Sevmiyorum tradutor Francês
4,244 parallel translation
Öyle değil mi? Yani Yahudiler'i sevmiyorum.
- J'aime pas les youpins.
Ben hiçbir şeyi sevmiyorum!
Je n'aime rien!
Seni artık sevmiyorum. - Ne?
- Je t'aime plus.
Ortalıkta öpüşmeyi sevmiyorum.
J'aime pas embrasser en public.
Uzun isimli ameliyatları hiç sevmiyorum.
Oh, je n'aime pas ces procédures avec des noms compliqués.
Her neyse, bu... Getto kredileriyle olan bu küçük özel durum... Bu tabiri gerçekten de sevmiyorum.
Bref, c'est, euh, il semble que ce petit incident avec les prêts ghetto...
Bay Terli Avuç'la, ya da Bayan Kertenkele Derisi ile elele tutuşmayı sevmiyorum ama-- -
Je veux dire, je n'aime pas tenir la main de Mr. Paumes Moites or Mme Peau de Lézard...
Yunan yoğurdu sevmiyorum.
Je n'aime pas le "yahourt grec".
- İstemiyorum, hiç sevmiyorum onu.
- J'en veux pas. Je déteste ce truc.
Ben gözüme bunu yapanı sevmiyorum.
Je n'aime pas celui qui a fait ça à mon oeil.
Karışıklığı sevmiyorum.
Je n'aime pas la pagaille ;
Seni sevmiyorum.
Je ne t'aime pas.
Oğlunu sevmiyorum.
Je n'aime pas votre fils.
O güler yüzlü piçi hiç sevmiyorum zaten!
Je déteste le sourire de ce petit con.
Ben sevmiyorum aslında ama insanlar mutlu olsun işte.
J'en mange pas vraiment mais ça rend les gens heureux. - C'est tellement cool.
Randevu olayını sevmiyorum.
Je trouve ces rencards affreux.
"Evet ama ben bebekleri sevmiyorum" diyecektim.
J'essayais de trouver une façon gentille de dire, "oui, mais je n'aime pas les bébés."
Sevmiyorum.
Mais non.
Chloe, artık lisede değilsin, saklamama gerek yok, Seni sevmiyorum.
Chloe, on n'est plus au lycée désormais donc il y a aucune raison que je fasses semblant.
Yaziya dökmeyi de sevmiyorum.
Je n'aime pas mettre les choses par écrit.
- Ben seni sevmiyorum
Pas moi.
Yalnızca havasını sevmiyorum.
Juste tout ce qui va avec.
Bu oyunu sevmiyorum.
Je n'aime pas ce jeu.
Kâğıdı yırtış şekillerini hiç sevmiyorum.
Je n'aime pas trop la façon dont ils déchire le papier cadeau.
Kötü bir yolun beşinci mili gibi görünürken sevmiyorum elbette.
Pas quand je ne ressemble à rien!
Bu, görev icabı ama silahları senin sevdiğin gibi sevmiyorum.
C'est une nécessité pour le boulot, ok, mais moi je n'aime pas les armes de la manière dont tu les aimes.
- Bezelyeleri sevmiyorum.
Je n'aime pas les petits pois.
Korumaların bana öyle bakmasını sevmiyorum.
Je n'aime pas la façon dont ces gardes du corps me regardent.
Bu insanları senden çok sevmiyorum.
Je n'aime pas ces gens, pas plus que toi.
- Kaybetmeyi sevmiyorum.
- J'aime pas perdre.
Kaybetmeyi sevmiyorum.
J'aime pas perdre.
Ailesini sevmiyorum ki.
Je n'aime pas sa famille.
Sevmiyorum çünkü.
Je n'aime pas les asperges.
Ben ailenin bilgilendirilmemesi kısmını sevmiyorum.
J'aime pas cette idée de ne pas informer la famille.
Bir gün içinde iki kere kandırılmayı sevmiyorum.
Non, je n'aime pas être dupée deux fois en une journée.
Sanırım ben de senin gibi doğum günlerini sevmiyorum.
Je n'aime pas non plus les anniversaires.
Gerçek dövüşü hiç sevmiyorum.
J'aime pas les vrais combats.
Alec'i sevmiyorum.
Je n'aime pas Alec.
Ben değişim sevmiyorum.
Je n'aime pas le changement.
Seni sevmiyorum.
Je ne vous aime pas.
Ben sadece... Artık seni sevmiyorum Drew.
Je ne t'aime plus Drew.
Seni sevmiyorum.
Toi aussi. Je ne t'aime pas.
Boş oturmayı sevmiyorum.
Je n'aime pas rester assis à ne rien faire.
Bunu sevmiyorum, bu yüzden davet edilmedin.
je n'aime pas ça, et c'est pour ça que tu n'étais pas invitée.
İnsanlar hep içime kapanık olduğumu söylüyor. Ama şu var insanların eşyalarıma dokunmasını sevmiyorum.
Les gens disent sans arrêt que je suis fermé, mais c'est juste que je n'aime pas qu'on touche à mes affaires.
Ama artık seni sevmiyorum.
Je t'aime plus.
- Onu sevmiyorum ama.
- Je veux que tu l'aimes. - Eh bien, je ne l'aime pas.
Bu bakışı hiç de sevmiyorum.
Je n'aime pas ce regard.
Siyahları sevmiyorum gibi anlaşılmasın.
J'apprécie aussi les noirs.
Seni her gördüğümde seni dinliyorum ve dönüştüğün şeyi sevmiyorum. Her şeyin farkındayım.
Je sais tout ça et je le vois à chacune de tes visites.
Seni hiç sevmiyorum.
Je ne t'aime pas.