Sentimental tradutor Francês
796 parallel translation
Hayır, o günlerde hem çok aptal hem de çok duygusaldım.
Non, j'étais très sentimental et très idiot à l'époque.
Beni kesin duygusal bir erkek olarak görüyorsunuz, ama sizden rica etsem, saçınızdan bir lüle verir misiniz?
Vous me prendrez sûrement pour un pauvre fou sentimental. Mais pourriez-vous me donner une de vos boucles?
Ben de özür dilerim oğlum, seni duygusal buluyorum.
Et moi, je regrette que tu sois sentimental.
Daima sadakate hayran kalmışımdır, çok duygusal biriyim.
J'admire la loyauté, je suis tellement sentimental.
Size romantik bir şey söylemeye kalktığımda hemen iş konuşuyorsunuz.
Dès que je deviens sentimental, vous parlez d'argent.
Harika bir duygu, değil mi?
N'est-ce pas sentimental?
Fazla şarap seni duygusallaştırdı.
Le vin vous rend sentimental.
Çok hassas davranıyorsun.
T'es trop sentimental, mon vieux! Ah!
Bir kız birazcık duygusallaşamaz mı?
C'est juste sentimental.
Sahte bir duygusallık bu.
Vous êtes trop sentimental.
Duygusallığa pabuç bırakacak kadar zengin değilim.
Je ne peux me permettre d'être sentimental.
Nazik ve kibar olurdum Çok duygusal olurdum
Je serais tendre et amical Terriblement sentimental
Unutma, duygusal dostum ; kalp, ne kadar sevdiğinle değil, başkaları tarafından ne kadar sevildiğinle değerlendirilir.
Souvenez-vous, mon ami sentimental, que ce n'est pas parce qu'on aime qu'on a du coeur, mais plutét parce qu'on est aimé.
- Bayat, modası geçmiş, üçüncü sınıf.
Campagnard, vieux jeu, sentimental.
Bir tür duygusal yolculuk.
Un voyage sentimental!
Duygusal bir adamsınız, değil mi?
Du genre sentimental?
Çünkü senin ilgisiz kabuğun altında yüreğin çok duygusal.
Parce que sous cette carapace cynique... vous êtes un sentimental.
Aynı düşündüğüm gibi. - Sen aşırı şekilde duygusallık ettin. - Neden?
Je m'en doutais... vous êtes le parfait sentimental!
Haklıymışım. Sen duygusalsın.
Oui, vous êtes un sentimental.
Sadece duygusal değilsin, aynı zamanda vatansever de oldun.
Vous êtes un sentimental doublé d'un patriote.
En hafif bir hissi sarsıntı onu daha da kötüleştiriyor.
Le moindre choc sentimental pourrait aggraver son état.
- Fazla duygusal davranıyorsunuz.
- Vous devenez un peu sentimental.
Çok duygusaldır.
Il est très sentimental.
Duygusal bir insansınız doktor.
Vous êtes un sentimental.
Ben duygusal bir adamım Martha.
Je suis un sentimental, Martha.
Her Noel'de bir kez mankafalığım tutar. Evet, işi alıyorum.
À Noël, je deviens sentimental, j'accepte.
Biliyorum bu çok saçma ve melankolik ama uzakta olduğum her gün onu düşündüm.
C'est ridicule et sentimental, mais je pense encore à elle.
Duygusal ilahı kısmını çıkartıp sağlam bir koro yerleştirelim. Bunun gibi.
Rejetons le cantique sentimental et prenons un chœur à quatre voix.
Duygusal değilim, kastettiğin buysa.
Je ne suis pas sentimental.
Korkak ve duygusal olan çareyi kilisede arar.
Celui qui est sentimental ou craintif peut se tourner vers l'Église.
Otobiyografik olmayalım. Hep hüzünle biter.
Ne ressassons pas le passé, ça rend sentimental.
Sevgili duygusal, cömert, cesaretli Max Fabian.. .. tanınmayan, denenmemiş bir amatöre şans veren kişi.
Si sentimental, si généreux, si courageux, qui a parié sur une actrice inconnue.
Bana yumuşak başlı, duygusal demelerini istiyorsun.
voulez qu'ils m'appellent stupide, sentimental.
Ama günde 25 bin dolarıda nostaljik bir gezi için de harcayamazsınız.
On ne peut investir 25000 $ par jour pour un voyage sentimental.
Şimdi duygulara yer yok, Tuffy.
Ne sois pas si sentimental, Tuffy.
Duygusalsın. Olayları hissediyorsun.
Vous êtes sensible et sentimental.
Ben duygusal biriyim.
- Je suis sentimental.
- Bir an için ona acıdım. - Fazla duygusal olma Willie.
- Sois moins sentimental, willie.
Boks ringine fazla çıkmak onu böyle hassas yaptı.
Le chevalier du ring, combat loyal. Ça le rend sentimental.
Ben de hassas bir adamım.
Je suis un sentimental, aussi.
Senin için de Phil için de 100.000 Dolarlık bedava reklam olur.
Sentimental a souhait. Ca vous ferait une publicite monstre, et gratuite!
Çok duygusal davranıyorsun.
Vous devenez sentimental.
Fakat sanıyorum ki arkadaşımız duyguya önem veren biri.
Et de plus, le Commissaire est sentimental.
Bir kağıt kadar beyazdır hep. Aynı zamanda da dalkavukluk kurbanı, minnettar ve çocuksu derecede alıngandır.
Pâle comme un hareng, bien qu'un peu flatté, très ému, et sentimental comme pas un.
Askerlerin teselli bulması hakkında bir kural vardır. Fiziksel olur, duygusal değil.
Les soldats sont censés avoir besoin de réconfort physique et non sentimental.
Ben de duygusalımdır Bick.
Je suis sentimental aussi, Bick.
Duygusal birisiniz, değil mi?
Du genre sentimental?
Buna son bir kez bakmak istedim.
On fait quelques kilomètres de plus, mais je suis devenu sentimental. Je veux y jeter un dernier coup d'oeil.
Ben duygusal bir aptalım.
Je suis trop sentimental.
- Şimdilik. - Romantik gibi.
On en deviendrait sentimental.
Duygusal bir tipsin.
Elle est belle, ta femme? Un sentimental.