English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ S ] / Seyret

Seyret tradutor Francês

884 parallel translation
Seyret.
Regardez.
Çok yakında, kaldıramayacak, ve o zaman seyret beni.
Bientôt, il ne saura plus encaisser et alors... Tu verras.
Gel işin nasıl yapılacağını seyret!
Je vais changer ça. Tu viens?
Seyret o zaman.
- Vraiment? Regarde-moi.
Seyret!
Regarde!
Seyret şimdi.
Maintenant, regardez.
Şimdi seyret beni.
Regardez l'Aigle Légal descendre sur sa proie.
Midillini nasıl atlatıyorum seyret, Bonnie.
Vois comment je le fais sauter!
Beni seyret, baba.
Regarde-moi papa!
Otur ve sadece seyret.
- Tu vas aller t'asseoir.
Seyret şimdi! Biri ya da diğeri de duvarı oynayacak demektir.
Écoutez " Un homme ou un autre devra représenter le mur,
Sen sessizce burada bekle ve oyunu seyret.
Attends ici et regarde le spectacle.
Seyret.
Regarde!
Gel bizi seyret, Max.
Viens, Max.
Seyret şimdi.
Regarde.
Seyret şimdi.
Regarde-moi ça.
Seyret de öğren!
Ou même ton envie?
Seyret küçük. En hızlısının ben olduğumu göreceksin.
Tu vas voir que c'est moi le plus rapide, gamin.
Seyret, dolu geliyor.
Vois, arriver la grêle.
Şunu seyret.
Regardez!
Şimdi dikkatle seyret, kollarımda hiç bir şey yok.
Je n ´ ai rien dans les manches.
Şimdi dikkatle seyret.
Regardez bien!
Sen de koltuğunda keyifle oturup birbirlerinin gözünü çıkartmalarını seyret.
Tiens le coup, et laisse-les s'arracher les yeux!
- Sen, git seyret.
Va le voir passer.
Yavrum gel seyret. Sana lastik belli kimmiş göstereyim.
Viens au match, tu verras si j'ai du ventre.
Seyret.
Regarde.
Seyret. Virajı asla alamazlar.
Ils ne tiendront pas le tournant.
Kral Stefan'ın şatosunu seyret.
Voyez, le château du roi Stéphane...
Zinanın leş kokulu çiçeğini seyret.
Contemple la fleur fétide de l'adultère.
Şimdi seyret! George şişeyi açarken onu dikkatle izliyordum.
George a mis du fil de fer pour voir si j'en buvais!
Şimdi şunu seyret.
Regardez bien.
Şimdi seyret.
Regardez.
Seyret, Iwabuchi ve Moriyama'nın tansiyonu nasıl yükselecek.
Iwabuchi et Moriyama seront sous pression.
- "Git ve solgun ay ışığında seyret." - "Çünkü, gri renkli harabeler, günün parlak ışığı altında aldatıcı yaldız görünümündedir."
"Contemplez-la au clair de lune." "Car au jour, les gais rayons dorés raillent le noble gris de ces antiquités."
Seyret.
Alors, regardez ça.
Nasıl dönüyorum, seyret.
Regarde si je prends ce virage!
Hadi içeri gir de seyret.
Entrez! et regardez!
Seyret şimdi.
Attends, regarde bien, ça va t'amuser.
Sadece seyret. Anlayacaksın.
Regarde et tu verras de quoi il retourne.
Öyleyse eve git ve televizyonunda seyret.
- Tu le verras à la télé
Gel de insan evladının kafes içine kusmasını seyret.
Viens voir l'être humain être malade dans une cage.
- Buraya uzan ve şampiyonunu en avantajlı yerden seyret.
Allongez-vous.
Seyret beni.
Regarde.
Bize doğru gelen sarışını görüyor musun? Yüzünün kızarmasını seyret.
Regardez la petite blonde qui va rougir.
- "Kaçan köpeğe ne yaptığımızı seyret."
- "Regardez ce qu'on fait à ce chien."
Çocuklar iyi oynuyor. İyi seyret.
Lls jouent bien.
Seyret bunu.
Regarde.
Güzelce seyret.
Regarde-la bien.
- Beni seyret bakalım.
- Ben.
Ve rezaleti seyret.
Et qu'elle voit ce taudis.
Tekrar seyret.
- Tu vas le revoir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]