atıp çevir sesini duyduğunda söyleyeceğim numarayı tuşla.
Tu mets une pièce dans la fente, et puis quand tu entends la tonalité, tu composes ce numéro.
- Kendini güvende hissetmiyor.
Elle ne le sent pas.
- Hemen hemen. Görünüşü ve kokusu güzelse yumulurum.
Si elle est jolie et qu'elle sent bon, c'est tarte aux poils.
- Tamam. Oğlum, içerisi bayağı güzel kokuyor.
Ça sent super bon.
- Karavanın neden hep Cinnabon kokuyor ya?
Pourquoi ta loge sent les viennoiseries?
Kesin güzel kokuyordur.
Je parie qu'il sent bon aussi.
- Hector'un tacoları gibi kokuyor.
Ça sent les tacos d'Hector.
Burası harika kokuyor.
Ça sent super bon, ici.
Tahribatın neredeyse o ne hissettiğini hissetmek ı gibi.
C'est presque comme je sentez ce qu'il sent.
Tahribatın artık benim ev gibi hissediyor.
Il non plus long se sent comme ma maison.
Pekâlâ, hayatlarımızı kurtardı ve bence gayet güzel kokuyor.
Alors, elle nous a sauvé et elle sent plutôt bon.
Bilemiyorum, senden öğrendiğim bir şey varsa Ash, o da şayet bir şey gerçek olamayacak kadar güzelse sıkıntı vardır, ki öyle görünüyor. - Hem o kadar da güzel kokmuyor.
Je sais pas, si j'ai appris un truc de toi, Ash, c'est que si un truc a l'air trop beau pour être vrai, alors c'est sûrement pas vrai, et en plus elle sent pas si bon que ça.
- Çekiyor.
Il la sent.
Benim hakkımda aç gözlü hissettiğini söyledi, şimdiye kadar yanındaydım zaten.
Elle dit qu'elle se sent gourmande, tu sais, pour moi, car elle ne m'a pas eu jusqu'à maintenant.
Nasıl hissediyorsunuz?
Et comment ça se sent?
Saç yanığı gibi kokuyor.
Ça sent les poils brûlés.
Bu zayıf hissettiğinde morfin ve uyuşturuculara koşan kişi.
Celui qui carbure à la morphine quand il se sent faible.
Bu olay siktiğim tüm hatunlardan daha iyi hissettiriyor.
Ce truc juste là, ça sent meilleur que toutes les chattes que j'ai eu.
Evet, 35 sent demedim ve hayır, 55 sent de demedim.
Pas 35 cents, ni 55 cents!
- Pek konuşkan değil.
Elle ne se sent pas très bavarde.
Ne kadar kurnazca.
Ça sent un peu le coup fourré.
- Çok güzel kokuyor.
Oh, ça sent bon.
Kokar bazen.
Parfois, ça sent.
Bu ter yığınının içinde olmak istemiyorum.
Ça sent la sueur de partout.
O nasıl?
Et elle se sent comment en ce moment?
Bana göre diger saraplardan bir farki yok.
Tu sais pour moi, ça sent comme tous les vins.
Öyle hissetmiyorum.
Ne se sent pas comme elle.