English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ S ] / Seymour

Seymour tradutor Francês

684 parallel translation
Little Arnie, Seymour's Darling ve Best Seller arkalarında.
Little Arnie suit. Seymour's Darling et Best Seller.
Little Arnie bir boy üç çeyrek ile üçüncü Ardında Seymour's Darling.
Little Arnie est troisième d'une longueur un quart... et Seymour's Darling.
Seymour's Darling üçüncü... Little Arnie dışarıdan hızlı geliyor.
Seymour's Darling est troisième... et Little Arnie remonte vite à l'extérieur.
Seymour's Darling ve Best Seller da takipte.
Seymour's Darling et Best Seller.
Seymour's Darling üçüncü, ardında Early Streak.
Seymour's Darling est troisième et Early Streak.
Little Arnie ve Seymour's Darling çekişiyor.
C'est Little Arnie et Seymour's Darling.
Seymour's Darling yarım boyla üçüncü... ve White Fire dördüncü bitiriyor.
Seymour's Darling est troisième par une demi-longueur... et White Fire finit quatrième.
Artık antika dükkanını tartışmanın iyi olacağını sanmam, Seymour.
Ne parlons plus de cette boutique d'antiquités, Seymour.
Salt ne için biçildiğini düşünüyorsun, Seymour.
Juste de savoir pourquoi tu es fait, Seymour.
Senin baban çok anlayışlı bir adamdı, Seymour.
Ton père était un homme très sensé.
Oh, yanılıyorsun, Seymour.
Tu as tort, Seymour.
Genel olarak ben oldukça iyi tabiatlı biriyim, Seymour, fakat seninle zaman geçirmeyi ve öyle kalmayı olanaksız buluyorum.
D'ordinaire, je suis une bonne nature, Seymour, mais il m'est impossible de continuer comme ça avec toi.
Niçin birini rahatsız edeyim? Oh, Seymour... Senin zaafların.
Est-ce que j'embarrasse quelqu'un? Tes manières.
Hiç kimsenin sana dayanabilecek yeterli sabrı yoktur, Seymour.
Personne n'a pu avoir plus de patience avec toi, Seymour.
Yukarı çıkıyorum. Seymour. Aynı odada bir başkası ile birlikte iken sen sadece bir aynada kendini beğenerek seyretme konumuna değil seninle birlikte olan kişinin ancak en iyi görüş açım diye adlandırdığını görebileceği konuma girdiğinin farkında mısın?
Je monte. tu réalises que tu es avec quelqu'un dans cette pièce, tu ne dois pas avoir la même attitude que lorsque tu es seul devant ton miroir,
Benim sağlığımdan endişelenme, Seymour.
Ne t'inquiétes pas pour ma santé.
Benim sağlığımdan endişelenerek zamanını harcama, Seymour.
Ne perds pas ton temps à t'inquiéter de ma santé,
Yerinde olsam, Seymour, bekleyerek zamanımı harcamazdım.
Mais, à ta place, je ne perdrais pas mon temps attendre.
Seymour, Hangi nedenle günün bu geç vaktinde beni buralara kadar sürükleyip getirdin?
Pourquoi diable, m'as-tu emmené ici?
Şu ana değin seninle uzun süre birlikte olduk, Seymour.
Je suis avec toi depuis si longtemps
Kuşkum yok, Seymour.
Je n'en doute pas.
Artık Seymour Johnston değil, Antonio Bertani idim.
Je n'étais plus Seymour Johnston, mais Antonio Bertani.
Bana niçin o şekilde bakıyorsun, Seymour?
A quoi pense-tu en me regardant comme ça?
Bu benim evim, Seymour.
Tu es chez moi, Seymour.
Oh, Seymour, mümkün değil.
Oh, ce n'est pas possible.
Şimdi o şeyi yerine koy, Seymour, kendini incitebilirsin.
Baisse ça, tu pourrais te blesser
Zavallı Seymour.
Pauvre Seymour.
Dan Seymour ihtiyaçlarımızı getirecek.
Dan Seymor fournit les planches.
Hiçbiri bana çatı katı almadı. Molly yeni bir sınıf açıyor. - Seymour sana hep iyi davranırdı.
Personne ne m'a offert un studio, et Molly amène une nouvelle classe.
- Bana Mr. Goodbar çikolatası alırdı.
- Seymour a toujours bien agi. - Il m'achetait du chocolat.
Evet, Seymour, ne vardı?
- Oui Seymour?
Araştırma başladı efendim. Seymour Savunma Bakanlığı'nda. Harekata katılan tüm Kanadalıların kayıtlarını araştırıyor.
Seymour est au ministère de la guerre, il épluche les dossiers canadiens.
Pike, Savunma Bakanlığı'na gidip Seymour'un araştırmasının ne aşamada olduğunu öğren.
Pike, allez donc voir où en est Seymour.
- Seymour döndü efendim.
- C'est ça. Seymour est là.
Seymour.
Seymour.
Ama Seymour hoşlanmaz.
Mais Seymour n'apprécierait pas.
Jilly's'den başlayabilirsin çok şirin bir çift var orada, adları Danny Yale ve erkeksi kız arkadaşı da Seymour.
Passe au Jilly's et tu y trouveras un dénommé Danny Yale et sa copine, Seymour.
Seymour çok kıskançtır.
Seymour est très jaloux.
Seymour, eğer derhal buradan çıkmazsa onu tekmele!
Seymour, s'il ne fiche pas le camp, règle-lui son compte.
- Bunu bir kez de ağır çekimde izlemek ister misin?
- Seymour! - Tu veux qu'on recommence?
Seymour, onlarla kal.
Restez avec elles, Seymour.
Onbaşı Seymour, görevleriniz hakkında bilgi verecek.
Le Caporal Seymour vous donnera les détails de vos postes.
Oates'u Amerikan donanmasındaki İngiliz subay Terence Lemming oynuyor Bowers'ı oynayan Seymour Fortescue Olimpik sporcu.
Oates, joué par le ravissant Terence Lemming, est un officier anglais cockney détaché à la marine US et Bowers, joué par Seymour Fortescue, le perchiste olympique.
Duruşma başlamıştır. Mahkemeyi Yargıç Seymour Watson yönetecektir.
L'audience est ouverte sous la présidence du juge Seymour Watson.
Bay Seymour'la görüşebilir miyim?
Puis-je parler à M. Seymour?
Bay Seymour, ben Jason Staebler'ın sekreteriyim.
M. Seymour, ici la secrétaire de Jason Staebler.
- Ve bu Arthur Seymour.
Lui, c'est Arthur Seymour.
Ben Seymour Crane.
Seymour Crane.
Seymour!
Tiens la boutique!
Şimdi muhabirimiz Seymour Scoop'a bağlanıyoruz.
- Nous interrompons notre interruption,
Arthur Seymour mu? - Sen deli misin?
Arthur Seymour?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]